Bağımlılık tedavisinde nüks

Yıllar önce AMATEM’de çalışırken, yeni yatan hastaları görmek için servise gittiğimde, hastalardan biri 30’lu yaşlarında bir eroin bağımlısıydı. Her yatan hastada olduğu gibi onun da eski yatışlarına ait dosyalarını istemiştik. Eski yatışları iki kalın klasörü dolduruyordu. Hesap ettiğimizde, özel hastanelerle birlikte 36 kez hastaneye yattığını tespit ettik. Önümüzde iki yol vardı. İlki bu kadar çok yatışı olan bir hastanın maddeyi bırakma niyeti olmadığını, bir süre ‘dinlenmek’ için hastaneye yatmış olabileceğini düşünmek olabilirdi. İkinci yol ise, birçok tedavi girişimi olmuş bu hastanın bu sefer temiz bir yaşamı inşa edebileceği ihtimalini değerlendirmekti. Hasta ile görüşme yapıp, birlikte durumunu gözden geçirdik ve ikinci yoldan gitmeye karar verdik.

Bağımlılık iyileşme ve depreşmelerle giden bir hastalıktır. Alkol/madde veya kumar bağımlısı olan bir kişi, bırakma motivasyonu çok yüksek olarak tedaviye başvurmuş olsa dahi, tekrar alkol/madde kullanmaya veya kumar oynamaya başlayabilir. Bu durumda hastaya ve aileye düşen görev, kişinin tekrar bırakma yönünde harekete geçmesini sağlamak olmalıdır.

DEĞİŞİMİN EVRELERİ

Herhangi bir konuda değişim söz konusu olduğunda, hepimiz bazı evrelerden geçeriz. Bağımlılıkta da benzer şekilde değişimin evreleri vardır. İlk evre ‘farkındalık öncesi’ evredir. Bu evrede kişi alkol/madde kullanımının veya kumar oynamanın bir sorun olduğunu düşünmemektedir. Herkes kadar ve kontrollü içtiğine, istediği zaman bırakabileceğine, bir zararının olmadığına samimiyetle inanmaktadır. Bu evrede olan bir kişinin tedavi olmayı düşünmesi beklenemez. Sorun yoksa, tedavi de gereksizdir. Yapılacak en uygun yaklaşım alkol/madde kullanımı veya kumar oynamanın olumsuz sonuçları ile yüzleşmesini sağlamak olmalıdır.

Bir sonraki evre ‘farkındalık’ evresidir. Bu evrede kişi artık alkol/madde kullanımı veya kumar oynamanın olumsuz sonuçlarını fark etmiştir. Ancak tüm olumsuzluklarına karşın bildiği yaşam tarzını sürdürmekle, onu nelerin beklediğini kestiremediği ayık yaşama geçme arasında kararsız kalabilir. Bu evrede suçlamadan, yargılamadan, eleştirmeden, net bir şekilde sorun tanımlanır ve tedavi seçenekleri gündeme getirilebilir.

Bir sonraki evre ‘eylem’ evresidir. Artık bırakma yönünde bir adım atılmalıdır. Tedavi sadece alkol/maddeyi kullanmama veya kumar oynamama değil, temiz yaşamın inşa edilmesidir. Bu en az iki yıl alan bir süreçtir. En kararlı yola çıkmış hastalar dahi bu süreçte küçük kaymalar veya nüksler yaşayabilir. Bu noktada vazgeçmemek, çarkı değişim yönünde hızla çevirmek önemlidir.

Nüks tesadüfen yaşanmaz. Ayık yaşamın kurallarına uyulmaması, alkol/madde kullanan arkadaşlarla görüşme, aynı mekanlara gitme, sorun çözmede yeni yöntemler geliştirememiş olma gibi nedenler kişiyi nükse götürmektedir. Tedavi sürecinde açık kalmış bu kapılar incelenir ve daha sağlam bir ayıklık inşası için ilerleme sağlanabilir.

Tedavide ilk basamak kişinin alkol/madde veya kumara zaafını kabul etmesidir. ‘O mu güçlü, ben mi güçlüyüm’ savaşına girilecek olursa, kişi kaybetmeye mahkum olur. Nasıl ki kedi tüyüne alerjisi olan bir kişi “kedi sevmeye devam edeceğim ve alerjimi yeneceğim” savaşına girmiyorsa, bağımlı da zaafını kabul ettiği noktada kendini koruma yönünde önemli bir adım atmış olacaktır.

Yukarıda sözünü ettiğim hastaya ne oldu derseniz, uzun ve meşakkatli bir tedavi süreci sonunda ayık bir yaşamı inşa etti. Yirmi üç yıldır ayık. Bu 23 yılda birkaç kez çok kısa süreli madde kullanımı oldu. Ayık yaşamı sürdürme kararlılığı ile yine hemen eyleme geçti. Şimdi ise başka bağımlıların rehabilitasyonunda rehberlik yapıyor.

Doç. Dr. Defne Tamar Gürol