Dr. Sarper Yılmaz sosyal medya hesabından “Sayısal değerlerle salgın hastalıklarda başarıyı sağlayabilir miyiz?” sorusunu yanıtladı.
Dr. Yılmaz “Bu pandemiyi nasıl aşacağız diye soranlara tarihsel süreçten örnek ve atıflar ile anlatacağım.” dedi ve şöyle devam etti:
Tarih 29 Ekim 1923
Yeni kurulmuş Cumhuriyetimizin kayıtlı sağlık çalışanı sayısı:
- 337 doktor
- 60 eczacı
- 4 hemşire
- 136 ebe
- 0 diş hekimi
Tahmin edilen kayıtlı nüfus 13 milyon bunun 11 milyonu merkez hastanelerden uzakta köy yaşamı hakim.
Bu tarihte ülkemizdeki salgın hastalıkların bazıları aşağıdaki gibi:
- Sıtma(5 milyon olduğu söyleniyor)
- Frengi
- Çiçek
- Kızıl
- Difteri
- Kuduz
- Trahom Bunlar sadece salgı hastalıklar!
1923-1930 ülkemiz ve tüm dünya için salgın hastalıkların tavan olduğu bir dönemdir.
Bugün sağlık çalışanı sayımız bakanlığın açıklamalarına göre 1 milyon 61 bin 635’tir. Bunlardan:
- 165 bin 633 ü doktor
- 204 bin 964 ü hemşire
Yani kaba bir hesapla 1923’te doktor başına 38.575 hasta düşerken günümüzde 500 hasta düşmektedir.
“Hocam müthiş bir ilerleme” diyenleriniz oluyor haklılar. Ama Aşağıdaki tablo da dünya ile karşılaştırmamız.
Bunları neden söylüyorum? Salgınlarda:
- Yoğun bakım yatağı
- Hastane
- İlaç
- Ambülâns
En değerli kalkanlarımız olsa da bunlar hastalık ve bulaş sonrasına etkin faktörler. Aşı, toplumsal bilinç ise hiç hasta olmadan salgından korunma yöntemimiz.
Yani toplumsal bilinci sağlayamazsak:
- Hasta basına bir doktor bir hemşire koysak yine de kayıplar kaçınılmaz olacaktır. Olduğunu da bazı noktalarda görüyoruz.
Bu nedenle:
- Oturduğun yerde salgın ve aşı hakkında salladığın her şey sadece kendi sağlığınla değil toplumun sağlığına da alenen tehdittir. Yani bir topluluğa bomba atmak ile sağlığı ile oynamak aynı şeydir.
- Sonuç ölümdür maalesef.