İSTAHED'e yöneltilen sorulara yönetim kurulundan yanıt

İstanbul Aile Hekimleri Derneği (İSTAHED), Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Mustafa Tamur; ASM'lerde yürütülen aşı uygulaması ile ilgili gelen soruları yanıtladı.

İSTAHED'in ASM'lerdeki aşı uygulamasına yönelik yaptığı açıklamaya Başkent Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olan Dr. Ümmühan Nihal Bilgili Aykut'un sorularını daha önce paylaşmıştık. Sorulara İSTAHED'in yanıtı gecikmedi:

İSTAHED açıklaması üzerine Öğr. Gör. Dr. Ümmühan Nihal Bilgili Aykut'un sorularını ciddiye almak gerektiğini düşünüyoruz, zira bakanlıkta da aile hekimliği sistemini bilmeyen, dünya örneklerini incelememiş, hala sağlık ocağı olduğumuzu sanan, bölge tabanlı ve toplum sağlığına yönelik hizmet verdiğimizi düşünen çok sayıda bürokratın olduğundan eminiz.

Öncelikle belirtmeliyiz ki aile hekimliği sistemini uygulamaya koyan, bunun için bir kanun ve iki de yönetmelik yazan biz değiliz. Bize sadece bu yönetmeliklere uymak düşmektedir, zira uyulmadığında yine bu yönetmeliklere göre cezalar alınır.

Aile hekimliği kişiye özel sağlık hizmeti vermek üzere kurulmuş bir sistem olup, yönetmeliğimiz ve mezkûr mevzuata göre toplum sağlığı ile ilgili görevler ilçe sağlık müdürlükleri ve toplum sağlığı merkezlerine verilmiştir. Tıpkı kan merkezlerinin ayrı, hastanelerin ayrı, umumi hıfzıssıhha kurumunun ayrı, Kızılay’ın ayrı kanunlarla verilmiş görevleri olduğu gibi, sırf yapabildiğimiz için toplum sağlığına dair görevleri yapmamız beklenmemelidir.

Şu anda bizler bu işi kabullenmişsek bu tamamen tam da bahsedilen pandeminin yıkıcı toplumsal etkilerini hızla bitirmeye olan isteğimizdendir. 

Bunun yanında şu konu da önemlidir. Bazılarımız hastanelerdeki aşılama uygulamasını görerek aynı şeklide bizlerin de çalışabileceğini düşünmektedir. Oysa hastaneler poliklinik hizmetlerini azaltıp, elektif ameliyatları iptal edip, uygun servislerden birer ikişer hemşire ve uygun bir hekim ile ayrı bir katta ayrı odalarda aşılama yaparken, bizler rutin aşılama, gebe ve bebek izlem, gençlik izlem, sağlık raporları, rutin poliklinik ve tetkikler gibi sağlık hizmetlerini aynen vermeye devam etmekteyiz. Ve bilinmelidir ki bir aile hekimliği birimi 4000 kayıtlı nüfusuna bu hizmeti bir hekim ve bir hemşire ile vermektedir. Yani pandemi aşılaması için ayrı bir personeli yoktur, ayrı bir aşı odası yoktur, buna ayıracak ayrı bir zamanı yoktur. Birçok ASM'nin içindeki birden fazla hekim ver hemşire kanun gereği ayrı ayrı kendi kayıtlı hastalarına hizmet vermektedir. Olası bir izlem eksikliği, aşı zamanının kaçırılması ücretinde çok ciddi kesintilere yol açmakta, bununla da kalınmayıp idari soruşturma açılmaktadır. Zira kanun asıl işimizi tariflerken bunları öncelemiştir. Kaldı ki ülke çapında binlerce birimin hemşiresinin de olmadığını, tüm bu işleri tek hekimin yaptığını ya da görevlendirme ile yine aynı ASM’deki başka bir hemşireye verildiğini de unutmamalıyız.

Sayın hocamızın 1. Sorusu aslında zaten yıllardır dile getirdiğimiz halde, bu eksikliklerin neden tamamlanmasına izin verilmediği sorumuza da yanıt olacaktır. Zira zaten birimlerimiz kadrolarıyla açılırken yani bizlerin birimlerinin hemşirelerinin bütçesi hazırken neden bizlere istediğimiz hemşire ile sözleşme imzalayıp eksiğimizi tamamlama fırsatı verilmez. Biz sebebini biliyoruz ama soruyu yanıtlaması gerekenin Sağlık Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı olduğu ortadadır. Yine de açık yürekle şunu söyleyebiliriz, mevzuata uygun bir görevlendirme silsilesi ile tüm aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanları kurulacak aşılama merkezlerinde gönül rahatlığı ile çalışacaktır. 

İkinci soruya gelince, yine yıllardır dile getirdiğimiz bir yaraya parmak basan hocamıza teşekkür ediyoruz.  Aile hekimlerinin ya da daha genel tanımı ile birinci başmağın asıl işi nedir? Biz söyleyelim: Koruyucu sağlık hizmeti sunmak. Yani aşılamalar, izlemler, kronik hastalıkların takibi gibi işler. Zira bu nedenledir ki bu işler diğerlerinden ayrılmış ve performans sistemine dahil edilmiştir. Oysa yıllardır yapılan tam da bunun aksine daha gözle görünen ama aslında faydası birincilere göre neredeyse ihmal edilebilir olan, vatandaş memnuniyetine ise daha çok katkıda bulunan kışkırtılmış poliklinik hizmetleri ve sağlık raporları taleplerinin eksiksiz karşılanmasının istemesidir. Bu dönemde en azından bu hizmetleri aşılamaya katkısı olmayan hastane polikliniklerinin yapabileceği açıktır. Ülkemizdeki nüfusa oranlı acil ve poliklinik başvuru yüksekliğinin sebebi olan Sağlık Bakanlığı politikalarının bu münasebetle tekrar gözden geçirilmesi de gerekmektedir.
Üçüncü soruyu sormak için ise maalesef en başta söylediğimiz gibi bir aile sağlığı merkezine hiç gitmiş olmak ve çalışma koşullarını bilmiyor olmak gerekmektedir. Yani ASM’lerde bu düzeyde bir aşılama için ne ayrı bir alan ayrılabilir ne de sırf bu işi yapabilecek personel istihdam edilebilir. Diğer hizmetlerin yürüdüğü alanda, diğer hizmetleri veren personelle özelliği olan bir aşılamayı vermemiz istenmektedir ki bu imkansızdır. Genellikle farkında olunmayan şey şudur, bir grup personelin çalıştığı bir servisten bir ya da iki kişiyi başka bir alana çekmek tolere edilebilir bir şey olabilir ancak teke tek çalışılan bir yerde bu mümkün değildir.

En can alıcı konu olan aşı zayi sorusuna gelince, aile hekimlerimizin bu konuda hassasiyeti açıktır ne var ki birim olarak çalışan aile hekimliklerinde sık sık önümüzde iki seçenek oluşmaktadır: Ya aşıyı zayi edeceksin ya da altılı grup oluşmadığı için gerginlik içinde hastayı başka bir güne çağıracaksın. Bu arada aile sağlığı merkezlerinde güvenlik çalışmadığını da belirtmek gerek.

Ve yine geldik aile hekimlerinin cari giderlerine. Soruyu soran kişinin tabi ki bu cari giderlerle aile hekimi neleri karşılıyor bilmesi imkansız ama muhtemelen şu konuda kulağına bir şeyler çalınmış olabilir; Cari giderlerin bir kısmı hekimin cebine kalıyor. Oysa bizler bir bakıma işletmeci sayıldığımız için zaten bir miktar olası giderler için bütçe ayırmak zorundayız. Her ay direk ödediğimiz giderler haricinde emekli olan personelimizin kıdem tazminatından, bozulan pc veya tıbbi cihazlarımızın yenilenmesine kadar bu konuda birçok şey söylenebilir ama burada sorulması önemli olan şey aşı için harcanacak sarf malzemesinin tutarından çok, bu aşıların dolap arızası ile bozulması halinde bile ücretini aile hekiminden isteyen bakanlık niye bu aşılar için gereken tek doz serum fizyolojik yerine 1 litrelik poşetler yollamaktadır sorusudur, ya da bu aşılar için gereken eldiveni, alkolü niye temin etmez sorusudur. Pandemi boyunca Hocamızın 6331 sayılı iş kanunu gereği cari gider dışında İşverence karşılanması gereken kişisel korunma araçlarımızı kendimizin aldığından haberi var mıdır bilmiyoruz, ya da bir kutu eldivenin fiyatından.

Ve son olarak Sevgili hocamız aşılama kişiye yönelik koruyucu hizmettir diyerek sormuş sorusunu, evet tetanoz aşısı ya da suçiçeği aşısından bahsetseydik haklıydı, kaldı ki bugüne dek hem bebeklik hem de erişkin aşılarını kişiye yönelik koruyucu hizmet olarak hakkıyla yaptığımız istatistiksel verilerle ortadadır. Ne var ki pandemi aşılaması kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmeti değildir. Bunu bu şekilde görmek bir tıp insanı için yapılabilecek en büyük hatadır. Zira bu şekilde görüyorsak toplumun %70 ini kısa sürede aşılama hedefi koymanın bir anlamı kalmaz.

Umarız bir taraftan hocamızın soruları yanıt bulurken diğer taraftan aile hekimliğinin işleyişi bir nebze olsun anlaşılmıştır. Yine d önerimiz farklı özelliklerdeki aile sağlığı merkezlerini bizzat ziyaret ederek bahsettiğimiz sorunların çeşitli şekillerde vücut bulmuş halini bizzat kendisinin görmesidir.
Sevgi ve saygı ile.