
Yeni Koronavirus salgını karşısında Çin hükümetince alınan bazı tedbirler kişi
hak ve özgürlükleri bakımından tartışılmaktadır. Bu noktada, ülkemizde benzer
bir salgının baş göstermesi durumunda alınabilecek tedbirlerin yasal
dayanaklarının da bilinmesinde yarar bulunmaktadır. Yazıda, bu konu genel
çizgileriyle ele alınacaktır.
Salgın hastalıklarla mücadelenin usulü ve bu mücadelede alınacak tedbirler
Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nda (Kamu Sağlığının Korunması Kanunu) düzenlenmiştir.
1930 yılında çıkarılan ve halen yürürlükte olan bu Kanun, getirdiği
düzenlemeler dikkate alındığında kamu sağlığının korunması bakımından bir fetih
olarak kabul edilmelidir.
TBMM’de görüşülmesi öncesinde Yusuf Akçura’nın kanunun geneli yaptığı konuşmada
geçen şu cümleler kanuna verilen değeri göstermek bakımından yeterlidir:
“Sağlık Bakanlığı’nın Büyük Meclise sunduğu bu kanun taslağı önemli olduğu
kadar mükemmeldir; hatta diyebilirim ki fazla mükemmeldir, adeta ideal bir
taslaktır.”
Salgın hastalıklarda kişi hak ve özgürlüklerinin sınırlanmasına ilişkin
kurallar da Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nda gösterilmiştir. Nitekim Kanunun 72.
maddesine göre, Sağlık Bakanlığı tarafından bir salgın hastalık tespit
edildiğinde “hasta olanların veya hasta olduğundan şüphe edilenlerin ve
hastalığı neşrü tamim eylediği tetkikatı fenniye ile tebeyyün edenlerin fennen
icap eden müddet zarfında ve sıhhat memurlarınca hanelerinde veya sıhhi ve
fenni şartları haiz mahallerde tecrit ve müşahede altına vaz'ı” tedbiri
uygulanabilecektir.
Günümüz Türkçesi bakımından anlaşılması zor olan bu kurala göre, bir salgın
halinde hastalar veya hasta olduğundan şüphe edilenler (bilimsel tetkiklerle
teyit edilmesi şartıyla) evlerinde veya sağlık şartlarını taşıyan yerlerde
tecrit edilebilir ve gözlem altına alınabilir. Tecrit ve gözlemin süresi de
yine bilimsel verilere göre belirlenmelidir. Yine 72. maddeye göre, yukarıda
belirtilen tecrit ve gözlem altına alınma tedbirinden başka önlemlerinden
alınması da mümkündür. Bunlardan birisi de aşı uygulamasıdır.
Esasen Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nda 72. maddenin uygulanmasını gerektiren
hastalıklar aynı Kanunun 57. maddesinde sayma suretiyle gösterilmiştir.
Bunlardan başlıcaları şunlardır: Kolera, veba, lekeli humma, kara humma,
paratifo, çiçek, difteri, uyku hastalığı, dizanteri (basilli ve amipli), lohusa
humması, ruam, kızıl, şarbon, kızamık, cüzzam, raci humma ve malta hummasıdır.
Burada 72. maddede gösterilen tedbirlerin yalnızca Kanunun 57. maddesinde
belirtilen hastalıklar için geçerli olduğu iddia edilebilir. Ancak bu değerlendirme
isabetli değildir. Zira, Kanunun 64. maddesinde "57’nci maddede
zikredilenlerden başka her hangi bir hastalık istilai şekil aldığı veya böyle
bir tehlike baş gösterdiği takdirde, o hastalığın veya her hangi bir hastalık
şeklinin memleketin her tarafında veya bir kısmında ihbarı mecburi olduğunu
neşrü ilana ve o hastalığa karşı bu kanunda mezkûr tedabirin kaffesini veya bir
kısmına tatbika Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti Salahiyettardır."
kuralı sevk edilmiştir. Bu kural uyarınca Sağlık Bakanlığı 57. maddede
sayılanların dışındaki hastalıklar bakımından da 72. maddede sayılan bütün
tedbirleri almaya yetkilidir. Tecrit, gözlem, zorunlu aşı, zorunlu
dezenfeksiyon, itlaf, üretim yasağı bu tedbirler arasındadır.
Erkin GÖÇMEN
Tıp Doktoru
ve Hukukçu
Yeni yorum ekle