Enjeksiyon İçin Yazılı Onama Gerek Var mı?

Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü 10/06/2019 tarihinde enjeksiyon uygulamaları ile ilgili bir genelge yayınladı. Genelgede enjeksiyon uygulamalarının büyük cerrahi işlem olmaması nedeniyle hastaların (uygulamadan önce) sözel olarak bilgilendirilmesinin yeterli olduğu, müdavi hekimce reçete edilmiş bir enjeksiyon talebi varsa, reçete görüldükten sonra hastanın yazılı onamı alınmaksızın enjeksiyonun yapılabileceği ifade edildi.

Genelgeler neticede idari düzenlemelerdir. Kanun kuvvetindeki metinler değildir. Sağlık mesleklerinin yetkileri esasen kanunlarda gösterilmektedir. Bunun için 1219 sayılı Kanun çıkarılmıştır. Bu kanunda sağlık mesleklerinin meslek tanımları yapılmıştır.

 

Ancak yetkileri belirli mesleklerin icrasına ilişkin hususlarda kanun çıkarmak mümkün değildir. Bu maksatla yönetmelik, yönerge, genelge gibi idari düzenlemeler yapılmaktadır. Enjeksiyon Genelgesi’de böyle bir idari düzenlemedir.

Anılan Genelge, enjeksiyon uygulaması sırasında hastanın yazılı muvafakatini alıp almamakta tereddüt eden sağlık meslek mensupları için yol gösterici olmuştur. Gerçekten de 1219 sayılı Kanunda tıbbi müdahalenin hastanın rızası ile olacağı kabul edilmiştir. Ancak bu rıza her zaman yazılı olmak zorunda değildir. Nitekim Kanunda yazılı muvafakat  şartının sadece büyük  cerrahi işlemler için geçerli olacağı ifade edilmiştir.

Bu bakımdan enjeksiyon taleplerinde yazılı muvafakat alınmasına gerek bulunmamaktadır. Ancak bu durum enjeksiyonun kayıtsız yapılacağı şeklinde anlaşılmamalıdır. Bir sağlık meslek mensubu yaptığı her işlemi kayda geçirmelidir. Bu bakımdan hastaya hangi ilacın tatbik edildiği, bunun ne yolla verildiği, hastanın kimliği ve uygulamanın saati ile uygulamayı yapan personelin adı mutlaka ilgili yerde yazılı olmalıdır. Bu yazılı belge uygulayıcı lehine de delil teşkil edecektir.

Sonuç olarak Sağlık Bakanlığı’nın Enjeksiyon Genelgesi isabetli olmuştur. Bu Genelgeye göre yapılan uygulamalardan dolayı sağlık görevlileri için bir sorumluluk doğmayacaktır. Ancak Genelgenin bir kusursuzluk karinesi olarak kabulü mümkün değildir. Elbette hatalı uygulamadan kaynaklanan sorumluluk devam edecektir.

 

Dr. Erkin Göçmen