Canan Karatay'ı uyarıyorum

Beslenme
ve Sağlık

Beslenme ve sağlık
üzerine öğütler toplumun önde gelen ilgi odağıdır günümüzde. Bu konuda olur
olmaz kişilerin yanı sıra yetkinliği tartışılmaz kişiler de her türlü yolla
görüşlerini ve öğütlerini paylaşmaktadır.

Canan Karatay hocanın
akademik unvanı ve mesleği bu konudaki yetkinliğinin tartışılmaz kılar hiç
kuşkusuz. Ama, bu durum ona tartışılmazlık ve eleştirilmezlik kazandırmaz.

Neredeyse gündemden hiç
düşmeyen Canan Karatay, Soner Yalçın’ın Kara Kutu kitabıyla bir kez daha öne
çıktı.

Tartışma
Kültürü Unutulmamalı

Canan Karatay söylemleri
ne olursa olsun bir tıp öğretmenidir. Çok sayıda hekimin yetişmesine katkısı
olmuştur. Katkılarını ve emeğini göz ardı etmek en azından deontolojiye uymayan
bir durum olur. Bu ilke konuya ak-kara ikiliğinde bakmamın önündeki en önemli
engeldir.

Ülkemiz ortamına egemen
olan ve tartışma kültüründen yoksunluk olarak da nitelenebilecek bu hataya düşmeksizin
Canan Karatay hoca bir şeyler yazabileceğimi düşünüyorum.

İlgi
Çekici Olmak : İki Tarafı Keskin Bıçak

Hocanın tanınırlık ya da
ününe ün katma kaygısı var mıdır? Bilemiyorum! Ama, bildiğim bir şey varsa
böyle şeylere gereksinimi olmaması gerektiğidir.

Ben bir hekim olarak ve
kuşkusuz hocamız da hem bir hekim hem de akademisyen olarak dilini
konuştuğumuz, ekmeğini yiyip suyunu içtiğimiz, havasını oluştuğumuz bu
toprakların insanıyız. Aklı başında, ayakları yere basan herkesin bu görüşte
olduğundan kuşku duymak istemem.

Ün kazanma kaygısı olmasa
da hocanın köşeli söylemlerle kamuoyu ilgisi yaratmak istediğini
varsayabilirim.

Toplumun
Parçası Olduğumuzu Unutmamalıyız

Bir parçası olduğumuz
toplumun kültürel, sosyal ve ekonomik açıdan bire bir ortalama üyesi de
olmayabileceğimizi unutmamak gerekiyor.

Örneğin, Türkiye’de
yaşayıp da, burada hasta görüyorsanız ve buradaki hastalara bir ileti vermek
gibi bir göreviniz olduğunu düşünüyorsanız eğer; toplumun genelinin eğilimleri,
gelenekleri ve zorunlulukları yok sayılmamalıdır. Açıkça söylemek gerekirse
Türk insanına ekmek yemeyin demek hiç de akılcı ve gerçekçi değildir.
Öncelikle, insanımız ekmeği sever. Ayrıca, ekmek yemedikçe doymaz. Ekmeksiz
yemek eksiklik demektir bir Türk için. Unutmamak gerekir ki, beslenmek karnını
doyurmak demektir çoğu kişi için! Ekmek de görece ucuz ve ulaşılabilir
besinlerden birisidir.

Anılan koşullar altında
Türk insanına ekmek yemeyin demek ona sövmek gibi bir duruma denk düşebilir.
Son zamanlarda süt ve süt ürünlerini de yasaklamaya kalkışan çılgınlar
türediğini duyuyorum. Yoğurt gibi bir besine alışmış topluma yoğurdu
yasaklamaya çalışmak da ekmeği yasaklamak gibi bir şeydir.

Tartışırken
Yumurtaları Tokuşturmak

Özetle, hekimler ve
elbette onların içinde tıp öğretmenleri toplumun değerli öğeleridir. O değerli
öğeler toplumun değerlerini ve elbette zorunluluklarını gözetme görevini göz
ardı ederlerse saygınlıkları zedelenir. Sözlerinin değeri de doğal olarak
azalmış olur.

Canan Karatay hocanın
ilâçlar ve kendi uzmanlık alanıyla ilgili yargılarını yanıtlayacak ya da
eleştiri getirecek yetkinliğe sahip olmadığım bilinciyle davranmak en
doğrusudur düşüncesindeyim.

Bence…

Sınırımı zorlama pahasına
da olsa Canan hocaya öğrencisi yaşında bir meslektaşı olarak şu uyarıda
bulunmayı da kaçamayacağım görev sayarım. Söylemlerinin keskinliğinin ilgi
çektiği kadar bir hekim topluluğuna zararlı olabildiğini, onları boy hedefi
yaptığını anımsatmak zorundayım. Biçem konusunda yumuşaması, kesin
tanımlamalardan uzak durması hekim topluluğunun yararınadır kanısındayım. Yerleşik
uygulamaların sorgulanmasını istemek başka bu uygulamaları sürdürenleri sanık
sandalyesine oturtmak başka şeylerdir. Bu yargılar üzerinden toplumun bir
kesiminin hekimlere güveninin sarsılmaması olanaksızdır. Yanı sıra, bir hekim
grubunun da Canan Karatay hocaya kinlenmesi de önlenemez bir durumdur. Her iki
durum da yaşamımızdan eksilirse hiç kimse bir şey yitirmeyecektir.

Tıp-Endüstri
İlişkisi Modern Tıp Kalkanının Korumasına Alınmamalı!

Ancak, tıp endüstrisini
hedefe koyan kimi görüşleriyle ilgili bir şeyler söyleyebilirim.

Tıp endüstrisiyle
hekimliğin ilişkisi olması gerektiği gibi değildir. Bunu bir hekimin
özeleştirisi olarak da okuyabilirsiniz. Ayrıca, bu önemli ve yaşamsal konu
modern tıp kayıtsız koşulsuz tartışılmazlık zırhına sokularak çözülemez. Pislik
halının altına süpürülmüş olur.

Gerek Canan Karatay
hocanın ve gerekse zaman zaman ona eşlik eden meslektaşların ve elbette meslek
dışı kimselerin bu konudaki kuşkular dağılmadan susmalarını beklemek gerçekçi
bir beklenti olmayacaktır.

Kısacası, her aydın
kişinin ve özellikle de hekimlerin içinde yaşadıkları toplumun gerçeklerini göz
ardı etmeleri uygun bir davranış olamaz.

Diğer yandan, tıp-endüstri ilişkilerindeki çarpıklıkların giderilmesi de ivedilik içeren bir sorundur. Kapımızın önünü temiz tutmazsak bu yaranın daha fazla kaşındığını kestirmemiz için özel yetenek sahibi olmamız gerekmez.

Ceyhun Balcı

Yeni yorum ekle

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.