Eleştirel düşünme açısından tamamlayıcı ve alternatif tıp

Bazı insanlar için düşünmek, hayattaki en zor şeydir.

Martin Luther

 

Evren bilginin kaynağı olarak ve biz de bir parçası olarak onu sorgulayarak gelişmekteyiz. Evrenin büyüklüğü karşısında çaresizliğimizi giderebilecek yegâne gücümüz aklımızdır. Aklımız ne kadar nitelikli ve gerçeğe uygun düşünürse, evreni o kadar iyi anlayacağız.

Her şeyi sahtesi olduğu gibi bilimin de sahtesi olur. Düşünmeden, kestirme yoldan bir çıkar için bilgiyi tahrif etmek insanlık tarihi kadar eskidir. Ünlü Amerikalı yazar ve biyokimyager Isaac Asimov der ki “Aklın, Sokrates'ten bu yana, yobazlık ve hurafeye karşı açtığı savaş henüz kazanılmış değildir.” Bilenlerin güç, saygı ve itibar sahibi olması her zaman bilmeyenlerin dikkatini çekmiştir. Bu gücü hakkıyla elde etmek istemeyenler, bu güce emek vermeden sahip olmak isteyenler, mantık ve ahlak kurallarını çiğneyerek kestirme yollardan onu edinmeyen veya edinmiş gibi göstermeye yeltenmiştir.

 

Eleştirel düşünme

Düşünme eylemi en basit anlamda düşünce üretme sürecidir. Gördüklerimiz, görmediklerimiz, bildiklerimiz, bilmediklerimiz, sandıklarımız ve yanılgılarımızın toplamı düşüncelerimiz olarak ortaya çıkar. Bir araştırmaya göre gün içinde aklımızdan geçenlerin sadece %5’ini dile döküyoruz. Üstelik bugün düşündüklerimizle dün düşündüklerimiz neredeyse %95 aynı. Yani kısacası insan düşünme konusunda epey tutucudur. Düşünme ne kadar eski çağlardan beri filozofların dikkatini çekse de fizyolojik mekanizması tam olarak aydınlatılmış değildir. Son otuz yılda teknolojinin hızlanmasıyla bilişsel psikolojide de önemli gelişmeler yaşanmıştır. Artık karar verme mekanizmasının nasıl çalıştığını biliyoruz.

Doğru Düşünme, olayları olduğu gibi görüp olduğu gibi yorumlamaktır. Düşünme sürecinde önyargılar, safsatalar ve psikolojik etkilerden kaynaklanan çok sayıda hata vardır ve Eleştirel Düşünmenin konusu bunları incelemekle geçer. Doğru Düşünmek için birkaç ipucu vermekte fayda var:

  1. Anlamadığınızda, anlamadım deyin.

Eğer anlamadığımızda anladım dersek hem kendimizi hem de karşı tarafı yanıltmış oluruz. Anladım diyen birinin gerçekten anlayıp anlamadığını bilmeyiz. Çoğu insan söz olarak yani ağızdan çıkan bir ses olarak anladım diyebilir ama anlamak için bundan fazlası gerekir. Anlamak bir zihinsel eylemdir ve temelde nedensellik bağı kurarak gelişir. ABD’de yapılan bir araştırmaya göre kalp uzmanları reçete yazdığında hastaların çoğunun reçeteyi anladığını söylerken aslında anlamadıkları ortaya çıkmıştır. Araştırmacılar bu çelişkiyi çözümlerken çoğunlukla şöyle itiraflar gelmiştir: “Hekimin yanında iken utandım, anlattığı reçeteyi anladım dedim ama aslında anlamadım.”, “Hekimin zamanının çalmamak için anladım dedim.”, “Panikle anladım dedim.” vs.

  1. Bilmediğinizde, bilmiyorum deyin.

Bilmek bir şey hakkında bilgi edinmektir. Bilgi ölçülebilir, tekrar edilebilir ve aktarılabilir olmalıdır. “Biliyorum” dediğimizde, söylemin arkasında bir bilgi kaynağı olduğu beklenir. Bu yüzden bilmediğimizde “biliyorum” dememeliyiz. Çünkü karşı taraf bilip bilmediğimizi bilemez. Üstelik bu durumda, eğer karşı taraf biliyorsa, bizim de bildiğimizi varsayarak bize gerçek bilgiyi öğretmekten vazgeçebilir.

  1. Düşündüğünüzün tersini de düşünün.

İnsan genellikle kendini haklı çıkartacak şekilde düşünmeyi benimser, öyle görmüştür, öyle yetişmiştir ve öyle alışmıştır. Ama gerçekler bizden bağımsızdır. Doğrulama yanlılığı (Confirmation bias) olarak da bilinen bu hata görmemiz gerekeni ama görmek istemediklerimizi de alıkoyduğu için sakıncalıdır. Bu yüzden iyi bir sentez için her zaman tez, antitezi görmelidir. Düşündüğümüzün tersini de düşünmeye başladığımızda daha sağlıklı düşünme araçlarını edinmiş olacağız. Duygusal zekâ becerileri de bir yerde “bencilce” düşünmektense, “başkalarını” da düşünme becerisidir.

  1. Tartışırken haklı çıkmaya çalışmayın, öğrenmeye çalışın.

Tartışmalarda haklı çıkmak temel bir arzudur. Ancak haksız bir konuda haklı çıkmak sadece bir aldatmacadır. Alman filozof Arthur Schopenhauer, insanların sürekli haklı çıkma isteğinden bıkınca 1831’de “Eristik Diyalektik, Haklı Çıkma Sanatı” kitabını yayınladı. Siz karşı tarafı defalarca yenseniz bile, bu zafer gerçeğe uygun değilse, bir gün gerçeğe çarparak yenilir.

  1. Daha yavaş düşünmenin, daha kaliteli olacağını bilin.

İnsan için düşünme eyleminden bahsederken, esasında “düşünmeyi düşünmekten” söz ediyoruz. Yoksa çeşitli seviyelerde tüm canlılarda düşünme eylemi vardır. Düşünmeyi düşünmeye başladığımızda fark ediyoruz ki insan beyni her zaman her şeyi göremeyecek şekilde eksikliklere sahiptir. Yani insanın bir konuda olgun bir yargıya varması için sadece bilgiye değil ayrıca zamana da ihtiyacı var. Böylece anlıyoruz ki “düşünme”, bir yerde “zaman gerektiren” bir süreçtir. Acele karar verme, bilmeden sonuca atlamak, önyargılı davranmak, suçlamak ve pek çok düşünme hatasının arkasında acele etmek vardır. Bu yüzden makul bir şekilde yavaş düşünme, sadece bu hataları azaltmaz, düşünmenin kalitesini de artırır.

 

Alternatif tıptaki düşünme hataları

Gün geçmiyor ki sahtebilimciler, tıp kelimesinin önünde yeni bir sıfat türetmesin. “Alternatif”, “Tamamlayıcı”, “Fonksiyonel”, “Bütünleştirici”, “Evrensel”, “Kuantum” bunlardan sadece bazıları. Kulağa bilimsel gelen ancak bilimsel araştırma ve bilimsel yöntem gereksinimlerini yerine getirmeyen bu uygulamalara toplamda sözdebilim veya sahtebilim (Pseudoscience) denir. Hukuktan sonra en eski ve en saygın uğraş alanı olan tıp, insan ve ölüm arasında mücadele etmiştir. Tıbbın kendisi insanın ölüme karşı alternatifi olduğu için, alternatifin alternatifi diye bir tanımlama olamaz. Bu nedenle “Alternatif Tıp” başlığı altında tanımlanan etkinlikler bilimsel değildir. “Kadim”, “Geleneksel”, “Organik”, “Doğal” gibi halk tarafından sevilen kelimeleri sürekli tüketerek ve içini boşaltarak sahtebilim uygulamalarını masum göstermek için istismar edilmektedir. Tıptaki sahtebilim uygulamaları her zaman size zarar vermektedir. Örneğin masum bir uygulama gibi gösterilen Homeopati, tespit edilen pek çok vakada uygulayan kişiyi gerçek tedaviden alıkoyduğu için bazen tedavi gecikmiş, kalıcı ve telafisi imkânsız sonuçlara ve ölümlere yol açmıştır. Özellikle tıp alanında sahtebilim uygulamaları her şeyden önce sizi oyalamaktadır. Bilimsel yöntemi takip etmeyen hiçbir uygulama bilim başlığı altında kendini tanımlayamaz.

İnsanlar çeşitli nedenlerden dolayı alternatif tıbba yönelmektedir. Dil fakirliği, okumamak, zora gelmemek, özgüven eksikliği, sürekli haklı çıkma merakı, risk algısının düşük olması, teknoloji kültürünün olmaması, düşünme becerilerinin zayıf olması, kalıcı değil geçici çözümleri sevme geleneği bunlardan sadece bazılarıdır. Bu yüzden sözdebilim uygulamalarını anlamak, eksiklerini teşhis etmek ve gerçek bilimden ayırmak için eleştirel düşünmeyi bilmek gerekir. Tamamlayıcı ve alternatif tıp alanında da görebileceğimiz pek çok hatadan bazıları aşağıda sıralanmıştır.

 

Klişeleştirmek

Klişeleştirme (Stereotyping) bir grup veya insan hakkında gerçekte bilgi olmaksızın belirli özellikler beklemektir. “İlaç firmaları tamamen ticari düşünmektedir”, “Hekimler sırf para kazanmak için reçete yazar”, “Eczacılar çok ilaç satmayı sever”, “Tıp uzmanlar TV’lerde çıkar karşılığında açıklama yapmaktadır”, “Tamamlayıcı tıp uzmanları daha samimidir”, “Alternatif tıp uzmanları yardımseverdir” gibi örnekler, kalıplarla düşünme hatasıdır. Klişeleştirme, genellikle bilişsel cimrilik sonucu ortaya çıkan, gerekli enerjiyi ve zamanı harcamadan desenlerle düşünme arzusudur.

 

Sürüye uymak

Ünlü İsviçreli psikiyatr Carl Gustav Jung der ki “Düşünmek zordur, oldukça zor. İşte bu yüzden çoğu insan sürüyü takip eder.” Sürü psikolojisi (Bandwagon effect) basitçe bir kişiye, düşünceye, inanca, akıma veya modaya bağlı insan sayısının ne kadar çok ise o şeye olan ilginin o kadar artacağını tanımlayan psikolojik bir eğilimdir. Sürü psikolojisinde bir şeye inanan kişi sayısı arttıkça, diğer insanlar da ilginin artması sonucunda istemsiz bir şekilde akıma dahil olur. Bu yüzden sahtebilimciler, sürü psikolojisini oluşturmak için tüm araçları kullanmak isterler. “Bu kremi herkes kullanıyor”, “Herkes bunu içiyor”, “Herkes aldı ben de aldım”, “Herkes tedaviye ona gidiyor”, “Herkes onu övüyor”, “Tüm TV’ler onu çıkartıyor”, “Herkes onun kitabını alıyor”, “Bizim mahallede kimse aşı olmadı, demek ki ben haklıyım” gibi açıklamalar sürü psikolojisini göstermektedir. Çok kişinin bir uygulamaya, kişiye veya akıma inanması zorunlu olarak onu doğru yapmaz. Çoğunluk da yanılabilir. Yıllarca şifa niyetine uygulanan pek çok yöntemin bilimsel ve teknolojik gelişmeler sonucunda etkisiz olduğu, sadece plasebo etkiye sahip olduğu kanıtlanmıştır.

 

Çifte standart

Bilimsel çalışmalara gelince kılı kırk yaran, ancak sevdiği alternatif tıp uygulamasına gelince hiç sorgulamadan kabul edenler çifte standart (double standard) uygulayan kişilerdir. Uzun yıllar zahmetli bilimsel araştırmalar sonucu geliştirilen ve çok zor bir eğitim sonucu uzmanlaşan eczacılar tarafından sunulan ilaçlara sürekli kuşkuyla bakan ancak ilaç uzmanı olmayan ve bu konuda eğitim almamış kişilerin sahtebilim çözümlerini kabullenenler çifte standart için örnektir.

 

Önyargılı olmak

Önyargılar (Cognitive Biases) adından da anlaşıldığı gibi yargının önünde olan şablonlardır. Önyargılar sorgulamadan, önceden edinilmiş kestirme yoldan alınan hazır karar desenleridir. Önyargıların içinde olumlu ve olumsuz olanlar vardır. Genellikle önyargıların %10’u olumlu iken, %90’ı mesnetsiz veya hatalıdır. Önyargılar eleştirel düşünmeyi tahrip eden en büyük etkenlerden biridir. “İlaçların yan etkileri hakkında önyargılı olmak”, “Tıp uzmanlarının meslek etiği bilgisi hakkında önyargılı olmak”, “Yeni tıp uygulamaları hakkında önyargılı olmak”, “Aşılar hakkında önyargılı olmak”, “Bilim hakkında önyargılı olmak”, “Teknoloji hakkında önyargılı olmak” sadece bu başlık altında yazılabilecek çok küçük örneklerdir. İdeolojik önyargılar nedeniyle bilim, tıp ve rasyonel düşünmeye karşı olanlar da bu gruba girmektedir. Önyargılar bilişsel kestirme yollarıdır ve uygulanmadan sorgulanması gerekir.

 

Safsata yapmak

Eski dilde Kıyas-ı batıl olarak da geçen Safsatalar (Logical Fallacies), düşünürken veya savunurken yapılan yanlış çıkarsamalardır. Safsatalar genellikle ilk bakışta tutarlı ve ikna edici gibi görülse de dikkatlice incelendiğinde geçersiz savlar olduğu tespit edilebilir. Bu ayrımı yapmak için eleştirel düşünme eğitimi almak gerekir. Yüzlerce mantıksal safsata türü vardır ve sürekli yenileri eklenmektedir. Tamamlayıcı ve alternatif tıp, sık sık ve sürekli çeşitli safsatalara başvurmaktadır. Aşağıdaki liste çok kısa bir örnektir.

  • Adam Karalama (Ad Hominem): Konuyu tartışmak yerine konuğa saldırmak, konuyu kişiselleştirmektir, örnek: “Sizin kim olduğunuzu biliyoruz!”
  • Korkuluk Argümanı (Straw Man): Konuyu saptırarak, hiç ilgisi olmayan bir alana getirip haklı çıkmaya çalışmaktır, örnek: “Aşıları geliştiren firmalar zenginleşiyor, demek para için aşı buluyorlar.”
  • Dairesel Sonuç Çıkarma (Circular Reasoning): Sonuçtan sebebe gitmektir, örnek: “İlaç kullanmayanlar daha uzun yaşıyor çünkü benim dedem doksan sene hiç ilaç kullanamadı.”
  • Bilinmeze Başvurmak (Appeal To Ignorance): Bilgi yoksunluğundan kaynaklanan argümandır, örnek: “Bu ilaç kesin tedavi eder diyemediler, o zaman ilaç etkisizdir.”
  • Sahte İkilem (False Dichotomy): Pek çok olasılık olan bir durumda sadece iki seçenek olduğunu ve bunlardan birini seçmek gerektiğini iddia etmektir, örnek: “Tabii! Ya aşı olalım ya da ölelim, değil mi?!”
  • Kaygan Zemin (Slippery Slope): Küçük bir olaydan çığ gibi büyüyen büyük bir olayın ortaya çıkmasını varsaymaktır, örnek: “Bu yeni ilacı kullanırsanız, ileride çok pişman olursunuz.”
  • Otoriteye Başvurmak (Appeal To Authority): Kişinin söylediklerinin geçerliliğine değil unvanına bakıp söylediğini geçerli saymaktır, örneğin: “Dr. Çokbilmiş, asla aşı olmayın, yerine benim zerdeçallı karışımımı alın dedi. O da bilim insanı!”
  • Belirsizlik Safsatası (Fallacy of Ambiguity): Yanıltıcı veya yanlış sonuçlar çıkarılabilecek ifade barındıran, kesin bir anlam yüklenemeyecek kadar geniş bir kelime veya cümle ihtiva eden iddia, örnek: “Virüsün ne düşündüğünü bilmiyoruz, bu yüzden kafasında ne planladığını bilemeyiz.” “O şırınganın içindeki sıvının ne içerdiğini kimse bilmiyor.”
  • Kırmızı Sazan (Red Herring): Konuyla ilgisi olmayan örnekleri tartışmaya dahil etmektir, örnek: Eczacı: “Aşı olmanızı öneririm.” Hasta: “Biz kimsenin hakkını yemedik.”
  • Felaket Tellallığı (Catastrophizing): Olabilecek en kötü şeyi düşünüp ona inanmaktır, örnek: “Israrla aşı olun dediklerine göre kesinlikle içinde çip vardır, hepimize çip takıp sonra hepimizi internet üzerinde yönetecekler, dünyanın sonu geldi.”
  • Suçlamak (Blaming): Kişi kendi problemleri ve kontrol edebileceği şeyler için başkalarını suçlar, üzerine sorumluluk kabul etmez, örnek: İlaçlarını düzenli almayan hasta: “Sizin verdiğini ilaçlar etkisizdir. Tıp derdime çözüm bulamıyor.”

 

Acele yargılamak

Acele yargılama (Jumping to Conclusions) yeterince bilgi edinmeden sonuca atlamak, ilk duyum veya ilk bakışta konu hakkında uzman olma ve yargılama eğilimine denir. “Faz çalışması diye bir şey varmış, onu yapmadıysanız ben aşıya güvenmem”, “Eczacı Hanım, verdiğiniz ilacı iki gündür kullanıyorum etkisini göremedim”, “aşıların ikinci dozdan iki hafta sonra tam koruma sağlayacağını söylüyorlar, demek ki uzmanlar da bir şey bilmiyor.” Acele yargılamak, toplumların sağlıklı düşünmesini engelleyen, pek çok yanlış anlaşılmaya, hatalı karara ve pek çok bedel ödemeye yol açmaktadır.

 

Kendini aldatmak

Kendini aldatma (Self-Deception) önemli bilimsel kanıtlar ve mantıksal savları inkâr etme sürecidir. Philip k. Dick der ki “Gerçeklik, ona inanmayı bıraktığın vakit, kaybolup gitmeyendir.” “Benim gerçeğim” diye bir ifade olamaz, doğrusu “Benim gerçeklik algım” tanımıdır. Gerçeklik yaratılmaz, keşfedilir. Kafamızın içindeki gerçeğin kendisi değil algısıdır. Psikolojimiz, duygu durumumuz, akıl yürütme becerilerimiz ciddi şekilde algımızı etkilemektedir. Aynı olguya kendimizi iyi hissederken verdiğim tepki ile kendimizi kötü hissederken verdiğimiz tepki aynı değildir. Tamamlayıcı ve alternatif tıp uygulamalarında çoğu kişi plasebo etkiyi gerçek bir tedavi olarak görür ve kendini aldatır. Sahtebilimciler kendilerine uzman süsü vererek çeşitli retorik ve ikna teknikleriyle insanları etkilemek isterler. Kişinin kendi kararıymış, kişinin kendi yaşam tarzıymış gibi aldatıcı yöntemlerle onları ikna yoluna giderler. Bu tuzağa düşen kişiler bir süre sonra kendini aldatmayı olağan hale getirebilir.

 

Aşırı genellemeler

Bilim basitçe bir genelleme etkinliğidir. Genelleme yararlı ve zaruri bir uygulama iken aşırı genelleme sakıncalıdır. Aşırı Genelleme (Hasty Generalization) tek bir olayı alıp bunu tıpkı kopyala yapıştır yapar gibi bütün geleceğe yayma “tüm” ya da “asla” gibi aşırı genelleyen kelimelerle ifade etme eğilimidir. “Aşı olup ölen biri varmış, demek ki tüm aşı olanlar er ya da geç ölecek”, “Bu iksiri alan birine çok iyi gelmiş, demek ki dünyada herkese iyi gelecek.” Aşırı Basitleştirme (Oversimplification) de başka bir çeşit aşırı genellemedir. Kanser gibi son derece karmaşık bir hastalığı basit birkaç bitkisel karışımla tedavi etmeye kalkışan, ciddi viral salgın hastalıklarını etkisiz “neredeyse su” olan Homeopatik ürünlerle tedavi etmeye çalışmak, konunun ciddiyetini anlamadan aşırı basitleştirme hatasına düşmektir. Hastalıkları tedavi etmek bu kadar kolay ve hızlı ise, neden en yetenekli çocuklar yıllarca ağır tıp ve eczacılık eğitimi alacak dirsek çürütüyor? Neden farmakolojik, biyoteknolojik ve moleküler biyoloji araştırmalarında dünyanın en karmaşık teknolojileri kullanılıyor?

 

Değişime direnmek

Değişime direnç (Resistance to Change) değişen koşullara ve yeni bilgilere uyum sağlama isteksizliğidir. Gizli veya açık, organize veya bireysel olabilir. İnsanlar bir değişiklikten hoşlanmadıklarını veya bir değişiklik istemediklerini fark edebilir ve ona karşı direnebilir. Pandemi sürecinde insanlar sosyal davranışlar ve hijyen uygulamaları konusunda uygulanmak istenilen yeni tedbirlere karşı direnç gösterdiler. İlaç araştırmaları gelişmektedir. Yeni nesil ilaçlar ağırlıklı olarak biyoteknolojik yöntemlerle geliştirilmektedir. Bunun başlıca sebebi bu tür ilaçların daha az yan etkisinin olması ve daha başarılı olmasıdır. Buna karşın bazı tıp uzmanlarının da aralarında bulunduğu gruplar yeni ilaçlara karşı direnç gösterebilmektedir. Yakın zamanda COVID-19 virüsüne karşı başarılı olan mRNA aşıları bunun güncel bir örneğidir. mRNA teknolojisini yeni bulanlar, dikkatlice tarihini okuduklarında bu sürecin 30 senelik geçmişi olacağını görecekler. Kanıta dayalı yenilik, kendini düzeltmek ve güncellemek, bilim felsefesinin merkezinde yer almaktadır. Değişime direnç, toplumların çeşitli inanç, örf, adet, gelenek ve tutumlarıyla yakın ilişki içindedir. Bilimsel icatlar ve araştırmalar tarihinde geri kalan ulusların ortak noktası, rasyonel değişime direnç göstermelerdir.

 

Ben/biz merkezcilik

Benimki daha iyi (Mine is Better) düşünme biçimi kişinin mevcut fikirlerini, değerlerini ve geleneklerini diğerlerinkinden üstün görme eğilimidir. Bu şekilde düşünmek, kişisel sorunlar ve kamusal meselelerde görüşleri derinden etkiler. Sizinle aynı fikirde olmayanları dinleme becerinizi azaltır. Ben/Biz merkezcilik (Egocentrism, Ethnocentrism) insanları tedavi yöntemleri hakkında hatalı yargılara götürebilir. “Yerli ilaç daha iyidir”, “Bizim aşı daha etkilidir”, “O benim hemşerim, onun tedavi yöntemi daha iyidir”, “sadece bizim yörede çıkan otlar şifalıdır”, “En iyi uzman, benim başvurduğum uzman”, “Bu alternatif tedavi yöntemi işe yarıyor çünkü ben kullanıyorum” gibi ifadeler bunun örneğidir. “Benim/Bizim” de yanılabileceğini bilmek, kavramak ve uygulamak eleştirel düşünme becerisi gerektirir. Bu hatayı fark edip düzeltmek hem tedavi hem de yaşam kalitesini artırmaktadır.

 

Kanıtsız varsayımlar

Kanıtsız Varsayımlar (Unwarranted Assumptions) kanıtları çok az veya hiç olmayan iddialar ve inançları doğru olarak kabul etme eğilimidir. Hepimiz her gün onlarca konu hakkında varsayımda bulunuruz. Trafiğin açık olacağını, zamanında okula ulaşacağımızı, saatin doğru gösterdiğini, havanın sıcak olacağını varsayarız. Varsayımda bulunmak kötü değildir ancak sağlığımız gibi önemli ve sonuçları ciddi olan konular hakkında düşünmeden, kanıt olmaksızın yorum yapmak sakıncalıdır. Teknik ve akademik bilgi sahip olmadan başkalarından alıntılayarak, kanıtsız varsayımlar geçersiz olduğu gibi yeni sorunlara da yol açabilir. Modern tıbbın önerdiği tedavi yöntemleri hakkında kanıtsız varsayımlar ileri sürmek sahtebilimcilerin kendi ürün ve hizmetlerini pazarlamak için sık sık ortaya attıkları suç türlerindendir. “Herhalde öyledir”, “O ilacın işe yaramadığını söylüyorlar”, “Şu macunun tedavi edeceğini düşünüyorum”, “Kendi kendine iyileşir”, “Bir şey olmaz” gibi görüşler bu hata türüne girmektedir.

 

Bilimi sahtebilimden ayıran ölçekler

Bilimi sahtebilimden ayıran en önemli ölçek bilimsel yöntemdir. Bilimsel yöntemin nasıl çalıştığını, nasıl sorular sorduğunu, bu soruları nasıl test ettiğini, test sonuçlarını nasıl yorumladığını ve bu yorumlardan nasıl bir teoriye gittiğini, teorinin nasıl tekrar yeni veriler ışığında teste tabi tutulduğunu bilmeden, kısacası bilim felsefesini bilmeden bilimsel düşünme becerilerini geliştirmek zordur. Yine de bazı temel ölçeklerle farkı görmek mümkündür.
 

  • Eleştiri

Bilim eleştiriye açıktır, sahtebilim eleştiriyi komplo olarak görür.

 

  • Ölçü

Bilim tam ölçer, sahtebilim tam ölçmez.

 

  • Keşif

Bilim tüm yeni keşiflere açıktır, sahtebilim sadece işine gelen keşifleri seçer.

 

  • Yanlışlanabilirlik

Bilim yanlışlamayı kabul eder, sahtebilim yanlışlamayı reddeder.

 

  • Fikir

Bilim fikrini yeni bulgulara göre değiştirmeye açıktır, sahtebilimin fikirleri sabittir.

 

  • Dil

Bilim açık bir dil kullanır, sahtebilim üstü kapalı bir dil kullanır.

 

  • Uygulama

Bilim uygulamaya sınırlamalar getirir, sahtebilim sınırsız uygulama iddiasında bulunur.

 

  • Geçerlilik

Bilimin sonuçları geçerlidir, sahtebilimin sonuçları geçersizdir.

 

Eleştirel düşünmeyi geliştirmek

Eleştirel düşünme, gerçekleri bilmekten çok daha fazlasıdır. Eleştirel düşünmek, argümanları değerlendirmek ve kendi sonuçlarına varmak için akıl ve mantığı uygulamayı içerir. Eleştirel düşünme becerileri, aynı şeyleri tekrarlamak yerine, bilgiyi bilmenin ötesine geçmeye ve etraflıca sorgulamaya teşvik eder. Eleştirel düşünme, her şeyden ve herkesten önce özeleştiriye açık olmaktır, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmamaktır, sahte diplomalar ve hormonlu etiketler arkasına saklanıp kendini ve başkalarını aldatmamaktır. Eleştirel düşünme de diğer beceriler gibi okuyarak, pratik yaparak öğrenilebilecek ve geliştirilebilecek bir beceridir. Aşağıdaki bazı sorular bu becerilerin gelişmesine yardımcı olmaktadır.

 

  • Bunu nasıl biliyorsunuz?

Bilginin kaynağı ve elde etme yöntemi önemlidir. Bu soru kişin bilgi kaynaklarının geçerli olup olmadığını düşünmeye sevk eder.

 

  • Karşı tarafta olsaydınız görüşünüz nasıl farklı olurdu?

Konuları daha iyi anlayabilmek için karşıt bir kişinin bakış açısından bakmayı ve kendimizi dışarıdan bir bakış açısıyla keşfetmeyi teşvik eder. Siz hekim veya eczacı olsaydınız ne yapardınız, siz tedaviyi öneren kişi olsaydınız ne yapardınız, tedaviyi önerdiğiniz kişi sevdiğiniz biri olsaydı nasıl karar verirdiniz gibi sorular bu beceriyi geliştirir.
 

  • Bu sorunu nasıl çözeceksiniz?

Bir sorunu çözmek, bir hasatlık için çözümler bulmak değerli bir yaşam becerisidir. Bu soru bilimin nasıl işlediğin anlamak için mükemmel bir fırsattır.
 

  • Katılıyor musunuz veya katılmıyor musunuz? Neden?

Herhangi bir tartışmada taraf seçmek, her iki bakış açısını da düşünmeye, savları tartmaya ve bilinçli bir seçim yapmaya zorlar.
 

  • Neden? Niye? Nasıl?

Tıpkı çocuklar gibi, gerçek derinliğe ulaşmak için neden, niye ve nasıl sorularını tekrar tekrar sorup cevabın ötesine geçmeye çalışın.
 

  • Gelecekte bu sorundan nasıl kaçınılabilir?

Eleştirel düşünmeyi kullanarak belirli bir sorunun tekrarlanmasını nasıl önleyebileceğimizi analiz eden soru türüdür.
 

  • Neden önemli?

Bilim neden önemlidir? İlaçlar neden önemlidir, bilimsel gelişmelerin önemi nedir? Cevap aradığımızda bunlar bizim düşünme becerilerimizi geliştiren türden sorulardır.
 

  • Bana bir örnek verir misiniz?

Bir hastalık veya tedavi ile ilgili örnek oluşturmak veya gerçek bir örneği paylaşmak için deneyimden yararlanmak, eleştirel düşünme becerilerini uygulamak için bir pratiktir.

 

  • Bundan kim etkilenecektir?

Doğru veya hatalı bir tedavi yönteminden, kimin ve nasıl etkileneceğini düşünmek önemlidir. Gerçek tıbbın ve alternatif tıbbın bu konuda ne kadar farklı olduğunu sorgulamak gerekir. Sorumluluk bilincinin neden önemli olduğu bu tür sorularla aydınlanır.
 

  • Bunu biraz açar mısın?

Bu tedavi yöntemini tercih etmeni açabilir misin, hangi düşünceden etkilenerek böyle bir tercih yaptın ve bunun arkasındaki sebepler nelerdir türünden sorular düşünme becerilerimizi geliştirir.

 

  • Kanıtınız nedir?

Hangi kanıtları hangi yöntemlerle elde ettiğimizi, bu kanıtların ölçülebilir, tekrar edilebilir ve aktarılabilir olduğunu açıklamak, bilimsel yönteme uygunluk gerektirir.

 

Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp yöntemlerini uygulayan ve ticaretini yapan kişilerin nerede, nasıl ve hangi yöntemle insanları aldatacaklarını öngörmek mümkün değildir. Kimin nerede, nasıl bir ikna yöntemine maruz kalacağını bilmek çok zordur ancak kişinin eleştirel düşünme becerilerini edinerek bir entelektüel savunma ve sorgulama yöntemi geliştirmesi hem mümkündür hem de işe yarar bir çözümdür. Eleştirel düşünme becerileri sağlığınız gibi son derece hayati bir konuda sizi sahtebilimcilerden korumakla kalmaz, diğer tüm güncel hayat sorunlarına karşı nitelikli bir bakış açısı kazandırır. Ralph Waldo Emerson’un dediği gibi “Her eylemin atası bir düşüncedir.”

Önce düşüncelerimizi düzelteceğiz, sonra onlarla diğer her şeyi…

 

 

Dr. Anooshirvan MİANDJİ

TOBB-ETÜ Yapay Zekâ Mühendisliği Öğretim Üyesi

 

Bu yazı Bilim ve Ütopya dergisinin 330. sayısında yayımlanmıştır.

Kaynakça

  • Miandji, A. (2019), Türkiye’de Sözdebilim Uygulamaları Üzerine Bir Çalışma (Türler ve Teknikler), Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
  • Vincent Ryan Ruggiero, Beyond Feelings A Guide To Critical Thinking, McGraw-Hill Education; 9 edition 2011

s