Korona ve Umut…

“Neyse ki yaşlıymış zaten ölecekmiş, yeter ki gençlere bir şey olmasın” mantığı hem yanlış hem eksik hem de iğrençtir. Neden?

Yaşalmış insanlarımız
toplumsal hafızamızdır. Bu krizden çıktıktan
sonra yol almamızı sağlayacak olan onların bilgi, görgü ve
tecrübesidir.

Çocuklarımızı ahlak, özveri, insan ve vatan sevgisi dolu olarak onlar yönlendirecek ve yetiştirecektir. Bu nedenle onlara ihtiyacımız var.

Tıp gibi bazı özel
alanlarda 90 yaşına kadar öğrenci yetiştiren değerli
hocalarımız var, sanatın tüm dallarında ileri yaşlarda
yaratılarına devam eden sanatçılarımız var, spor adamlarımız,
öğretmenlerimiz var ve bunların kaybını bir yaşlı öldü diye
geçiştiremezsiniz çünkü onların kaybı ülkenin tıp, sanat,
eğitim, spor hayatı tarihinde derin bir çukur oluşturur.

Hiç okumamış ama bilge
neneleriniz, dedelerimiz var bizim. Sevme konusundaki tecrübeleri
hangimizde var. Hangimiz onların çektiği aşk acısını çektik,
türküler yaktık, ağıtlar söyledik. Onların insan ve Tanrı
sevgisindeki saflık şimdi kimde var. Bu saf sevgiyi aşkı
kaybedersek, çocuklarımız bir daha gerçek bir sevgiye
rastlayabilecek mi?

Nazım Hikmet, Yaşar Kemal, Uğur Mumcu, Gaffar Okan, Deniz Gezmiş, Abidin Dino, Mazhar Osman, Can Bartu, Metin Oktay, Refik Saydam yaşasaydı şimdilerde korumaz mıydık onları ki şimdi de korunması gereken çok önemli değerlerimiz yok mu? (Bence yaşalmış her insanımız ayrı bir değer o da ayrı bir konu)

Yaşalmış
insanlarımızın bildiği ve ölümleriyle
kaybolup gidecek, türküleri, ağıtları, ninnileri, deyişleri,
atasözlerini, yerel ağızları bir daha bulamazsak ne olacak
kültürel zenginliğimiz? O insanların yaşaldıkça sahip
oldukları bilgeliğin yüzde biri biz de var mı ki, “neyse ki
ölen yaşlıymış” diye bir kolaycılığa kaçıyoruz.

Öylesine kötü, şiddet
dolu, ahlaktan yoksun bir orta nesiliz ki aslında, -ki kimse kusura
bakmasın- virüs belki de bizim ne mal
olduğumuzu biliyor. Belki de bir bilinci var virüsün, doğanın
vermiş olduğu bir karar var kim bilir? Tecrübelerimizi,
aşklarımızı, geçmişimizi, insan sevgimizi, ahlakımızı
yaşalmış insanlarımızı bizden alarak iyice yok ediyor. Belki
plan bu, böylece ahlaktan, sevgiden yoksun, paylaşmayı bilmeyen,
şiddet dolu bu toplumun yok olmasını sağlamış olacak… Şu
günlerde bu krizden faydalanlar, ahlak yoksunu çıkarcılar,
istifçiler, karaborsacılar, yalanlarla halkı kandıran komplo
teorisyenleri, gözü paradan başka bir şey görmeyen para
babalarının ve onlarla iş tutanların virüsten daha tehlikeli
olduğunu, yaşalmış insanlarımız gittikten sonra anlayacağız
belki de…

Virüs böylece
kırdıracak belki insanı insana ve geride çocuklar,
ergenler ve doğa kalacak… Dünya yeniden kurulacak ve doğa bir
daha deneyecek insanı bu çocuklarla…

Belki topluca yok oluruz
ve geride kalan çocuklar Nuh’un Gemisi’ne kaptan olurlar. Umarım
bizim yaptığımız hataları yapmazlar…

Ya da sahip çıkacağız
yaşalmış insanlarımıza, onlara ve tecrübelerine,
aşka, sevgiye, ahlaka daha çok şans vereceğiz ve doğa affedecek
bizleri…

Bir sınavdan geçiyoruz,
ya sahip çıkacağız hayata ya da yok olacağız er ya da geç…

Ben umutluyum, bu virüs
birçok kişiye ders oldu.

Artık iyileşme;
ahlakla, sevgiyle, saygıyla, aşkla yani yeniden insan olmakla
gelecek…Umutluyum…

Semih Dikkatli
Psikiyatri Uzmanı

Yeni yorum ekle

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.