Biz barikat oluruz, sen Hipokrat ol

sağlık çalışanlarına saldırı

İki adam silahlı çatışmada yaralanıyor. Yaralı halde bir acil servise getiriliyor. Biri kurtarılıyor ama birisi ölüyor. Buraya kadar her şey normal sayılabilir. Elbette, bu adamlar neden silahlı çatışmaya girmiş, silahları ruhsatlı mı, bunları vuranlar kim ve benzeri soruları sormamak kaydıyla her şey normal…

Acil servisten giren bazı vakaların yaşamıyor olma olasılığı bir yana, canlı girenlerin bazılarının da ölmesi normaldir tüm dünyada adı üzerinde “acil servis” insanlar o kapıdan içeri ya ölü girerler ya da ölmek üzere… Hangi koşullarda, tabii ki normal koşullarda…

Bizim acillerimiz nasıldır peki?

Bizim ülkemizde ise acil servis hastanelerin polikliniklerinden daha yoğundur. İnsanlar acilleri canlarının istediği gibi kullanır ve sağlık bakanlığı da buna göz yumar ve sağlık çalışanlarını gelen her hastaya bakmaya, onlara reçete yazmaya, tetkik istemeye zorlar. Hastanın durumunun tıbbi olarak acil olup olmasının hiçbir önemi yoktur. Tek önemli olan hastanın kendi düşüncesine göre acil olmasıdır.

Bizim ülkemizde acil servisler:

Ablasını ziyarete giderken aklına ilaç yazdırmak gelenin yol üzerindeki acile giriverdiği ve ilacının yazılması talebini haklı bulduğu,

Gece 03.00’de 4 aydır öksüren çocuğunu antibiyotik yazdırmak için acile getirebilen bir annenin, doktor antibiyotik yazmayı reddettiğinde doktora ağzına geleni saydığı,

Kronik hastalığı olanların sürekli kullandığı ilaçlarını yazdırdığı,

Gündüz hastaneye götüremediği çocuğunu normal poliklinik muayenesine götürenlerin rutini olan,

 Poposundaki çıbanı, ayağındaki mantarı, yüzündeki sivilceyi, gözündeki bozukluğu gösterebilmenin normal karşılandığı,

Sosyalleşmek için gidilen,

“Aaaaa kız dur bak şimdi aklıma geldi. Gebe kalmış olabilirim, hadi acile gidelim de bir test yapsınlar.” denilen,

“Doktorun işi ne bakacak tabii, onca para almayı biliyorlar.” diyerek bir kadının memelerindeki sarkmayı gösterdiği,

İçerde kalbi durmuş hastaya müdahale edilirken daha ne kadar bekleyeceğiz denilen,

Çocuğunun pipisinin boyutunun normal olup olmadığını sorarken “Aman canım acil olan olmayan buraya geliyor, sizin işiniz de pek zor.” denilen yerdir acil servis…

O nedenle biz de acil serviste hasta ölme oranları çok düşüktür, çünkü acil servislerimize nadir olarak acil vakalar gelir.

Şimdi dün geceye dönelim:

Acil servise iki ateşli silah yaralanması olan kişi geliyor ve biri kurtarılamıyor. Sonra acil servise gelen onlarca hasta yakını, acil servis personelinin üzerine yürüyor ve ardından da personel kendisini korumak için bir odanın kapısına sedyelerden barikat kuruyor.

İşte bu bizim normalimiz. Ölmeden, yaralanmadan, aşağılanmadan, soruşturma geçirmeden geçirebildiğimiz her güne şükrediyoruz. Bir de acil serviste nöbet tutarken, acil vaka gelmesin diye dua ediyoruz.

Niye peki?

Hasta kurtulursa sorun yok da kazara ölürse, göreceğimiz şiddetin önünde duracak kimse yok…

Bir tweet okudum sabah sabah;

“BEN BARİKAT OLURUM, SEN HİPOKRAT OL” diye…

Sağ olunuz gururumuz okşandı ama bizler artık şiddet görme ihtimaliyle çalışmak istemiyoruz.

Biz, bize şiddet uygulanması ihtimalinden ya da buna yeltenen şerefsizlerden de korkmuyoruz, bizler Arif Verimli Hocanın söylediği gibi evimizde bizi bekleyenleri yalnız bırakmaktan korkuyoruz.

Herhangi bir meslek hastalığından (ki bugünlerde Covid-19) ya da iş başında gördüğümüz şiddetten ölürsek geride kalanlarımız için kalkan olmanızı ve haklarımızı vermenizi umuyoruz.

Bir de sağlık çalışanlarına şiddet uygulayanların en ağır cezalara, ivedilikle çarptırılmasını ve sosyal güvenlik haklarının elinden alınmasını bekliyoruz.

BİZ HEP HİPOKRATIZ AMA SAĞLIKÇILARA ŞİDDET UYGULAYANLAR İNSAN DEĞİL!

Etiketler
sağlık çalışanlarına saldırı
sedyeden barikat
sağlık çalışanlarına şiddet