Kapitalizmi tarif eden protest literatürde bir niteleme vardır: Kan emici kapitalizm. Konuştuğumuz ülke kapitalizmin merkezi Amerika Birleşik Devletleri olduğunda, bu niteleme tam mânâsıyla karşılığını buluyor.
Parası karşılığında dünya kan ve plazma ihtiyacının %70’ini karşılayan Amerika, bu sektörü insanlık dışı bir yöntemle ayakta tutuyor. Para karşılığı yoksulların kanlarını satın alarak.
Yakın zaman önce Guardian’da yer alan bir makale, “En fakir Amerikalılar kanlarını satıyorsa, ABD'nin başı ciddi belada” başlığını taşıyordu.
ÖDEME ALMAK İSTEYENLER KASTEN COVID-19’A YAKALANIYORLAR
Habere göre COVİD-19 tedavisinde kullanılan ve hastalığı atlatan kişilerden alınan plazma Amerika’da bir ticaret ağı oluşturmuş durumda. Young Üniversitesi, 100 ila 200 dolar arasında yapılan bu ödemeyi almak isteyen öğrencilerin kasten COVİD-19’a yakalandığını tespit etti.
Pandemi süreciyle basında tekrardan yer bulan bu uygulama aslında ülke için yeni bir şey değil. Plazma dışında kan bağışına 30 dolar gibi bir ödemenin yapıldığı ülkede yoksullar bu parayı almak için yaşamlarını tehlikeye atacak sıklıkta kan veriyor. Elbette kan alan şirketler, ödedikleri paranın çok üzerinde paralar kazanıyor. Kan endüstrisi Amerika Birleşik Devletleri’nin en değerli 12. ihracat ürünü olarak milyar dolarlık bir sektörü oluşturuyor.
KANLI PARA
Bu, kelimenin tam anlamıyla bir kanlı para. Kan bağışında bulunan insanlar yılda bir kaç defa bu işlemi yaptırabiliyor ve bu sağlık için faydası dahi olan bir işlem. Ancak içine düştüğü çaresizlikle bunu bir gelir kapısı olarak gören yoksul Amerikalılar yılda 100’ün üzerinde kan ve plazma satışında bulunuyor. Hayatını kronikleşmiş tansiyon düşüklüğü ve migren ile geçirmek zorunda kalıyor.
KAPİTALİZMİN MODERN VAMPİRLERİ
Kapitalizmin modern vampirleri, organ mafyasının yasal büroları olarak faaliyet gösteriyor. 21. yüzyılda, ulusal servet olarak dünyanın en zengin ülkelerinden birinde, kelimenin tam anlamıyla kan dondurucu bu gerçek yaşanıyor.
GZT.COM