Medikal Malpraktis Derneği: Hekimler de hakimler gibi korunmalı

Medikal Malpraktis Derneği sağlık camiasında hem hukuki alanda hem de sağlık camiası üyelerinin özlük hakları bakımından gündemin nabzını tutmaya devam ediyor.

Geçtiğimiz günlerde Sağlık Bakanı Sayın Prof. Dr. Fahrettin Koca tarafından gündeme getirilen ve 14 Mart'ta netleşmesi beklenen medikal malpraktis davalarına ilişkin yeni düzenlemeye dair görüşlerini Medikal Malpraktis Derneği'ne sorduk. Derneğin Hukuk Birimi'nden Sayın Av. Pelin Göktuğ'un konuya dair açıklaması şu şekilde:

Yargı erkinde karar mekanizması olan savcı ve hakimlerin bağımsız karar alabilmeleri ve tarafsız, serbest bir biçimde görevlerini yerine getirebilmeleri için kişi ve özlük hakları bakımından korunmaları gerekmektedir. Aksi takdirde hakim ve savcıların baskı hissetmeden bağımsız ve tarafsız olabilmelerinin önünde ciddi şüpheler oluşur. Bunun oluşabilmesi adına “Hakimlik teminatı” denen kavram getirilmiştir. T. C. Anayasası Madde 139’da belirtilen bu teminatla hakimler ve savcılar azlolunamaz, kendileri istemedikçe T. C. Anayasası’nda gösterilen yaştan önce emekliye ayrılamaz; bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması sebebiyle de olsa, aylık, ödenek ve diğer özlük haklarından yoksun kılınamazlar.

Hakimlik teminatı kavramı, hakim ve savcıların bağımsız olması için yeterli değildir. Bununla birlikte, görevlerini huzurlu bir şekilde, maddi ve manevi baskılardan uzak olarak yapabilmeleri gerekir. Maddi ve manevi baskıları üzerinde taşıyan hakimlerin bağımsız bir şekilde karar verebilmesi mümkün değildir. Üzerlerinde tazminat davası açılabilmesi riskini hissetmeleri, hakim ve savcıların karar verme mekanizmalarını olumsuz bir şekilde etkiler ve bu durum; beklenen tarafsız ve bağımsız bir yargının oluşmasına gölge düşürür.

Hakimlerin üzerinde bulunan bu baskıyı gidermek adına, 1086 Sayılı (Eski) Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu - Madde 573: “Hakim ve icra reisi aleyhine aşağıda yazılan sebeplere binaen tazminat davası ikame olunabilir” şeklinde düzenlenen madde mülga edilmiş ve 6100 sayılı HMK (Hukuk Muhakemeleri Kanunu) - Madde 46 ile, yeniden düzenlenmiştir. Bu kanun maddesi ile devletin sorumluluğu kavramı getirilmiş ve kanunda belirtilen hallerin varlığı halinde tazminat davasından devlet sorumlu tutulmuştur. Bu yeni düzenleme ile hakimlerin bağımsız ve tarafsız karar vermelerinin önündeki engeller kaldırılmış ve bu güvence, hakimlerin karar verirken üzerlerinde oluşabilecek baskıyı bertaraf etmiştir.

Hekimler açısından ise; bu konuda bu zamana kadar yapılan herhangi bir düzenlemeye rastlanmamıştır. Hakim modeli, hekimlere de uygulanmalıdır. Günümüzde hekimler medikal malpraktis davaları ile ve çok yüksek miktarlarda tazminat davaları ile karşı karşıya kalmaktadırlar.

Emeklerinin ve çabalarının karşılığı olarak yüklü tazminat davaları ile karşılaşmak, hekimleri ciddi anlamda yıpratmaktadır. Uzun yıllar süren davalar için adliye koridorlarında hakkını arar konuma düşmek, duruşma ve dava takip etmek zorunda kalmak ve davanın sonunda bir anda çok ciddi miktarlarda tazminat ile karşılaşmak, hekimleri mesleğini yapamaz hale getirmiştir.

Maddi ve manevi tazminat davası riskinin bu boyutta olması, hekimlerin sağlık hizmeti sunmaları sırasında, üzerlerinde ciddi bir baskıya sebebiyet vermektedir. Bu baskı ortamında hekimlerden iyi düzeyde sağlık hizmeti sunmaları beklenemez. İyi ve sorunsuz bir sağlık hizmetinin işlemesini sağlamak için öncelikle hekimler üzerinde olan bu baskıyı ortadan kaldırmak gerekir. Bunun için de önümüzde yargı sisteminde örneği olan hakim modeli baz alınmalı ve hekimler için de bu modelin uygulanması sağlanmalıdır. Aynı hakimler gibi hekimler için de (kusurları hariç) tazminat davaları devlete açılmalı ve devlet, hekimlerin bu yükünü üstlenmelidir. Aksi takdirde sağlık sistemi bir süre sonra çalışacak hekim bulamayacak ve çökmeye mahkum olacaktır.

Hekimlere karşı açılan medikal malpraktis davalarıı ile ilgili Medikal Malpraktis Derneği’nin görüşü bu yöndedir.

 

Medikal Malpraktis Derneği Başkanı Dr. Bozkurt Oğuz Sinar ise "Sağlık Bakanı Prof. Dr. Fahrettin Koca’nın açıkladığı husus, Adalet Bakanı ile görüşme sonucu ortaya atıldı. Aslında doktorların, sağlık çalışanlarının medikal hatalarından dolayı gerçekleşecek medikal malpraktis davalarında tazminat cezalarını devletin karşılayacağı bir sistemden bahsediliyor. Adalet Bakanlığı'nda hakim ve savcıların hatalarından dolayı oluşan tazminat cezalarını devlet ödemektedir. Aslında eşitlik ilkesi açısından baktığımızda doktorlara ve sağlık çalışanlarına kesilen tazminat cezalarını da devlet ödemelidir. Bu davalar sonucu ödenen tazminatlar, söz konusu hataya ilişkin sağlık çalışanının kastı olmadığı sürece hekime rücu edilmemelidir. Süreçten beklentimiz bu yöndedir. Gelişmeleri takip ediyoruz." dedi. 

Konuya dair kapsamlı gelişmelerin ve yasal düzenlemenin yer alması umulan paketin, 14 Mart Tıp Bayramı'na yetişmesi bekleniyor.