"Sağlık Bakanı'nın TUS hakkında yaptığı konuşmanın içeriği birçok noktada problem teşkil ediyor"

Merkezi bir sınav olan Tıpta Uzmanlık Sınavı'nın puan hesabını etkileyebilecek değişiklikler, TUS'a giren hekimler arasında haksızlıklara ve kayırlamalara neden olabilir.

23 Ekim tarihinde nöbet çıkışı kullandığı araçta uyuyakalan ve yaptığı kaza sonucunda vefat eden Dr. Rümeysa Berin Şen'i anarak konumuza giriş yapalım.

Meslektaşımızın vefatından sonra nöbet ertesi izin, 36 saat nöbet ve orantısız nöbet konuları ciddi şekilde gündem oldu. Yaklaşık bir hafta boyunca ülke gündeminde önemli bir yer tuttu, her seviyeden politikacının bu konu hakkında açıklaması oldu. (İlginçtir ki gerçekten ilk defa ciddiye alındık.)

Meslektaşımızın vefatından üç gün sonra Sağlık Bakanı bir açıklamada bulundu ve nöbet sistematiği başta olmak üzere birçok konuda reform yapacaklarını ifade etti. TUS ile ilgili de reform olacağını ve bir sonraki sınava (mart 2022) yetişeceğini söyledi.

26 Kasım tarihinde yaptığı yeni bir konuşmada da TUS ile ilgili değişiklikler hakkında cümleler kurdu. Bu cümlelerden yola çıkarak onlarca soru aldığımız için bu içeriği hazırlıyoruz. Sağlık Bakanı 26 Kasım'da şu ifadeleri kullandı:

Bu noktada reform niteliğinde bazı değişiklikler yapmak istiyoruz. Mart ayındaki sınavda da geçerli olmasına çalışıyoruz. Yıl sonuna kadar bunu netleştirmek istiyoruz. Özellikle uzmanlıkla ilgili bildiğiniz gibi 4. sınıftan itibaren tıp öğrencilerimiz dershaneye gider. 4, 5, 6’ncı sınıfta okulla pek ilişkisi olmaz demek istemiyorum ama genelde pratikte uygulama böyle.

Soruların çekirdek müfredattan sorulması, dershanelerdeki küçük nüanslarla farklılığın oluşturulmasının önüne geçilmesi gerektiği kanaatindeyim. Dolayısıyla çekirdek müfredattan soruların sorulması, lise başarı puanı gibi okul başarı puanının mutlak ilave edilmesi, özellikle görev süresinde beşinci, altıncı bölgelerde çalışma durumuna göre, yaptığı hizmet esas alınarak bir hizmet puanının ilave edilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Yani okulda verilen derslerden soruların sorulması, okulda bir şekilde ilginin daha yoğunlaşmasından bahsediyorum. Dershaneyi kapatmaktan bahsetmiyorum.

Şu anda özellikle öğrenciler TUS’ta 4-5 branş dışında tercih etmiyor. O 4-5 branşa giremediğini düşünen hekimler ise genellikle yurt dışını düşünüyor. Bizim köklü bir değişiklik yapmamız gerekiyor. Hem mali durumunu hem emeklilik durumunu hem çalışma durumunu hem de uzmanlık sınavını revize etmemiz gerekiyor. Bunu da önümüzdeki sınava mutlak yetiştirmemiz gerekiyor. Yani çocuklarımız gelecekten umutlu olmalılar, istediği branşa girebilme imkanının zor olmadığına inanıyor olmalılar. Bununla birlikte asistanlık eğitimiyle nitelikli klinik sayılarının artırılmasıyla birlikte 36 saat çalışmayı da zaten biz istemiyoruz, insani bulmuyoruz. 24 saat çalışmayı da insani bulmuyorum. Hedef bana göre 16 saate doğru inmeli. Bunun bugünden yapamayabiliriz ama iki, üç yıl sonra bunun yapılabilirliğini şimdiden planlamamız gerektiği kanaatindeyim.

Bakanın ilgili sözlerini bölümler halinde inceleyelim:

  • Bu noktada reform niteliğinde bazı değişiklikler yapmak istiyoruz. Mart ayındaki sınavda da geçerli olmasına çalışıyoruz. Yıl sonuna kadar bunu netleştirmek istiyoruz.

Bakan'ın ilk ve ikinci açıklamasının tek ortak parçası bu. Yapılcak değişikliği en yakın sınavda uygulamak istiyorlar. Muhtemelen 2022 martında yapılacak 2022/1 TUS'unda yeni düzenlemeler kullanılacak.

  • Özellikle uzmanlıkla ilgili bildiğiniz gibi 4. sınıftan itibaren tıp öğrencilerimiz dershaneye gider. 4, 5, 6’ncı sınıfta okulla pek ilişkisi olmaz demek istemiyorum ama genelde pratikte uygulama böyle.
    Soruların çekirdek müfredattan sorulması, dershanelerdeki küçük nüanslarla farklılığın oluşturulmasının önüne geçilmesi gerektiği kanaatindeyim.
    Yani okulda verilen derslerden soruların sorulması, okulda bir şekilde ilginin daha yoğunlaşmasından bahsediyorum. Dershaneyi kapatmaktan bahsetmiyorum.

Ardı ardına olmayan bu üç cümleyi birlikte değerlendirebiliriz. Yıllardır konuşula gelen "abartılı ve gereksiz TUS soruları"nı baz alarak, yeni düzenlemeler ile sorulacak soruların Tıp Fakültesi çekirdek müfredatına uygun olması gerektiğini belirtiyor.

Dershanelerin kapatılmasının gündemde olmadığını ancak önemlerinin azaltılmasını sağlayacak bir değişliklik planlanıyor. "Küçük nüanslar" kelimelerini umarım TUS'taki absürt sorular için kurmuştur.

Yapılan açıklamanın bu kısmı nispeten önemli ve pozitif değişikliklere neden olabilir.

  • Dolayısıyla çekirdek müfredattan soruların sorulması, lise başarı puanı gibi okul başarı puanının mutlak ilave edilmesi, özellikle görev süresinde beşinci, altıncı bölgelerde çalışma durumuna göre, yaptığı hizmet esas alınarak bir hizmet puanının ilave edilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Burada sıralayı saydığı için asıl değişiklikleri bu cümle ile ifade ettiğini düşünüyoruz. Şablon bu cümlede saklı. Neler demiş:

  • Soruların çekirdek müfredattan sorulması (üstteki bölümde açıkladık)
  • Fakülte ortalamasının sınava etki etmesi
  • Görev süresinde beşinci, altıncı bölgelerde çalışma durumuna göre, yaptığı hizmet esas alınarak bir hizmet puanının ilave edilmesi

Buradaki ilk durumu üst bölümde açıkladık. Diğer iki madde ise kendi içinde gerçekten problemli.

Fakülte ortalamasının sınava etkisi durumunda olası problemler olarak şunlar ortaya çıkabilir:

  • "Lise başarı puanı" örneği verilmiş, lise başarı puanı nedeniyle bazı okullardaki öğrencilere daha yüksek notlar verilerek daha yüksek puan almaları sağlandığı bir gerçek. Bu örneği verirken bile düşünmek gerekiyor, fakülte ortalaması merkezi bir sınavı 30 yıldır etkilemiyorken şu andan itibaren neden etkilemeli?
  • Tıp Fakültesi gibi hoca etkisinin çok yoğun olduğu bir bölümde not ortalamasının kullanılması bazı öğrencileri ve bazı fakülte mezunlarını daha avantajlı konuma geçirebilir.
  • Bir örnek olarak; üç büyük şehirdeki bir dahiliye yandal kliniğinde bile 10'dan fazla hoca varken, 10'dan az hocası olup da eğitim veren fakültelerin vereceği okul ortalamasının efektif olmayacağı aşikar. Hele ki yüzlerce hocası olan büyük fakülte öğrencileri bu noktada daha çok etkilenebilir.
  • Puan kaygısı ders çalışma motivasyonu oluşturabilir ancak hekimlik teorik kadar pratiktir de. İyi fakülteler ile yeni fakülteler arasında pratik açısından uçurumlar varken, daha pratik ancak daha az puanlı hekimi dezavantajlı duruma düşürebilir.
  • Sözlüde kıravatı yamuk diye puanı düşürülen bir öğrencinin, fakülte bittikten sonra girdiği akademik bir sınavda dezavantaj yaşaması pek açıklancak bir durum değil.

Bu bölüm daha da uzatılabilir. DoktorBun ekibi olarak mevcut açıklamayı değerlendirdiğimizde en problemli bölümün burası olacağı kanaatindeyiz.

Görev süresinde beşinci, altıncı bölgelerde çalışma durumuna göre, yaptığı hizmet esas alınarak bir hizmet puanının ilave edilmesi noktasında şu durumlar göze çarpıyor:

  • Beşinci ve altıncı bölge merkezleri daha tercih edilebilir kılmak için bu yönteme başvurulacak belli ki. Beşinci ve altıncı bölgeyi daha avantajlı kılarak binlerce hekimin tercih etmesini ve iyi şartlarda çalışmasını sağlamanın belki de yüzlerce yolu varken TUS ile dezavantaj yaşayabileceği korkusuyla kişilerin buraya gitmelerini sağlamak hiçbir şekilde açıklanabilir bir durum değildir.
  • Birinci bölge bir yerde acilde çalışırken nöbetinde 200'den fazla hasta bakan bir hekimi gireceği uzmanlık sınavında dezavantajlı hale getirmek de açıklanabilir bir durum değil.
  • Hekimleri görevde tutmak, gidilen yerlerde çalışmalarını sağlamak, alt bölge merkezleri tercih etmelerini sağlamak için üretilen tek çözümün bu olması konu üzerine iyi çalışılmadığını gösteriyor.

Burada yüz tane madde yazabiliriz, sozsuz orantısızlığın olduğu zorunlu hizmeti bu şekilde kullanmaları doğru değil.

Kişilerin DHY yapılmasını teşvik etmek için TUS'ta dezavantaj oluşturmalarını ekip olarak bekliyorduk ancak hizmet puanını sınav sonucuna etki edecek şekilde düzenlemelerini beklemiyorduk. Bu kadar basit bir düşünce kabul edilebilir değil.

Şu anda özellikle öğrenciler TUS’ta 4-5 branş dışında tercih etmiyor. O 4-5 branşa giremediğini düşünen hekimler ise genellikle yurt dışını düşünüyor. Bizim köklü bir değişiklik yapmamız gerekiyor. Hem mali durumunu hem emeklilik durumunu hem çalışma durumunu hem de uzmanlık sınavını revize etmemiz gerekiyor. Bunu da önümüzdeki sınava mutlak yetiştirmemiz gerekiyor. Yani çocuklarımız gelecekten umutlu olmalılar, istediği branşa girebilme imkanının zor olmadığına inanıyor olmalılar. Bununla birlikte asistanlık eğitimiyle nitelikli klinik sayılarının artırılmasıyla birlikte 36 saat çalışmayı da zaten biz istemiyoruz, insani bulmuyoruz. 24 saat çalışmayı da insani bulmuyorum. Hedef bana göre 16 saate doğru inmeli. Bunun bugünden yapamayabiliriz ama iki, üç yıl sonra bunun yapılabilirliğini şimdiden planlamamız gerektiği kanaatindeyim.

Nereden tutsan elince kalacak açıklamanın son bölümü. O 4-5 branşın en çok tercih edilen olmasının nedeni mevcut sistem, diğer branşların hasta ile uğraşırken yaşadıkları zorluklar.

TUS ve bölüm tercihleri mevcut sistemin sonucunda bu noktaya geldi. Hastaya doktoru peşkeş çekerek getirilen bu noktanın çözümü TUS sonucuna etki edecek değişiklikler değildir, etse de minimal etkisi olur.

Sistemin bu şekilde değişikliği yurtdışı isteğini çok da azaltmayacaktır. Asistansız kalan klinikleri daha fazla kişinin tercih edeceği hale getirmeyecektir. (Dolan kliniklerin bu noktada bir zararı yok.) Nitelikli klinik sayılarının artışı TUS kontenjanının artışı ile ilgili değildir.

  • Nöbet saatleri üzerine yapılacak düzenleme elzemdir ve olumludur.
  • Nitelik artışı için yapılacak değişiklikler önemlidir ve yapılmalıdır.
  • Mobbing konusunda atılaması gereken adımlar mevcuttur.
  • 0 4-5 branş dışındaki branşları daha tercih edilebilir hale getirmek için düzenlemeler yapılabilir. Ancak bunu yaparken yıllar içerisinde doktorları düşürdüğünüz şu anki durumlar göz ardı edilmemelidir, tercih edilmeyen branşlar %80 ihtimalle bu yüzden edilmiyor çünkü.
  • Doktorların özlük hakları hakkında olumlu adımlar atılmalıdır.
  • Riskli bölümler olmak üzere, hekimlerin maaşları konusunda ciddi değişiklikler gerekiyor. Günlüğü 20 dolara doktor çalıştırılıyor bu ülkede.

Muhtemelen yılın son haftalarında veya yeni yılın ilk haftalarında net cümleler ortaya çıkacaktır. Buradaki tüm yorumları Sağlık Bakanı'nın açıklamalarından yola çıkarak yapıyoruz.

Vefat eden bir hekimin ardından yapılması gereken yüzlerce düzenleme varken TUS'u bu kadar değiştirme isteği çok anlamlı değil.

Hekimliği daha yapılabilir kılmak ve özellikle sağlıkta şiddet olmak üzere birçok konuda düzenleme yapmak gerekiyor, bu açık bir gerçek. Bu konuda atılacak her adımı merakla bekliyoruz.

Ancak; 30 YILDAN FAZLADIR UYGULANAN MERKEZİ BİR AKADEMİK SINAVIN PUANLAMASINA ETKİ EDECEK DEĞİŞİKLİKLER (OLASI) POZİTİF SONUÇ VERMEKTEN ZİYADE BÜYÜK HAKSIZLIKLARA NEDEN OLABİLİR. MERKEZİ SINAVLARIN (TUS DAHİL) ÖZELLİĞİ BELLİDİR. MÜLAKAT BAŞTA OLMAK ÜZERE, OKUL PUANI VE HİZMET PUANI GİBİ ETKİLER HEKİMLERİ DAHA DA MAĞDUR EDEBİLİR.

 

 

doktorBUN.com adlı websiteden alınmıştır.