Çanakkale cephesinde Osmanlı’nın sağlık sistemi

1914 yılının Ağustos’unda Osmanlı Devleti Almanlarla imzaladığı gizli ittifak anlaşmasıyla küresel bir savaşa resmen girmeyi kabul etmiş ve genel bir seferberlik ilan etmiştir. İtilaf devletlerine karşı hem askeri güç hem insan gücü bakımından orantısız bir halde gerçekleşen I. Dünya Savaşı, ekonomik ve sosyal açıdan Osmanlı Devletinde yeni yapılanmaları ve çözümlemeleri beraberinde getirmiştir. 5 Ağustos 1914 tarihinde bugünkü adıyla Milli Savunma Bakanlığı olan Harbiye Nezareti bir takım yayınlamış olduğu talimatlarla savaşın getireceği sağlık sorunları için hazırlıklara başlamıştır. Bu talimatlar çerçevesinde İstanbul’da 10 bin hasta bakımının yürütülebileceği hastanelerin açılmasının planlaması yapılmakta, açılması planlanan hastanelerin 7 bin yatak kapasitesine kadar olanının ordu tarafından yapılması, kalan 3 bin yataklı hastane hizmetinin Hilal-i Ahmer Cemiyeti (günümüz Türk Kızılayı) tarafından yapılması istenmiştir. Cepheden gelecek olan yaralı askerlerin sevk ve idaresi için Ayastefanos, Tekirdağ, Gelibolu ve Çanakkale’de sevkiyat iskelelerinin kurulmasına karar verilmiştir. Yaralı askerlerin sevkiyatının ilk önce İstanbul Gülhane’ye yapılması kararlaştırılmıştır. Sevkiyat idaresi yaralıların İstanbul’a gelmesinden sonra Hilal-i Ahmer Cemiyeti kontrolünde karadan ve sudan İstanbul içi hastanelere gerçekleştirilecektir. Hilal-i Ahmer Cemiyetinin yaralı sevkiyatı için hükümet tarafından iki adet vapur tahsisi yapılması planlamalar arasında yer almaktadır. Çanakkale cephesinde savaş başlamadan önce asker çoğunluğu bulunacak olası yerlere tahaffuzhane (sağlık toplanma merkezi) noktaları oluşturulmuştur. Tahaffuzhaneler sadece yaralı sevkiyatı için oluşturulan toplanma merkezi dışında günün şartlarında çokça bulunan tifo, dizanteri, kolera gibi bulaşıcı hastalıkların yönetildiği, aşılamaların yapıldığı, periyodik muayenelerin gerçekleştirildiği ve askeri bazı eğitimlerin verildiği merkezler olarak kullanılmıştır. Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü (TİTE) Arşivlerine bakıldığında Sahra Sıhhiye Dairesi’nden Çanakkale cephesine tetanoz, kolera ve çiçek aşılarının gönderildiği görülmektedir. Ayrıca cephede günlük emir defterlerinde aşı uygulaması yapıldığı görülür. Çanakkale muharebesinde sağlık hizmeti dönemin Sağlık Genel Müfettişi Tabip Albay Süleyman Numan Bey tarafından yürütülmüştür. Cephede her komutanlığa bağlı birliklerde birer doktor bulundurulmasına Tabip Albay Süleyman Numan Bey büyük titizlik göstermiştir. Ayrıca boğazın her iki yakasına da hızlı müdahale için iki adet seyyar hastane kurulmuştur. Savaş başladıktan sonra mevcut bulunan hastanelerin dışında cepheye yakın bölgelere (Ezine, Umurbey, Kilitbahir ve Eceabat) yeni hastaneler kurulmuştur.

Nisan ayında kara muharebelerinin başlamasıyla bir hafta içinde 20 bine yakın şehit ve yaralı verilmiştir. Bölgede ise mevcut kurulan hastanelerin yatak kapasitesi sadece 5050 idi. Böyle bir durumda dinamik halde sürekli yaralıların sağlık merkezlerine getirilmesi büyük krizlerin çıkmasına sebep olmuş ve yaralılara hastanelere yakın kasabalarda sağlık bakımı verilmeye çalışılmıştır. Temmuz Ağustos aylarına doğru ordu sağlık teşkilatlanmasını genişleterek 26 hastane ve 100 binin üzerinde yatak kapasitesine ulaşmıştır. Açılan yeni hastanelere gerekli olan sağlık personeli ise çıkarılan bir dizi seferberlikle giderilmeye çalışılmıştır.

Çanakkale Cephesinde ordumuz ve halkımız yenilmesi imkansız gözüyle bakılan büyük donanmaları bertaraf etmiş, savaş hukukunun tüm şartlarına uyarak asil bir zaferi de sonuna kadar hak etmiştir. Çanakkale zaferi Ulu Önder Mustafa Kemal’in komutanlığıyla, Hilal-i Ahmer Cemiyetinin ve ordu sağlık dairesinin yeni açılan hastanelere halktan hızlıca hasta bakıcılar yetiştirmesiyle, çayhaneler, aşhaneler kurmasıyla eşi görülmemiş bir halk birlikteliğini ve vatan sevgisini göstermektedir.

Tüm şehitlerimizi rahmetle anıyorum.

Etiketler
Çanakkale
18 mart
Sağlık sistemi