Ankara Eczacılar Odası'nın başkan adayı Süleyman Güneş ile röportaj

Ankara Eczacılar Odası'nın Eylül ayında gerçekleşecek olan genel kurulu için Birleşik Eczacılar Grubu adına başkanlık adaylığını ilan eden Ecz. Süleyman Güneş ile medikritik.com olarak bir röportaj gerçekleştirdik.
  1. Öncelikle sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
  • 1957 yılında Kars’ın Selim İlçesi’nde dünyaya geldim. 9 yaşından bu yana Ankara’da yaşıyorum. Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezunuyum. Ankara Eczacı Odası’nda 2007/2013 döneminde genel sekreterlik, 2013/2019 yılları arasında da başkanlık yaptım. Halihazırda Dikmen’de toplum eczacılığı yapıyorum. Evli ve bir çocuk babasıyım.

 

  1. Ankara Eczacı Odası’nı uzun yıllar yönetmiş Birleşik Eczacılar Grubu olarak, yeni dönemde yeniden adaysınız. Grubunuzla, geçmiş dönem yönetiminizle ve adaylık süreciyle ilgili bilgi verir misiniz?
  • Ankara Eczacı Odası, İstanbul’dan sonra ülkemizin en büyük, mesleğin ve mesleki kuruluşlarımızın geleceğine yön vermede en önemli rolü üstlenen odası. Yaklaşık 1.000’i kamu eczacısı olmak üzere 4500’den fazla üyemiz bulunuyor. Her üyemizin odamızdan ve Türk Eczacıları Birliği’nden beklentisi, çözüm bekleyen sorunları var. Birleşik Eczacılar Grubu olarak değişik dönemlerde Ankara Eczacı Odası (AEO)'nı yönetmiş; zaman zaman Türk Eczacıları Birliği'nin kurullarında görev almış; yönetim becerisi ve tecrübesine sahip bir ekibiz. Geçen dönem bir mola verdik ve görevi diğer gruba bıraktık. Ancak aradan geçen iki yıllık süre zarfında ne yazık ki gerek AEO, gerekse TEB, kötü bir yönetim sergiledi ve özellikle pandemi sürecinde meslektaşlarımızı yalnız bıraktı. Değerli meslektaşlarımızın bu süreçte bizim dönemimize duyduğu özlem, şahsıma gösterdiği teveccüh önümüzdeki eylül ayında yapılacak genel kurulda yeniden adaylığımızı gündeme getirdi. Enerjisi yüksek, çalışmayı, üretmeyi seven, sahaya hâkim, meslektaşlarının sorunlarını ve beklentilerini bilen, dinamik bir ekiple çalışıyoruz. Bizlere duyulan güven ve geçmişten edindiğimiz tecrübe ile genç arkadaşlarımızın bu gayretleri inanıyorum ki seçimi kazanmamıza ve meslektaşlarımızın özlediği yönetim anlayışının yeniden tesis edilmesine neden olacaktır.

 

  1. Birleşik Eczacılar Grubu’nun üye profilinden de bahseder misiniz?
  • Grubumuz Cumhuriyet değerlerine bağlı, demokratik, her görüşten üye profiline sahip, katılımcı bir Ankaralı eczacı topluluğudur. Ortak amacımız eczacılık, hedefimiz mesleğimizin hak ettiği değeri görmesi, meslektaşlarımızın çözüm bekleyen kronik sıkıntılarının çözüme kavuşturulmasıdır.  Aramızda hemen her görüşten arkadaşımız var. Ancak hiç birimiz günlük siyasetle ilgilenmiyor, sağlık ve ilaç politikalarıyla alakalı neler yapabileceğimizi tartışıyoruz;  ayrışmayı değil birleşmeyi savunuyoruz.

 

  1. Pandemi sürecinde AEO ve TEB nasıl bir yönetim anlayışı sergiledi. Sizi rahatsız eden konular nelerdi?
  • Eczacılar olarak bizlerin bu zorlu dönemde mesleğimizi icra ederken en çok ihtiyaç duyduğumuz şey, meslek örgütlerimizin arkamızda olduğunu hissetmek ve kaygısız bir şekilde sağlık hizmetine devam etmekti. Fakat gerek TEB gerekse AEO yönetimi bu bilinçten uzak hareket etmiş ve eczacı tabanından uzak, kendi gündemleriyle meşgul olmuşlardır. Ücretsiz maskelerin eczanelerden dağıtımı, fahiş fiyatla maske satılması nedeniyle haksız bir şekilde eczanelerin ceza alması, COVID-19 testlerinin eczanelerde yapılması çağrısı, bu kitlerin bazı yöneticilerimizin şirketleri tarafından pazarlanması gibi tatsız konular, tüm meslektaşlarımızı ve mesleğimizi, eleştirilerin odağına koymuş ve bu olaylar maalesef hatırlamak istemediğimiz anlar olarak hafızalarımıza kazınmıştır. 2019 seçimlerinde meslektaşlarımıza büyük vaatlerde bulunarak göreve gelen mevcut AEO yönetimi, bırakın vaatlerini yerine getirmeyi, mevcut durumu korumaktan uzak, edilgen bir yapıda, olup bitenleri seyretmektedir.

 

  1. Neydi yerine getirilemeyen o büyük vaadler?
  • AEO’nun mevcut yönetimi göreve gelirken; sıralı dağıtım reçetelerinden tahsil edilen %1 katılım payının alınmaması, sıralı dağıtım reçetelerinin karlılık oranlarına göre dağıtılması, daha adil bir nöbet sisteminin oluşturulması ve kamudaki meslektaşlarımızın özlük haklarının iyiliştirilmesi gibi vaatlerde bulunmuştu. Ancak ‘göreve gelir gelmez halledeceğiz’ dedikleri %1 katılım payıyla ilgili vaatlerini, adeta bir seçim yatırımı gibi daha birkaç ay önce üstelik sadece %0.5’e düşürebildiler. Hiç şüphesiz meslektaşlarımız bu oyuna gelmeyecektir. Eczane nöbetleriyle ilgili şikayetler de had safhada. Yönetim kuruluna yakın kişilerin avantajlı nöbet tuttukları, delilleriyle tarafımıza iletilmeye devam ediyor.

 

  1. “Bunları biliyor musunuz” diye bir kitapçık hazırlattınız. Oradaki maddelerden biri “14 yıldır değişmeyen başkanın 2. Başkanı’nın AEO Delegesi olduğunu biliyor musunuz” sorusuydu. Ne demek istediniz?
  • Türk Eczacılar Birliği Başkanı Erdoğan Çolak, 14 yıldır bu koltuktan kalkmayan, kuruma, mesleğe, meslektaşlarımıza artık verebileceği bir şeyi kalmayan, bizim de muhalif olduğumuz bir isim. AEO’nun önceki seçimlerinde ‘değişim’ vaadiyle seçilen mevcut yönetim, yukarıda saydığımız vaatlerini yerine getiremedi ama iki şeyi yaptı. Bunlardan biri; eczacı tabanının istemediği TEB yönetiminin en büyük destekçisi olarak yeniden seçilmesini sağladılar. ‘Ankara’da değişim şart’ diyerek göreve gelen AEO yönetimi, bir delege arkadaşın, 14 yıldır değişmeyen TEB Başkanı’nın 2. Başkanı’ olmasını kabul ederek değişimi değil koltuğu tercih etti, meslektaşlarımızı hayal kırıklığına uğrattı. İkincisi, Birleşik Eczacılar Grubu olarak bizlerin yönetimi devrederken bıraktığı yaklaşık 5 milyon TL ile eczacılara nöbetlerde kek, hazır çorba ve meyve suyu dağıttılar. Pandemi süresince yaptıkları tek icraat ise eczanelerimize üzerinde ‘satılamaz’ yazılı 2 adet gözlük göndermek oldu. AEO’nun mevcut yönetiminin, pandemi sebebiyle iptal edilen 14 Mayıs 2020 Eczacılık Haftası etkinlikleri için 229.000 TL, göreve gelir gelmez ilk iş olarak kapattıkları AEO Lokali’nde ise Ocak- Temmuz 2020 tarihleri arasında 101.000 TL’lik harcama yaptıkları belgeleriyle ispatlanmış durumda. TEB ve destekçisi AEO’nun mevcut yönetiminin döneminde başlayan ve tam bir ‘ucube sistem’ olan yardımcı eczacılık uygulamasının kaldırılması için Birleşik Eczacılar Grubu üyesi bir arkadaşımız tarafından Danıştay'da dava açıldı. Terazi ve gram takımları için yapılan muayenelerde eczacıların mağdur edilmesine, aslında ilaç olan ürünlerin ‘gıda takviyesi’ adı altında reklamının yapılmasına göz yumulurken, AEO Başkanı'nın sahibi olduğu firmaya ait ‘gıda takviyesi’ ürünlerinin ulusal bir televizyon kanalında yayınlanan magazin programına sponsor olması ise trajikomiktir. Dekanlar Konseyi'nin takviye edici gıdalar ile ilgili kamuoyu açıklamasının TEB'in web sayfasında yayınlanmaması ise hiç şaşırtıcı değildir. Size daha sayısız olay sıralayabiliriz. Ancak dediğimiz gibi buna ne sayfalar, ne satırlar yetebilir.  Bu dönemde ihtiyacımız olan, eczacının sorunlarına duyarlı, mesleki çıkarları kendi çıkarlarının önüne koyan bir yönetim anlayışı sergilenemedi.

 

  1. Peki sizin öncelikleriniz neler?
  • Eczacılık mesleğinin bir kamu hizmeti olduğunu; bunun bugün tecrübe ettiğimiz Covid-19 Pandemisi koşullarında daha da belirgin hâle geldiğini biliyoruz. Bu nedenle Ankara Eczacı Odası'nı yönetmeye ve Türk Eczacıları Birliği yapısını yeniden şekillendirmeye talip olurken; bunu şahsi çıkarlarımızı bir kenara bırakarak ve halk sağlığına öncelik vererek, temsil ettiğimiz tabanın hak ve çıkarları adına yaptığımızı söylüyoruz.  Sadece toplum eczacısını değil aynı zamanda kamu eczacısını da temsil etme iddiasındayız. ‘Özlük haklarınızı düzelteceğiz’ diye göreve gelenlerin, kamu eczacısının hak ve çıkarlarını savunamadığını biliyoruz. Biz sorunları ve çözüm önerilerini birlikte belirleyeceğimiz, ayakları yere sağlam basan, sonuç odaklı her türlü çalışmanın içinde olacağımızın sözünü veriyoruz. Biz meslektaşlarımızın temsilcisi olan kurumların takip eden değil, takip edilen yapılar olacağı sözünü veriyoruz. Dayanışmayı ön plana alıyoruz çünkü biliyoruz ki; bir ve bütün olan eczacılar geçmişte olduğu gibi bugün de yakıcı sorunların üstesinden gelebilir. ‘Mesleğin birleştiren gücü’ olarak gerek toplum gerekse kamuda görev yapan Ankara Eczacısı'nın Eylül ayında gerçekleşecek genel kurulda bizlere görev vermesini bekliyoruz.