Hekimlere yönelik şiddetin cezai yaptırımlarını biliyor musunuz?

Hekimlik…kimilerinin
başarısının yetmediği, kimilerinin sonradan idealinin değişti fakat çocukken
pek çoğumuzun icra etmek istediği  kutsal bir meslek…   Fakat
eskiden oldukça gözde olan bu meslek artık eski tadını vermemeye başlamış, pek çok
hekim mesleğinden şikayetçi. Şikayetlerinin başında ise tabi ki ağır iş yükü
ve  hekime şiddet gelmekte.

Oldukça ağır
şartlar altında mesleğini yapan hekimler  bir de hasta yakınlarından
şiddet görünce  neredeyse meslekten soğuma noktasına gelmiş
bulunmaktalar.   Ağır çalışma şartlarını tabi ki bu işin içinde olan
hekimlerden  ayrı bir başlık altında öğrenmek gerekir. Ben avukat olarak
bu yazımda kısaca   son dönemde yaygınlaşan “hekimlere şiddetten” ve
bunun  “hukuki sonuçlarından “bahsetmek istiyorum.

Hekimlere
karşı şiddet ifadesi aslında içerisinde pek çok  suç türünü barındıran
genel bir söylemdir. Bu söylemin içeriğinde  hakaret, tehdit, yaralama,
adam öldürmeye teşebbüs ve hatta  maalesef kasten adam öldürme suçu
dahi  bulunmaktadır.  Tabi ki bunlar  hekimlerin en sık
karşılaştıkları suç türleridir.  Pek çok hekim, mesleğini icra ederken
hasta yakınlarının hakaretlerine, yaralamalarına maruz kalmaktadır.  Peki
hekimler bu konuda haklarını nasıl arayabilirler?

 Hekimlere
karşı  en sık işlenilen suç tiplerinden olan hakaret suçunu
değerlendirmeye alırsak;

TCK’ da
hakaret suçunun cezası şu şekilde belirlenmiştir:

Bir kimseye
onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya
olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına
saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile
cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin
en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.

Bu
suçun  kamu görevlilerine karşı işlenmesi halinde verilecek ceza 1 yıldan
aşağı olamaz, alenen  hakaret edilirse ceza miktarı daha da artacaktır.

 Tehdit
suçuna bakacak olursak TCK’da tehdit suçunun cezası ;

“Bir
başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına
yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan
iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Malvarlığı itibarıyla büyük bir
zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise,
mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına
hükmolunur” şeklinde temel olarak belirlenmiştir.

Tehdit
suçunun silah ile , kendisini tanınmayacak şekle koymak sureti ile veyahut
birden fazla kişi ile birlikte işlenmesi durumunda verilecek ceza  2
yıldan az olamaz.

 Yaralama
suçu ise  suçun işleniş şekline  göre değişik miktarlarda ceza ile
cezalandırılır. Örneğin  yaralamanın kişi üzerindeki etkisi basit bir
tıbbi müdahale ile  giderilebilecek seviyede ise şikayet üzerine, bu
eylemi gerçekleştiren kişiye verilecek ceza  4 aydan 1 yıla kadar hapis
cezası veya adli para cezasıdır. 

Eğer ki bu
suç kamu görevlilerine mesleğinden dolayı işlenirse(örneğin doktorlara karşı
işlenirse) veya  silah ile işlenirse verilecek ceza  yarı oranında
arttırılır ve müştekinin şikayeti  aranmaz. Yani bu suçun mağduru şüpheli
kişiden şikayetçi olsa da olmasa da şüpheli hakkında yargılama yapılır.

Bir hekime,
mesleğinden ötürü neticesi sebebi ile ağırlaşmış yaralama  suçu sonucunda
mağdurun(hekimin) konuşmasında sürekli zorluk,  yüzünde sabit iz
olursa,  mağdurun (hekimin) yaşamı tehlikeye  girerse,  bu suç
gebe bir hekime karşı işlendiğinde gebe hekim çocuğunu vaktinden önce doğurmak
zorunda kalırsa, bu suçu işleyen kişiye verilecek ceza  5 yıldan az
olamaz.

Yine bir hekime
karşı neticesi sebebi ile ağırlaşmış yaralama suçunu işleyen kişi, eğer ki
mağdurda(hekimde) sürekli yüz değişikliğine neden olmuşsa , mağduru(hekimi)
iyileşme olanağı bulunmayan bir hastalığa ve ya bitkisel hayata sokmuşsa, 
mağdurun(hekimin) duyularından veya organlarından birisinin işlevini
yitirmesine neden olmuşsa,  mağdurun(hekimin) konuşma ya da çocuk yapma
yeteneğinin kaybolmasına veyahut hamile kadına(hekimin) karşı yaralama eylemi
gerçekleştirilip çocuğunun düşmesine neden olmuşsa   şüpheli/sanığa
verilecek ceza 8 yıldan az olamaz. Eğer ki yaralama eylemi  sonucunda ölüm
meydana gelirse   verilecek ceza 16 yıldan aşağı olamaz.

Hekimlik
mesleğini icra eden kişiler  mesleklerini icra ederken kamu görevlisi
sayılırlar. Ve bizim ceza kanunumuzda kamu görevlilerine karşı işlenen pek çok
suç türü  daha ağır ceza yaptırımlarıyla karşı  karşıyadır. Ve 
yine  her vatandaş gibi hekimlerimiz de maruz kaldıkları suçlardan ötürü
hem maddi hem manevi tazminat davası açma hakkına sahiptir.

Tabi ki her
hekime karşı şiddette,  şüphelilere veyahut sanıklara yukarıda bahsedilen
cezalar verilmemektedir.  Özellikle kısa süreli hapis cezalarının
sanıklarına   şartları mevcutsa Hükmün Açıklanmasının Geri
Bırakılması Kararı verilmektedir.  Bu karar da pek çok müştekiyi tatmin
etmemektedir.  Fakat  unutulmamalıdır ki verilen hükmün
açıklanmasının geri bırakılması  kararı sanığın beraat ettiği anlamına
gelmemektedir. HAGB kararı alan sanıklar  5 yıl boyunca denetlenir
ve  bu süre içerisinde tekrar suç işlediklerinde hem ilk suçlarından hem
de ikinci işledikleri suçtan ötürü cezalandırılır ve  cezalarından indirim
yapılmaz, cezaları ertelenmez.

Yine bu
süreçte hekimlerin iddialarını ispatlaması için yapabilecekleri şeyler ise
şunlardır
;

  1. Mesleklerinden ötürü herhangi
    bir suça maruz kaldıklarında derhal etrafındaki kişiler ile ilgili olay
    hakkında  tutanak tutmaları  yargılama sürecinde 
    iddialarını ispatlamak için oldukça önemlidir.  Tuttukları
    tutanaklarda  olaya şahit olan kişileri açıkça belirtmeleri
    delillerin kaybolmaması adına önemlidir.
  2. Herhangi bir darba maruz
    kaldıklarında derhal  darp raporu almaları gerekir.
  3. Söz konusu suçların genellikle
    hastanede işlendiği göz önünde bulundurulduğunda, suç teşkil eden eylemi
    kayıt altına alan bir güvenlik kamerası var ise , görüntüler silinmeden
    bunların da  muhafaza altına alınması gerekir.
  4. Ve en önemlisi   her
    ne kadar hukuk sistemimizde genel olarak avukat ile temsil edilme
    zorunluluğu olmasa da  yargılama sistemine giren tüm
    vatandaşlarımızın olası bir hak kaybına uğramamaları adına hukuki hizmet
    almaları gerekmektedir. Zira vatandaşlarımız aslında çözümü çok kolay olan
    bir hukuki süreci çoğunlukla kendileri başlatıp, işi çıkmaza soktuktan
    sonra hukuki hizmet almak istemekteler. Bu durum adeta  ölmüş bir
    kişiyi hekime tedavi ettirmek için getirmek gibi bir şey.

Umut ederim
ki  hiçbir hekimimiz şiddete maruz kalmasın, toplum barış  ve huzur
içinde yaşasın.  Ve yine umut ederim ki ülkemizin aydın kesiminden
olan  hekimlerimiz, herhangi bir  haksızlığa maruz kaldıklarında ,
haklarını sonuna kadar alana kadar susmasın. Unutulmaması gerekir ki hak
verilmez, alınır.

Av.Merve
Yiğit


İstanbul Barosu

Yeni yorum ekle

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.