Doçentlik Yönetmeliğinde yan dal uzmanlarının özel durumu gözetilmiyor

Doçentlik değerlendirmesinde, tıpta yan dal uzmanlığı yapanların özel durumunun dikkate
alınmaması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğuruyor.


Üniversitelerarası Kurul, doçentlik değerlendirmesine ilişkin kendi belgelerinde doktoraya
eşdeğer uzmanlık kavramına yer veriyor. Burada kastedilen tıpta uzmanlık ve yan dal
uzmanlığıdır. Bu bakımdan doçentlik değerlendirme süreçlerinde “doktora” terimi hem bir
lisansüstü eğitim olan “doktorayı” hem de yine bir başka lisansüstü eğitim olan “tıpta
uzmanlığı” ve “yan dal uzmanlığını” içerir şekilde anlaşılmalıdır. Zaten uygulama da bu
yöndedir. İşte tam da bu noktada bir sorun ortaya çıkmaktadır. Yan dal uzmanları esasen iki
ayrı doktoraya eşdeğer diplomaya sahiptir. Birincisi ana dal uzmanlığı, ikincisi yan dal
uzmanlığı. Bu durum yan dal alanında doçentlik başvurularında çeşitli sorunlara yol
açmaktadır. Şöyle ki:


Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Yönetmeliğinin 13. maddesi uyarınca, yan dal uzmanlık
eğitimi yapabilmek için yan dalın bağlı olduğu ana dalda uzman olmak  gerekmektedir. Bu
kuraldan da anlaşıldığı ve yukarıda da ifade edildiği üzere yan dal uzmanlarının doktoraya
eşdeğer iki farklı uzmanlığı (ana dal ve yan dal) bulunmaktadır. Ancak bu iki uzmanlık
(doktoraya eşdeğer programlar) birbirinden farklı iki ayrı disiplin değildir. Esasen bunlar
birbirinin devamı olan, bir başka deyişle birisi (yan dal) diğerini (ana dal) tamamlayan
eğitimlerdir. Aralarında bir kopukluk değil süreklilik bulunmaktadır.


Doçentlik Yönetmeliğinin düzenlenişinde kural olarak doktora eğitimi temel alınmıştır. Tıpta
uzmanlık eğitimlerinin (ana dal ve yan dal) özel durumları ise Yönetmelikte doktora eğitimi
kadar açık ve ayrıntılı bir şekilde kurala bağlanmamıştır. Bu sebeple düzenlemede noksanlık
bulunmaktadır.


Bu durum özellikle yan dal uzmanlık eğitiminde tez yazılması uygulamasının kaldırılması
bakımından önem taşımaktadır. Doçentlik Yönetmeliği uyarınca çıkarılan başvuru
koşullarında, Lisansüstü veya Tıpta Uzmanlık Tezlerinden Üretilmiş Yayınlar başlığı
altında, adayın hazırladığı lisansüstü veya tıpta uzmanlık tezleriyle ilgili olmak kaydıyla en az
bir makale veya bildirisinin bulunması zorunluluğu bulunmaktadır. Oysa yan dal
uzmanlarının bir “yan dal uzmanlık tezi” bulunmamaktadır. Bu sebeple yan dal uzmanları bu
başlıkta getirilen koşulu ana dal tıpta uzmanlık tezinden üretilmiş yayın veya bildiri ile yerine
getirmektedir. Birinci sorun budur.


Bir diğer sorun da ana dal eğitimi veya sonrasında ve fakat yan dal uzmanlığı öncesinde
yapılan yayınlarla ilgilidir. Bilindiği üzere doktora öncesi yayınlar belli sınırlar dahilinde
doçentlik değerlendirmesine esas alınmaktadır. Buna göre bir yan dal uzmanı doçentlik
dosyasına ana dal eğitimi sırasında veya ana dal eğitiminden sonra fakat yan dal eğitiminden
önce yaptığı yayını da koyarsa değerlendirme nasıl olacaktır. Özellikle de bu yayın yan dal
alanıyla değil fakat ana dalın başka konularıyla ilgiliyse durum ne olacaktır? Bu husus da
Yönetmelikte çözüme kavuşturulmamıştır. Ancak hakkaniyete uygun bir değerlendirme bu
yayınların da doçentlik değerlendirmesine dahil edilmesini gerektirmektedir. Şu sebeple:


Sözgelimi iç hastalıkları ana dalı sonrasında nefroloji yan dal uzmanı olan ve doçentliğe
müracaat eden bir doçent adayının durumunu ele alalım. Bu aday, ana dal eğitimi sırasında endokrinoloji alanında bir yayın yapmış fakat yan dal eğitimini nefroloji alanında tamamlamış
olsun. Bu ihtimalde doktora öncesi yayın olarak (zaten değerlendirmede küçük bir katkısı
olan) endokrinoloji yayınını kullanabilmelidir. Zira nefroloji bilim alanı iç hastalıkları
anabilim alanının içinde yer alan bir yan dal uzmanlık disiplinidir. İç hastalıkları ile nefroloji
alanları arasında bir süreklilik-devamlılık ilişkisi bulunmaktadır. Bir başka deyimle nefroloji
uzmanı olmak için önce iç hastalıkları uzmanı olma şartının yerine getirilmesi gerekmektedir.
İç hastalıkları uzmanı olmayan birisinin nefrolog olması mümkün değildir. Bu sebeple iç
hastalıkları eğitimi sırasında yapılan yayınlar doçentlik dosyasında değerlendirmeye dahil
edilmelidir. Burada zaten yan dal uzmanlığı öncesi yayınların doçentliğe katkısı %10 ile
sınırlıdır. Bir başka ifade ile doktora öncesi dönem belirleyici değil katkı sağlayıcı bir ön
aşama gibi kabul görmektedir. Bu durumda bu sınırlı alanda adayın, önceki endokrinoloji
yayınını değerlendirme dışı bırakmak adaletli bir çözüm olmayacaktır.


Ayrıca bu endokrinoloji yayını, yan dal eğitimi alabilmenin ön koşulu olan iç hastalıkları
eğitimi sırasında yapılmıştır. Bu eser mesleki uzmanlaşma ve yetkinleşme sürecinin ön
aşamasında yayınlanmıştır. Bu yönüyle alan dışı değil fakat alana girebilmek için zorunlu
olan bir aşamada yapılan “ana alan” ile ilgili bir yayındır. Hukuk uygulaması ve bilim
mercileri, bu kesintisiz uzmanlaşma ve yetkinleşme sürecinin belli aşamalarında ortaya
konulan eserlerin de heba olmasına izin vermemelidir.


Nitekim Doçentlik Yönetmeliğinin 4. Maddesinin 2 numaralı fıkrasının (c) bendinde,
doçentlik başvurusu için “Üniversitelerarası Kurulun görüşü üzerine Yükseköğretim Kurulu
tarafından her bir bilim veya sanat disiplininin özellikleri dikkate alınarak belirlenecek
asgari sayı ve nitelikte özgün bilimsel yayın ve çalışmalar yapmak” kuralı sevk edilmiştir.
Yönetmelik bu kural ile her bir alanın özel durumunun olabileceğini kabul etmiştir. Zaten yan
dal uzmanlarının özel durumu tezden üretilmiş yayın bakımından dikkate alınmakta ve yan
dal uzmanlarının tezden üretilmiş yayın şartını ana dal tezine göre yerine getirmelerine izin
verilmektedir. Hal böyle iken ana dal ile ilgili yayınların da (yan dal doçentlik sürecinde) alan
içi olarak kabulü gerekmektedir. Aksi halde birbirine tezat ve tutarsız iki uygulama olacaktır.


Yukarıda da ifade edildiği üzere ardışık ana dal ve yan dal eğitimleri sonrası doçentlik
başvurularında nasıl bir usul izleneceği konusu Doçentlik Yönetmeliğinde açıklıkla
öngörülmüş ve kurala bağlanmış bir durum değildir.


Başvuru Şartlarında doktora öncesinde yapılmış yayınlara da belli sınırlar içinde izin
verilmektedir. Ancak bunun için bir süre ve konu sınırlaması bulunmamaktadır. Bu hususta
Yönetmelikte yalnızca bilim veya sanat disiplininin özelliklerinin dikkate alınması gerektiği
ifade edilmiştir. Kuşkusuz doktora öncesinde yapılan yayının doktora ile ilgisiz bir alandan
olması kabul edilemez. Fakat yan dal ve ana dal arasında böyle bir ilgisizliğin
mevcudiyetinden bahsedilemez. Bu nedenle ana dalda yapılan yayınların yan dal doçentlik
başvurularında da puanlanması hukuka uygun olan çözümdür.

Etiketler
doçentlik
anadal
yandal
uzmanlık