Aşıda Türk izi

Çağımızda adından başka
hiçbir şeyi bilinmeyen çiçek hastalığı bir zamanların ölümcül
sayrılıklarındandı. Kökü aşılamayla kazındı. Böylelikle insanlığın sağlık
alanındaki önemli başarı öykülerinden birisi ortaya çıkmış oldu.

Tarihsel bilgilere göre
çiçek aşısını bulan kişi İngiliz hekim Edward Jenner’dır. Derinleşme gereği
duyulmazsa bu bilgiyle yetinilir. Merakının peşinden gidenler ise Jenner’ın
buluşuna esin kaynağı olan uygulamayı Osmanlı’da bulurlar.

AŞIDA
TÜRK İZİ

Lady Montagu XVIII.
yüzyıl başında İngilitere’nin Osmanlı başkenti İstanbul’daki Büyükelçisi Edward
Wortley Montagu’nun eşidir. Dünyanın çiçekten kırıldığı yıllardır. Çiçek, o
yıllarda Kara Ölüm vebadan sonra gelen karabasana eşdeğer korkunç hastalıktır.

Bu kadar açık ve korkunç
tablo karşısında İngilizler sırf “doğu
kaynaklı değerlere önyargılı karşıtlık”
nedeniyle Çin ve Osmanlı kökenli
umut verici gelişmelere duyarsız kalırlar. Bedeli ise sayısız can yitimi olarak
geçer tarihe.

Bir kardeşini bu
hastalığa kurban veren, kendisi de hastalığı geçirmiş olan Lady Montagu Osmanlı
topraklarındaki tanıklıklarını önemser. Ciltte oluşturulan çizikten uygulanan
zamanın çiçek aşısı hastalığın hafif belirtilerle atlatılmasını sağlamakta ve uygulandığı
kişi bu hastalığa karşı yaşam boyu bağışıklanmış olmaktadır.

Lady Montagu
gözlemlemekle yetinmez. Dört yaşındaki oğlu Edward’ı aşılatmaya gönüllü olur.
Büyükelçilik hekimi Dr Charles Maitland’ı bu işlemi görüp, öğrenmesi için ikna
eder.

Lady Montagu işin başında
eşini bilgilendirmemeyi yeğler. Riskli dönem geçirilip de oğlu tehlikeyi
atlatınca bilgilendirir eşini.

TÜRK
AŞISININ İNGİLTERE YOLCULUĞU

Lady Montagu ülkesine
döndükten sonra da çiçek aşısına ilgisini sürdürür. Dört yaşındaki kızı Mary’i
aşılatma isteğini Dr Maitland önce çekinceyle karşılar. İngiltere’de doğu
kökenli uygulamalara sıcak bakılmamaktadır. Lady Montagu’nun üstelemesine
kayıtsız kalamayan Maitland’a kraliyet hekimlerinden James Keith de katılır.
Çiçek aşısı kısa zamanda yaygınlaşır. Galler Prensesi’nin de önayak olmasıyla
aşının mahkûmlar üzerinde denenmesi kararlaştırılır. Hatta, kadın mahkûm
Elisabeth üzerindeki uygulama salgından korunmasını sağlar. Bu hizmeti
karşılığında özgürlüğüne kavuşur.

Lady Montagu’nun bu kez
kendi toprakları üzerindeki çabası Osmanlı usulü çiçek aşılamasının hızla
yaygınlaşması sonucunu doğurur. Osmanlı yöntemi burundan uygulanan Çin
yöntemine göre daha yüksek bağışıklama gücüne sahiptir.

İngiltere’de Türk yöntemi
uyarınca yapılan aşının ciltteki çizik yerine daha derine uygulanması
bağışıklama etkisinin zayıflamasına neden olur. Aşıya giden yolda bu ve benzeri
sayısız güçlük ve zorluk vardır. Hepsi aşılacak ve çiçek aşısını bulan kişi
olma onuru Edward Jenner’ın olacaktır.

GERİCİ
İKLİM : YÜKSELEN AŞI KARŞITLIĞI

İnsanlık bir yandan uzun
sürece yayılan zorlu, zahmetli çabalar sonucu paha biçilmez  birikimler sağlarken diğer yandan bu
kazanımları hiçe sayanlar da eksik olmamış. Şimdilerde sınırını aşmakta sakınca
görmeyen Soner Yalçın aşı karşıtı topluluğun önde gideni olarak sivrilmekte
sakınca görmüyor.

Otuz beş yıllık hekimim.
Aşı gibi koruyucu hekimliğin belkemiği sayabileceğimiz bir gerecin bu denli
tartışıldığına tanık olmamıştım. Türkiye’de AKP iktidarı ile belirginleşen
dinci ve gerici iklimde aşı karşıtlığının tırmanmasına, Anayasa Mahkemesi gibi
yüksek yargı kurumunun aşı karşıtlığının yükselmesine fırsat verecek bir karar
almasına şaşırmamak gerekiyor.

Her şeye karşın, Soner
Yalçın gibi akılcı ve bilimsel görünen değerli bir gazetecinin aşı karşıtlığı
öbeğinde yer alması şaşırtıcı olduğu kadar ürperticidir.

TARİHTEN
BİR AŞI KARŞITLIĞI : İNAT!

Napolyon’un da çiçek
aşısını bulan Edward Jenner ile yakınlık içinde olduğu bilinir. Hatta,
Jenner’ın gerçek uğraşı dışında bir konuda, Napolyon Avrupası’nda sıkışıp
kalmış olan İngilizler için ricacı olduğu bile yer alır pek çok kaynakta.
Waterloo bozgunu sonrasında iktidardan düşen Napolyon’a Fransız ordusundaki aşı
karşıtlığı eşlik eder. Bu aşı karşıtlığı örneğinde bilgiden ve dayanaktan çok
devrik önderin tersine gitme güdüsü olduğu söylenebilir.

Sonuç, önce savaş
araçlarıyla ardından da mikropla gelen bozgundur. Fransız ordusu pek çok
askerini tek kurşun atılmaksızın yitirir. Buna karşılık aşı yanlısı olan
Bismarck Alman ordusunu 1870 savaşında Fransızlar karşısında muzaffer kılarken
mikropla ölümlerin önüne de geçerek ordusunu diri tutmuş olur.

ABD’nin aydınlanmacı
kurucu başkanlarından Thomas Jefferson’ın da Edward Jenner’a yazdığı mektupta
buluşunun sıradışılığına vurgu yaptığı gerçektir. Jefferson ve onun gibi
düşünenlerin bu övgüsünde şaşılacak bir şey yoktur.

AŞI
VE UYGARLIK

Kartellerin ve sağlık
gibi temel insanlık hakkını kazanç aracı yapanların egemenliği güncel
gerçektir. Hiç kuşkusuz karşısında durulması ve mücadele edilmesi gereken bir
durumdur. Ancak, bunu yaparken aşı gibi yaşam kurtarıcı ve toplum sağlığını
kolay ve ucuz yoldan koruyan bir gereci aşağılamak ve değersiz kılmaya çalışmak
anlaşılır ve hoşgörülür gibi değildir.

Aşı tüm insanlık için ama
özellikle de insan yaşamını korumakla görevli biz hekimler için farklı bir
anlam taşır. Bu nedenle de toptancı yaklaşımla aşı karşıtlığı sergileyen, bu
karşıtlığını akılcı dayanaklarla destekleyemeyenlerle mücadele de görevlerimiz
arasındadır.

İnsan yaşamının
korunmasının önemli öğesi olmasının yanı sıra insanlık tarihinin biricik birikimi
ve kazancı olan aşıyı saldırılardan korumak her şeyden önce kendimize
saygımızın gereğidir.

AŞI
KARŞITLARININ SEÇENEĞİ VAR MI?

Aşı karşıtlarının
kentlerimizin orta yerinde çeteler halinde boy gösteren sokak köpeklerince
ısırılmaları durumunda aşılanmamaya seçenekleri var mıdır?

Ya da yine onların
dünyanın hemen her ülkesinden gelen kızamık salgınına karşı aşıdan başka çözüm
önerileri var mıdır?

Her şeyi çok iyi bilen,
sınır tanımayan aşı karşıtlarından bir de bu konuda bir şeyler işitmeyi
arzulasak çok şey mi istemiş oluruz?

Çiçek aşısının
üretilmesine sağladığımız eşsiz esin kaynağı da bizden!

Kendi aşısını geçen
yüzyılın başında üretme yeteneğiyle uygar dünyaya katılan da biziz!

Kendi aşımızı ürettiğimiz
Dr Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nü kapatarak kendi bacağına kurşun sıkan
da bizden kaynaklı bir karardır.

Bu çağda tartışmamız gereken aşının gerekliliği değil de aşının tarafımızdan (neden) üretilmiyor oluşu olmalıdır!

NOT: Aşı tartışmalarının alevlendiği şu günlerde elime geçen kitapta yer alan aşı tarihine ilişkin bilgiler bu yazının yazılmasına benzersiz katkı sundu.

Ceyhun Balcı

Yeni yorum ekle

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.