Fonksiyonel tıpla hayata, insana ve sağlığa dair yazı dizisi-4

.

4. Öykü: Fonksiyonel tıpla kendimi nasıl tedavi ettim?

3-Fonksiyonel tıpla “üstün iyilik hali”

Fonksiyonel tıp doktorları olarak bizler, özellikle otoimmün hastalıklar ve birçok hastalığın başlangıç tedavisi olarak eliminasyon diyetini (eleme – ekleme diyeti) kullanıyoruz. Eliminasyon diyetinde amacımız gıda duyarlılığı yapma ihtimali yüksek besinleri (gluten, süt ve ürünleri, mısır, yumurta, yer fıstığı, soya, kabuklu deniz ürünleri) bir süreliğine hasta diyetinden çıkararak bağırsak ve vücudu dinlendirmek, aşırı ve uygunsuz savunma yanıtını sakinleştirmek, savunma hücreleri nedeniyle hasar görmüş bağırsağın onarımını sağlamak ve onu eski sağlıklı günlerine kavuşturmaktır. Bu besinleri sadece eliminasyon diyeti süresince (yaklaşık 6 hafta) yeme listesinden çıkarıyoruz. Eğer tekrar yüklemede vücut olumsuz tepki göstermiyorsa hasta bu yiyecekleri gündelik hayatında yemeğe tekrar başlayabiliyor. 
Eliminasyon diyetini uygularken hekim olmama rağmen vücudumu tanımadığımı, besinlerin vücudumla olan ilişkisini bilmediğimi öğrendim. Eskiden şikayetlerimin nedenlerini anlayamıyorken, şimdi birçok sorunun yiyeceklerden ortaya çıktığını görüyordum. Eliminasyon diyeti sayesinde bir aylık sürenin sonunda yiyecekleri teker teker diyetime eklediğimde vücudumun hangi yiyeceğe nasıl tepki verdiğini görüyordum. Örneğin, peynir ve yoğurt yüklediğim günün akşamında boğaz ağrısı, ağızda aft (ağrılı yara) ve sinüs dolgunluğu, ertesi gün ise hava yollarında spazma (kasılma) bağlı nefes darlığı yaşıyor ve olası şuçlunun kim olduğunu yakalamış oluyordum. Gluten (tam buğday ekmek) yüklediğimde gün içerisinde halsizlik, ishal, karın ağrısı, beyin sisi ve hazımsızlık yaşıyordum. Böylece şikayetlerimin yediğim ekmeğe bağlı olduğunu anlayabiliyordum. Çünkü vücudumu yoran tüm yiyeceklerden bir ay boyunca arınmıştım. Bu sayede vücudum reaksiyon vermeyi bırakmış kendisini onarmaya başlamıştı. Vücudumla uyumsuz, alerjik yiyecekleri diyetime eklediğimde hangi yiyeceğin ne kadar suçlu olduğunu görebiliyordum. Fonksiyonel tıpta sıkça söylenen; “Yediklerimiz bilgi, enerji, iletişim ve ilaçtır.” cümlesini birebir yaşayarak öğreniyordum. Peki eliminasyon diyeti tedavim için yeterli oldu mu? Hayır tabii ki olmadı. Tamamen iyileşmem için vücudumun tüm ihtiyaçlarını yerine getirmem gerekliydi. “Ne bir eksik ne bir fazla”, tüm ihtiyaçları karşılamam gerekliydi. 
Vücudumuz müthiş bir denge sistemidir. Bu dengeyi sağlamak için tüm sistemleri işler hale getirmek, vücudumuza neyin yararlı ve neyin zararlı geldiğini bilmemiz gereklidir. Yani, daha önceki yazılarımda sizlerle paylaştığım fonksiyonel tıptaki yedi sistemin hepsinin düzeltilmesi gereklidir. Biz buna fonksiyonel tıpta “üstün iyilik hali” diyoruz. O zaman biraz da üstün iyilik haline ulaşabilmek için nelerin yapılması gerektiğinden bahsedelim. Fakat ayrıntılara geçmeden önce hepimizin birbirimizden çok farklı olduğunu hatırlatmak isterim. Gelişimimiz, çevremiz, ilişkilerimiz, alışkanlıklarımız, sahip olduğumuz hastalıklarımız, iyileşebilme ve adaptasyon (uyum sağlama) yeteneğimiz, genetik ve ailesel yapımız, psikolojimiz, ruhsal yapımız vs... Sağlığımızı tam olarak geri kazanmak ve de zinde, mutlu bir yaşam istiyorsak benzersiz taraflarımızı bulmalı ve sağlıkla ilgili yaptıklarımızı, yapacaklarımızı ve tedavimizi bunlara adapte etmeliyiz. 
Üstün iyilik haline ulaşmanın özü aslında çok basittir; öncelikle “kötü şeylerden uzak durmak” ve eş zamanlı olarak da “iyi şeyleri yaşamanıza eklemek’’tir. Siz bu iki ana unsura dikkat ettiğinizde vücudunuzun mucizevi iyileştirme gücünün sizi nasıl mükemmel bir düzeye taşıdığını oturup hayretler içerisinde izleyebilirisiniz. 
Üstün iyilik haline ulaşmak için neler yapmalısınız? 
1. Sindirim sisteminizi düzeltmelisiniz. 
Sadece bağırsakları düzeltmenin ve de gıda alerjilerini engellemenin bir çok hastalığın ve şikayetlerimizin tedavisi olduğunu önceki iki yazımızda ayrıntısıyla anlatmıştık.
2. Vücudunuzdaki kronik inflamasyonu (yangı, iltihap) sakinleştirin. 
Kronik inflamasyon, birçok güncel sağlık probleminin (kanser, kalp krizi, felç, şeker, yorgunluk, kas ve eklem ağrıları, depresyon, alerjiler, otizm, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, savunma sisteminin zayıflığı, sık geçirilen enfeksiyonlar, vs...) altında yatan ve insan sağlığı için çok büyük riskler yaratan çok ama çok önemli bir durumdur. 
Başta stres olmak üzere, yediğimiz yiyecekler (özellikle şeker değeri yüksek, yüksek fruktoz içerikli, lif içeriği düşük besinler, kötü yağların aşırı tüketimi, antibiyotik, böcek ilaçları ve hormonlarla dolu yiyecekler, etler ve tabii ki gluten), çevredeki toksinler (civa, kurşun, alüminyum), bilinmeyen alerjenler ve gizli enfeksiyonlar doğal savunma sistem yanıtımızın bir parçası olarak kronik inflamasyona neden olmaktadır. Kronik iltihaplanmaya sebep olan nedenleri bulmak fonksiyonel tıp dedektiflik ofisinin önemli ustalık alanlarındandır. Bizler kronik iltihaplanma olup olmadığını yüksek duyarlıklı C reaktif protein (h-CRP) testiyle saptamaktayız.  Birçok bilimsel çalışma h-CRP ile hastalıklar arasındaki ciddi ilişkiyi kanıtlamaktadır. Ama asıl maharet hastanın yaşamına çok iyi odaklanmaktan geçer. Hastayı çocukluk çağı da dahil olmak üzere incelemek ve hastanın kendisini anlatmasına izin vermek... İşte bunlar fonksiyonel tıp dedektiflik ofisinin en önemli maharetleridir. 
Kronik inflamasyon için en olağan şüpheliler hareketsiz bir yaşam ve yanlış beslenmedir (şeker, rafine karbonhidratlar ve gluten). Yangın varsa “ateşle ilgilenmek, dumanla ilgilenmekten çok daha mantıklıdır.” Birkaç temel adım vardır. Önce altı hafta boyunca gluten, süt, süt ürünleri, şeker ve rafine karbonhidratlardan uzak durmak gerekliliğini hatırlatalım. Eğer kronik iltihaplanma bu besinleri bu sürede kesmekle baskılanmayacak olursa daha ciddi bir eliminasyon diyetine girmek gerekebilir. 
Zerdeçal (kurkumin), zencefil ve biberiye gibi anti-inflamatuvar baharatları gündelik hayatımıza dahil etmemiz gereklidir. Multi-vitaminler (fakat bu reklamlarda gördüğünüz içindeki vitamin içerikleri kuş kadar olan vitamin bileşimleri değil), omega-3 ve vitamin D inflamasyonu baskılama özellikleri olan besin takviyeleridir. En azından altı ay boyunca (bana göre ise ömür boyu) bu takviyeler alınmalıdır.  Hangi besin takviyeleri, neden ve ne kadar süreyle alınmalıdır? Bu konuda da güncel bilgileri içeren bir yazıyı birkaç yazı sonra sizlerle paylaşacağım. 
Kronik inflamasyonu engellemede diğer önemli silahımız egzersizdir. Egzersizin depresyon ilaçlarından daha etkili bir tedavi olduğu kanıtlanmıştır. İnsülin direncini azaltır. Kan şekeri ve insülin dengesizliklerine bağlı ortaya çıkan inflamasyonu azaltır. Stresin etkilerini azaltır ve strese direncinizi arttırır. Ruh halinizi iyileştirir. Bağışıklık fonksiyonlarını iyileştirir. Doğal endorfinlerin salgılanmasını arttırarak ağrıyı azaltır. Hormonları dengeler ve demansı (bunamayı) önler. Nasıl egzersiz yapılmalıdır? Bu da ayrı bir yazı konumuzdur. Fakat hareketsiz kalmayın yeter demek şimdilik yeterli olacaktır. Dans edin, yürüyün, asansörü değil merdivenleri kullanın, otuz dakikadan fazla oturmayın su içmeye gidin, çay demlemeye gidin, çay almaya gidin, ofiste gezinin, yan masaya uğrayıp ayakta kısa sohbetler edin; yani oturmayın. Bunu bir Hollywood repliği gibi düşünün. “Uyursan ölürsün!” yerine “Oturursan ölürsün!” diyelim; sakın ha, sakın çok oturmayın!
Egzersizle birlikte vücut ve beyin hücrelerimizin yeniden inşası ve şarj olması için gereken zamanı sağlayan iyi bir uyku ve rahatlama yöntemleri (meditasyon, yoga, nefes egzersizleri, vs...) kronik inflamasyonun baskılanmasını sağlayan diğer önemli unsurlardır. Bu rahatlama yöntemlerini daha ilerde ayrıntılı konuşacağız. 
Bir sonraki yazımızda üstün iyilik haline ulaşmak için sizlere yardımcı olacak olan; doğru beslenmeyi, hormonların dengelenmesini, enerjinizin ve enerji metabolizmanızın nasıl arttırılabileceğini, beyin ve ruhunuzu sakinleştirme yöntemlerini ve her türlü zehirden nasıl uzak durabileceğinizi konuşacağız. 
Bir sonraki yazımızda görüşene dek ‘’Oturma! Hareket et! Düzgün beslen!’’ diyelim... Bir hafta sonra görüşmek dileğiyle…

 

 

Etiketler
Fonksiyonel tıpla hayata insana dair ve sağlığa dair yazı dizisi