Erkin Göçmen

Yazarın Yazıları

Doçentlik değerlendirmesinde, tıpta yan dal uzmanlığı yapanların özel durumunun dikkate
alınmaması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğuruyor.

T.C. Sağlık Bakanlığı, daha önce 6 Ekim 2022 tarihinde Özel Hastaneler Yönetmeliğinin Ek 5. maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendini değiştirmişti.

Bilimsel yayınlar günümüzde akademik yükselmenin temel kriteri haline gelmiştir. Bu durum bazı açılardan eleştirilse de mevcut uygulamanın değişeceği yönünde bir işaret bulunmamaktadır. Elbette bahse konu yayınlar sadece akademik yükselme amacıyla yapılmamaktadır.

Bugün (21/10/2021) çıkan Resmi Gazetede Anayasa Mahkemesinin çok önemli bir kararı yayınlandı. Karar Türk Eczacıları Birliği Kanunu ile ilgiliydi. Karara göre, adı geçen Kanunun 30. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinin "Haysiyet Divanı ...

Bir önceki yazımızda myokard enfarktüsünün teşhis edilememesi sebebiyle meydana gelen ölüm olgusuyla ilgili bir ceza davasına değinmiştik. Bahse konu olguda tartışılan esas mesele doktorun kusuruna ilişkin değildi. Zira yargılamada doktor zaten kusurlu bulunmuştu. Bu sebeple sorun ölüm ile kusur arasında nedensellik bağının mevcut olup olmadığı noktasında düğümlenmişti.

Ölümle sonuçlanmış olgularla ilgili tıp hukuku davalarında, hastasına müdahalesinde kusurlu bulunan hekimin görevi ihmalden mi yoksa taksirle ölüme sebep olmaktan mı sorumlu olacağı hususu zaman zaman tartışılan bir konudur. Bu konuda Yargıtay 12.

Sosyal medyada Başkent Üniversitesi Alanya Hastanesi’nin bir duvar levhası dolaşıyor. Bu levhada, Covid-19 aşısı olmayan vatandaşların başvurularının ilerleyen süreçte acil haller dışında kabul edilmeyeceği bildiriliyor. Tabi konu ister istemez bir tartışmaya yol açtı. Böyle bir ilanın hukuka aykırı olduğunu söyleyenler olduğu gibi bunu savunan ve isabetli bulanlar da oldu.

Covid-19 salgınıyla birlikte bilhassa yoğun bakım birimlerinde yatan hastalar üzerinde bir kısım ilaç araştırmaları da yapıldı. Bu araştırmalardan bazıları hukuka uygun olarak gerçekleştirilmedikleri yönüyle eleştirildi. Bu yazı, bilinci kapalı hastalar üzerinde yapılacak ilaç araştırmalarının hukuku hakkında bazı genel bilgiler vermek maksadıyla kaleme alındı.

Hasta Hakları Yönetmeliğinin 22 nci maddesiyle hiç kimsenin rızası olmaksızın ve verdiği rızaya uygun olmayan bir biçimde tıbbi ameliyeye tabi tutulamayacağı ifade edilmiştir. Yönetmelikte yer alan bu kural hem İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinden hem de Anayasadan esinlenerek konulmuştur. 

Son yıllarda yaygınlaşan işlemlerden birisi de mide balonu uygulaması oldu. Bu yazımızda mide balonu uygulaması sonrasında meydana gelen delinmeye bağlı tazminat davasını ele alacağız.

Sağlık Bakanlığı Özel Hastaneler Yönetmeliği'ni bir kez daha değiştirdi. Yeni düzenlemeye göre, 60 yaşını dolduran tabipler ile engellilik oranı en az yüzde 60 olan tabipler özel hastanelerde boş kadro şartı aranmaksızın çalışabilecek.

Sağlık verilerinin kişisel veri olarak kabul edilmesi gerektiği konusunda bir tartışma bulunmuyor. Bu hususta herhangi bir sınırlama da mevcut değil. Kişinin geçirdiği hastalıklar, laboratuvar sonuçları, sağlık raporları, kullandığı ilaçlar, bunların hepsi kişisel veri niteliğindedir.

Vokal kord paralizisi daha çok cerrahi işlemlerden sonra ortaya çıkan bir durumdur. En çok genel cerrahi ve KBB uzmanlarının  tarafından gerçekleştirilen troid ve paratroid ameliyatlarının bir komplikasyonu sonucu olarak meydana gelmektedir.

Toplumumuzda, “Batıya ait olan her şey faydalı, güzel ve olumludur”  şeklinde yanlış bir kanaat var. Bu yanlış kanaatin sonucu olarak da Batıda gerçekleşen her “yeniliği” taklit etmek gibi kötü bir alışkanlık geliştirmişiz. Bu, artık terk etmemiz gereken bir davranış kalıbıdır.

Yazının başlığı okuyucuya tuhaf gelebilir ancak Fransa'da Marsilya Ceza Mahkemesi, 2012 yılında  Daniele Canarelli  adlı psikiyatri uzmanını, hastasının işlediği  cinayet nedeniyle, tedbirsizlik ve dikkatsizlikle (taksirle) ölüme sebebiyet vermekten bir yıl hapis cezasına mahkum etmiş ve verdiği cezayı ertelemişti. Olayın üzerinden yaklaşık on yıl geçti.

Bugün Resmi Gazetede yayınlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile Radyoloji, Radyum ve Elektrikle Tedavi ve Diğer Fizyoterapi Müesseseleri Hakkında Tüzük yürürlükten kaldırılmıştır. Tüzüğün bazı maddelerinin eskidiği ve fiilen yürürlükte olmadığı bilinmektedir. Ancak Tüzüğün 24.

Hekimler de tıpkı diğer kişiler gibi günlük hayatlarında hukuk kurallarını ihlal edebilir ve yine diğer kişiler gibi bu davranışları için hukuk düzeninin öngördüğü yaptırımlara katlanırlar.

Prematüre retinopatisi veya retrolental fibroplazinin prematüre (erken doğum) ve düşük doğum ağırlıklı bebeklerde göreceli sık rastlanan ve görme fonksiyonunun ortadan kalkması ile sonuçlanan bir klinik durum olduğu bilinmektedir. Daha önce bu sebeple mahkemeler önüne gelmiş hukuki vakalar olduğu bilinmektedir.

Bu yazımda bir okurun epostasına ve bu eposta ile tarafıma yöneltilen soruya yer vereceğim. Okur mektubu şöyle: “Sayın Erkin Göçmen, halen Sağlık Bakanlığına bağlı bir Devlet hastanesinde ortopedi uzmanı olarak çalışmaktayım. Geçtiğimiz ay içinde yaptığım kalça protezi ameliyatı dolayısıyla Sağlık Bakanlığına karşı tazminat davası açıldı.

Geçtiğimiz günlerde bir üroloji uzmanı tarafından arandım. Kendisi, büyük bir şehirde bilinen bir özel hastanede çalışıyor. Takip ettiği, prostat kanseri olan bir öğretmen hastası var. Hastanın tedavi ve takip süreci gayet iyi ilerliyor. Hasta önce ameliyat edilmiş. Sonrasında üçer ay arayla yapılan takiplerine de muntazaman uyuyor. İlaçlarını da düzenli olarak kullanıyor.

Covid-19 salgını bir çok sosyal soruna sebebiyet verdi. Gerçekten yüzyılda bir yaşanan salgınla baş edebilmek için olağan koşullarda bireylere yüklenmeyen kimi yükümlülükler getirildi. Zaman zaman işyerleri kapandı, sokağa çıkma kısıtlandı, düğünler yasaklandı, seyahat hakkı sınırlandı. Bu yasak ve kısıtlamaların hemen hemen tamamı temel hak ve özgürlüklerle ilgiliydi.

TTB her ağzını açtığında etikten, meslek onurundan, haktan, hukuktan söz eder. Ancak bunların hiçbirisinde samimi olmadığını herkes bilir. Bu yazımızda TTB’nin önemli militanlarından birisi olan Prof. Dr. İsmail Selçuk Erez’in nasıl malpraktis ticareti yapmaya soyunduğunu belgeleriyle anlatacağız.

Danıştay, Sağlık Bakanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde, aile birliğinin sağlanmasına yönelik önemli bir kısıtlayıcı kuralı daha iptal etti. Yazımızda bu karara ilişkin bazı bilgileri aktaracağız.

Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği personel politikasına göre her yıl en az bir defa Personel Dağılım Cetveli (PDC) adında bir listenin hazırlaması gerekmektedir.  Bu liste, il ve birim (hastane) bazında, meslek dalları ve branşlar itibariyle bulunması gereken personel sayısını gösterir.

Hayat koşulları ağır.  Özellikle büyükşehirlerde asistan maaşı ile geçinmek kolay değil. Birçok asistan geçinmek için ilave mali kaynağa ihtiyaç duyuyor. İşte bu durum, yapmayanları tenzih ederek, bazı özel hastanelerin asistan hekimlerin emeğini sömürmesine fırsat sağlıyor. Özellikle kıdemli asistanlar esasında değmeyecek ücretlerle özel hastanelerde nöbet tutuyor.

Bu yazımızda sezaryen ile doğum sonrasında yaşanan uzamış ileus (barsak tıkanması) vakasını ele alacağız. Sağlık Bakanlığına bağlı bir Devlet Hastanesinde meydana gelen olayda anne hayatını kaybetmiş ve genel cerrahi uzmanı hekim de taksirle (dikkatsizlik ve özensizlikle) ölüme sebebiyet vermekten yargılanmıştır.

PKK yandaşı bir başkan seçtikten sonra artık Türk kamuoyu nezdinde iyice teşhir olan Türk Tabipleri Birliği (TTB) yönetimi sosyal medya hesabından bölücü tutumlarını eleştiren hekimleri engellemeye başladı. Şimdiye kadar çok sayıda hekimin hesabı engellendi. Bu uygulamanın son mağduru ise değerli arkadaşım Dr. Hikmet Çevik oldu.

Türkiye’nin koronavirüs ile mücadelesindeki başarısı TTB yönetimini rahatsız etti. Türkiye, Bilim Kurulu’nun açıkladığı aşı haberine sevinirken TTB’nin tartışmalı merkez konsey başkanı Fincancı, devlet yönetiminin uluslararası mahkemelerde yargılanması gerektiğini savundu.

Bugün Türkiye’de yapılan her siyasi tartışma dönüp dolaşıp nihayetinde milliciler-gayri milliler (küreselciler) eksenine oturmaktadır. Hatta sadece siyasi değil toplumsal tartışmalar da aynı eksen üzerinde cereyan etmektedir.

FETÖ’nün Ergenekon tertibinin polis operasyonları devam ederken, “300 aydın” imzalı bir bildiri yayınlandığını ve bu bildiride vatanseverlere yönelik bu alçak tertibe destek çıkıldığını daha önce yazmıştık.

Bilindiği üzere Sağlık Bakanlığı Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğü 27/10/2020 tarihinde bir Genelge yayınladı. Bu Genelgede birçok düzenleme yer almakla birlikte bunlardan en önemlisi her ne sebeple olursa olsun görevinden çekilme (istifa) talebinde bulunan personelin isteminin kabul edilmeyecek olmasıdır.

Türk Tabipleri Birliği'ni (TTB) hepiniz tanıyorsunuz. Bu meslek örgütü bünyesinde faaliyet gösteren çeşitli kollar ve çalışma grupları var. Bunlardan birisi de "Türk Tabipleri Birliği Tıp Öğrencileri Kolu." Kısa adıyla TTB-TÖK.

Yükseköğretim Kurulu (YÖK), 29/05/2020 tarihinde “Küresel Covıd-19 Salgını Dolayısıyla Yurt İçindeki Yükseköğretim Kurumlarına Yatay Geçiş Koşulları” başlıklı bir Genelge yayımlamıştı.

Anayasanın 119. maddesi. Bu madde, Cumhurbaşkanına, tehlikeli salgın hastalığın ortaya çıkması halinde yurdun tamamında veya bir bölgesinde olağanüstü hal ilan edebilme yetkisi vermekte… Biz, bu yetkinin kullanılmasının bir tercihten ziyade mecburiyet olduğu kanaatindeyiz

Bu yazımda bir uluslararası kuruluştan ve onun yine uluslararası ilişkilerinden söz edeceğim. Bu kuruluşun adı, Dünya Tabipler Birliği. İngilizcesi ile World Medical Association. Kısa adı WMA.

Türkçenin anonim sözlü anlatım geleneği o kadar güçlü ki… Daha çok yazılı iletişimin  öne çıktığı bu tarih döneminde bile, bu güçlü anonim örneklerden yararlanabiliyoruz. “Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner” veya “eşkıya dünyaya hükümdar olmaz” bu sözlü ifade mirasımızın çok etkili örnekleridir.

Sorumluluk kavramının hukuk bağlamında ne anlama geldiğini daha önceki yazılarımızda ifade etmiş ve hekim sorumluluğunun hukuk düzleminde büründüğü biçimleri kısaca açıklamaya çalışmıştık.

Bugün ülkemizde kanunlarda tanımlanmış 34 sağlık mesleği var. Tüzük ve yönetmeliklerde tanımlananları dahil edersek sayı daha da artar. Ancak bunların içinde sadece 4 sağlık mesleği için meslek odası kurulması öngörülmüştür. Geriye kalan sağlık meslekleri için maalesef böyle bir hak tanınmamış. Bunun kabulü mümkün değildir.

Devlet hastanesinde bulunması gereken bir cihazın bulunmaması yönetimin sorumluluğunu meydana getirir mi? Aynı sorun özel hastane için de geçerlidir aslında. Hatta bütün özel sağlık kuruluşları ve aile sağlığı merkezleri için de… Bu yazıda ele alacağımız somut olay bir devlet hastanesinde yaşandığı için yazının başlığını bu şekilde belirledik.

Özel hastaneler mesul müdürler tarafından idare edilmektedir. Uygulamada mesul müdürlere genel müdür, başhekim veya baştabip de denildiği görülmektedir. Ancak bunlar, kurum içinde yapılan adlandırmalardır. Resmi tanımlama “mesul müdür” olmalıdır.

Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da dün yapılan değişiklikle artık özel sektörde meydana gelen tıbbi malpraktis davaları da arabuluculuk kapsamına alındı. Bundan sonra bir tıbbi malpraktis iddiası ile ilgili dava açılmak istendiğinde önce arabuluculuk dairesine başvurulacak.

Akademik atamalarda da diğer atamalarda olduğu gibi aranacak ölçüt bilimsel liyakat olmalıdır. Bu yönüyle akademik yarışa katılan kişiler birden fazla ise en liyakatli olanın belirlenerek ilgili kadroya onun atanması gerekmektedir.

Bu yazımızda bahsedeceğimiz olgu bir tıp fakültesinin pediatrik gastroenteroloji bilim dalında yapılan bir uygulama ile ilgili olacak. Olayda bilim dalı başkanı tarafından hastaya asit perfüzyon testi uygulanması talimatı verilmiş ve test yan dal uzmanlık asistanı ile bir başka öğretim görevlisi tarafından tatbik edilmiştir.

Danıştay İdari Dava Daireleri geçtiğimiz günlerde yayımlanan bir kararla, bazı statüdeki emekli hekimlerin özel hastanelerde çalışmalarına getirilen sınırlamayı kaldırdı.

Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, 10/06/2019 tarihinde enjeksiyon uygulamaları ile ilgili bir Genelge yayınlamıştı.

Geçtiğimiz Çarşamba günü, yani 10 Haziran 2020 tarihinde,Sağlık Bakanlığı tarafından Ankara Sağlık Müdürlüğü’ne

Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı, Resmi Gazete’debugün yayımlanan bir Yönetmelikle, halen yürürlükte olan Doçentlik Yönetmeliği’nde

Sağlık Bakanlığı dün yayınladığı bir genelge ile 08/06/2020 tarihinden itibaren sağlık personelinin görevlerinden/işlerinden ayrılması yasağını kaldırdı. Bilindiği üzere Sağlık Bakanlığı 27/03/2020 tarihinde “COVİD-19 Salgını Süresince Sağlık Kuruluşlarında Sağlık Personel Ayrılışları” konulu bir Genelge çıkarmış ve bu Genelge ile 3 ay boyunca, kamu ve özel sektöre ait tüm sağlık kurum ve kuruluşlarında görevli bulunan/çalışmakta olan hiçbir sağlık personelinin ikinci bir duyuruya kadar görevlerinden/işlerinden ayrılmasına izin verilmeyeceğini bildirmişti.

Medikritik Hukuk Danışmanı Av. Erkin Göçmen yazdı...

Bilindiği üzere, Sözleşmeli Aile Hekimliği Uzmanlık Eğitimi (SAHU) programına katılan aile hekimleri, fiilen bir aile sağlık merkezinde aile hekimliği yapmaktayken aynı zamanda bir eğitim ve araştırma hastanesinde de uzmanlık eğitimi yapabilmektedir.

Medikritik Hukuk Danışmanı Av. Erkin Göçmen, Medikritik için yazdı...

 

Barolar, odalar ve bunların üst birlikleri,hukuksal dayanağını Anayasadan alan kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır.

Sağlık Bakanlığı, uluslararası sağlık turizmi ile ilgili kuralları yeniden belirledi. Bakanlık daha önce 17/03/2020 tarihinde sağlık turizmi amacıyla yabancı hastaların ülkeye girişini durdurmuştu. Daha sonra 15/05/2020 tarihinde yeni bir Genelge yayımlayan Sağlık Bakanlığı, sağlık turizmi için hasta girişlerini belli branşlar ve ülkeler için serbest bırakmıştı.

Hükümet çevrelerinden yapılan açıklamalardan tabip odalarında uygulanan seçim sisteminin değiştirileceği ifade edildi. Her ne kadar Hürriyet Gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi’nin yazısında tabip odalarının planlanan yasal değişiklik kapsamında olmadığı ifade edilmiş olsa da bu iddianın doğru olmadığı daha sonra anlaşıldı.

Hazine ve Maliye Bakanlığı bugün yayımladığı bir Tebliğ ile malpraktis sigortalarına ilişkin olarak halen yürürlükte olan Tebliğepandemi ile yeni hükümler ilave etti. Bahse konu Tebliğ Resmi Gazete’de de yayımlandı.

Hükümet çevrelerinden yapılan açıklamalardan tabip odalarında uygulanan seçim sisteminin değiştirileceği ifade edildi. Her ne kadar Hürriyet Gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi’nin yazısında tabip odalarının planlanan yasal değişiklik kapsamında olmadığı ifade edilmiş olsa da bu iddianın doğru olmadığı daha sonra anlaşıldı.

Malpraktis sigortaları 2010 yılında mevzuatımıza girdi. Bu sigorta ile serbest ya da kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan hekimler, diş hekimleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar için sigorta himayesi sağlandı. Diğer sağlık meslekleri mensupları sigorta kapsamına alınmadı. Bu sigorta kapsamında sağlanan teminatlar ise zaman içinde değişikliğe uğradı.

Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü 10/06/2019 tarihinde enjeksiyon uygulamaları ile ilgili bir genelge yayınladı.

Sağlıkta şiddet yasası olarak adlandırılan yasal düzenleme bu gece TBMM’de kabul edildi. İhdas edilen Kanun, 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun ek 12 nci maddesine ilave hükümler konulması şeklinde bir usulle kabul edildi. Zaten aynı konuda daha önce 2014 ve 2018 yıllarında yapılan düzenlemeler de aynı usulle gerçekleştirilmişti.

Hükümet çevrelerinden yapılan açıklamalardan tabip odalarında uygulanan seçim sisteminin değiştirileceği ifade edildi. Her ne kadar Hürriyet Gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi’nin yazısında tabip odalarının planlanan yasal değişiklik kapsamında olmadığı ifade edilmiş olsa da bu iddianın doğru olmadığı daha sonra anlaşıldı.