Öncelikle biz sağlık çalışanları, okullarımıza başladığımız ilk andan itibaren vicdan odaklı çalışmayı, gece gündüz ayrımı yapmadan insan sağlığına dokunmayı amaç edinip yola çıkanlarız. Mesleklerimize ilk adımı attığımız anlarda maddi menfaat hesabı yapmayan, ailelerini ve sevdiklerini ikinci plana atan fedakâr insanlarız. Bizler hiç bir zaman teşekkür ve minnet bekleyerek görevlerimizi gerçekleştirmedik. Bizler öğrenmiş olduğumuz bilgileri, vicdanımızda harmanlayarak toplumumuzun sağlığına hizmet ederken; yeri geldi evde hasta olan eşimizi, annemizi, çocuğumuzu bıraktık, yeri geldi gözlerimizden uykusuzluktan yaş gelene kadar çalıştık. Bizler, bütün bunları yaparken sadece tek bir şey istedik.. Yaşamak..
Evet yaşamak istedik, saldırılardan, tehditlerden, hakaretlerden uzak bir şekilde görevimizi gerçekleştirip sadece yaşamak istedik..
Bıçaklanan, kurşunlanan, darp ve hakarete maruz kalan insanlar olduk, yine yolumuzdan vazgeçmedik.
Fakat artık geldiğimiz nokta kabul edilemezdir. Bugün geldiğimiz noktada, toplumu bizlere karşı saygı duymaya teşvik etmesini beklediğimiz basın dünyası ve medya insanları maalesef ki reyting uğruna bizleri feda etti. Tabii olarak insanlar cezalarını çektikleri suçlarının ardından ömür boyu 'katil' olarak anılamaz, anılmamalıdır da.. Fakat bu durumdan hala pişman olmayan ve saldırıyı, yaralamayı alışkanlık olarak yorumlayan bir kişi ve bu sözlerin ardından kahkaha atan ünlü bir televizyoncu ve hukukçu..
Buradan MEDİKRİTİK ailesi olarak Sayın Armağan Çağlayan'a sesleniyoruz;
Bu programınız, konuğunuzun sözleri ve sizin kahkahanız,
bizlere doğrultulan bir silah, bir bıçaktır,
bizlere edilen bir hakaret,
bizlere yapılan bir tehdittir.
Bizlere karşı suçu temsil eden eylemi, insanların bilinçaltına yerleştiren bu yayınınızı derhal kaldırmanızı beklemekteyiz. Biz özür dilenmesini istemiyoruz. Biz sadece içinde şiddetin olmadığı güvenli kurumlarımızda çalışmak istiyoruz.