Bencilliğin Koronavirüs ile imtihanı

İçinde bulunduğumuz çağa Antroposen diyenler var. Hemen her şeye egemen olan insana da bu yakışır diye düşünenlerin varlığı şaşırtıcı olamaz. İnsanın çağımıza damga vuruşuna gönderme de sayılabilir. Ancak, bu damganın olumsuz mu yoksa olumlu mu olduğu tartışılır.

Kibir ve böbürlenme kokan bu yaklaşımın Korona virüs tarafından sınandığını düşünebiliriz. Küreselleşmeyi tanımlamak için “dünya koca bir köy oldu” diyenlerin şimdilerde neler düşündüğünü bilmek hakkımız olmalı! İnsanmerkezci anlayışın içinde bulunduğumuz Antroposen çağında insanlığın Korona virüs tarafından sınanacağını öngördüklerini sanmam.

Çin’de başlayan ve bugün artık PANDEMİ olarak tanımlanan Korona virüs salgını pek çoğumuzu düşündürmeli. Korona virüs salgını bence insanlık için kötü görünse de toplamda doğa için olumlu bir fırsat yaratmıştır.

Bu durumun insanmerkezci kibir odaklarına gerçekleri anımsatması önde gelen dileğimiz olmalıdır!

İnsanlık tarihinde vebayla, frengiyle, sıtmayla ve şimdi olduğu gibi koronayla yazılmış pek çok mikrop sayfasına rastlamak olası. Yapay Zekâ’nın yakın gelecekte oluşturması olası çağ ötesi konuşulurken Korona virüsün sahne alması hiç de hesapta yoktu kimilerine göre.

İnsanmerkezci odakların sözcüğün tam anlamıyla şapa oturduğu günler yaşıyoruz. Bu gelişme insanmerkezcileri terbiye etmeye yararsa ne iyi! Yaramaz da kibir odakları kaldıkları yerden devam ederlerse bir sonraki mikrop dersini almaları kaçınılmaz olur.

Aşağılayıcı ve tepeden bakmacı insanmerkezciliği Avrupamerkezcilikle de özdeşleştirmek olasıdır. Bir bakıma emperyalizm de demek olan Avrupamerkezcilik anlayışının İnsanmerkezcilik taslaması da tüm insanlığı kapsamamaktadır gerçekte. İnsanmerkezcilik, emperyal projelere yol açıcı unsur olarak kullanılmaktadır.

Anımsayalım!

 

Salgın baş gösterdikten sonraki haftalarda Çin’de alınan ödünsüz önlemler ve özellikle de karantina kararları Batı basınının “insan haklarıcı” korosunca sorgulanmıştı. Nasıl olur da insanların evlerinden çıkmaları ya da kentlerinden ya da ülkelerinden çıkmaları engellenirdi?

Korona virüs bir şekilde Çin sınırlarını aşıp da uzaklara ve özellikle Avrupa ve Amerika’ya erişince bu koronun ağız değiştirdği görüldü. Çin’le karşılaştırıldığında korona virüse karşı başlangıçta gevşek bir davranış sergileyen İtalya umarsız kalıp da karantina uygulamasına geçince “insan haklarıcı” korodan tek ses işitilmediğine tanık olduk! Kendileri dışındakileri aşağılamayı ve küçümsemeyi neredeyse yaşam biçimine dönüştürenler Çin’in yaptığını yapınca eleştiri bir yana doğruyu yapmış olmakla nitelendiler.

Şimdilerde Avrupa ve ABD’de ürkünün üst perdeden kendisini duyumsattığını görüyoruz. Spor etkinlikleri önce izleyicilerden arındırıldı. Şu günlerde tümüyle iptal edildiklerini okuyunca bu ve benzeri etkinliklerin; İkiyüzlü Batı’nın içinde düştüğü duruma ağlamak mı yoksa gülmek mi gerek? Karar vermek güç!

Korona virüs pandemisi korku ve ürkü yaymasının yanı sıra eşsiz bir fırsat da sunuyor. İnsanmerkezcilik ve onun öz kardeşi Avrupamerkezcilik gözden geçirilmelidir! Emperyal hedeflere erişimde koçbaşı olarak kullanılan bu ikilinin ipliği bir an önce pazara çıkartılmalıdır.