Şeytanın değil, halkın avukatıyız

Buluş Bill Soner Yalçın Oda TV’de yer alan yazısıyla kitabını eleştirerek yanlışlar ve çarpıtmalarını gösterenlere "Şeytanın Avukatı" diyerek “maskeler düşecek, yüzleşeceğiz” demiş. Kitabının iler tutar yanı olmadığını gösterince saldırganlaşması doğal tabii ama bu yazısı ve önceki bazı yazılarında, kitabıyla ilgili eleştirilerde bulunanları tehdit etmeye başlaması bir sorun haline geldi. “Hesap soracağım”, “yüzleşeceğiz” gibi söylemler onu eleştirenlere bir gözdağı gibi geliyor bana... 

Kara Kutu’da yer alan tıpla ilgili söylenen bazı doğrularla ilgili sorunumuz yok elbette... 

Uzun bir süredir, ülkemiz siyasetçileri ve aydınımsılarının ve bazı satılık doktorların en temel işi doktora vurmak oldu. 

“Doktora Saldırmanın Dayanılmaz Hafifliği” diyorum ben buna... Oysa daha Soner Yalçın ortalarda yokken biz sağlıkla ilgili bir çok yanlışı dile getirdik. 

Sevgili Buluş Bill Soner;

“Biz sizden önce söyledik ve hala söylüyoruz; bir hastaya 3-5 dakikalık randevu vermek saçmalıktır, yapmayın. Hele bu psikiyatri hastasıysa hiç yapmayın. Olmaz böyle, olmaz.

Biz sizden önce söyledik ve hala söylüyoruz; şehir hastaneleri garabettir, yapmayın. Artık dünya küçük hastanelere odaklanırken, binlerce yataklı hastaneler olmaz. Hele ulaşım, otopark, doktor, yardımcı personel sorunlarını halletmeden hiç olmaz, yapmayın.

Biz sizden önce söyledik ve hala söylüyoruz; doğru düzgün öğretim üyesi kadrosu, hastanesi, kampüsü, binası olmadan tıp fakültesi açılmaz, doktor böyle yetiştirilmez. 

Biz sizden önce söyledik ve hala söylüyoruz; koruyucu hekimlik önceliklidir. Önce aşıyla, doğru beslenmeyle, sağlık konusunda koruyucu bilgilenmeyle hastalık önlenmelidir. Engellenebilir hastalıkları engellemek için, koruyucu hekimlik konusunda ciddi adımlar atmalıyız.

Biz sizden önce söyledik ve hala söylüyoruz; sosyal güvenlik sistemleri geliştirilmeli, sağlık her vatandaş için ücretsiz olmalıdır. İlaç ücretsiz verilmelidir. Özel hastaneler yoluyla sağlık sorunlarını aşamazsınız. 

Biz sizden önce söyledik ve hala söylüyoruz; bazı ilaç firmaları ve bazı hekimler arasında kirli ilişkiler var, bunları engelleyin. Aramızdaki çürük yumurtaları ayıklamak hukukun işi, dinletemedik.

Biz sizden önce söyledik ve hala söylüyoruz; doktora ve sağlık çalışanına şiddet, yeni doktorları ve adaylarını korkutuyor, olumsuz etkiliyor, engelleyecek yasalar çıkartın. Oralı olmadınız.

Biz sizden önce söyledik ve hala söylüyoruz; bazı ilaç firmaları, yurtdışında yapılan bazı deneyleri maniple ediyor olabilir, biz kendi araştırmalarımızı yapalım, bunun için bize fonları devlet sağlasın. Özgür araştırmacılar en doğru sonuçları devlet ve halk için bulsun, dinlemediniz.

Biz sizden önce söyledik ve hala söylüyoruz; hasta ve hekim arasında para ilişkisi olmasın ama devlet de hekimine hakettiği ücreti versin. Haketmediği parayı hastadan talep eden her hekim yargılansın.

Biz sizden önce söyledik ve hala söylüyoruz; eczacılar, hemşireler, sağlık teknisyenlerinin sorunlarını giderin, onların mutlu varlığı sağlık için çok önemli... Kimse bizi dinlemedi, şimdi bir sürü özel okuldan hasta bile görmeden mezun olanlar var.”

Biz bunları söylüyoruz ama Soner Yalçın’ın bir doğrunun arasına sıkıştırdığı bin yanlışa itirazımız var. Bunu bilimsel her türlü kanıtla sunuyoruz hala yüzleşeceğiz diyor. Maskeler düşecek diyor. Maskesi çoktan düştü oysa... Bir kısım fanatiği dışında herkes onun nasıl bir araştırmacı olduğunu, para ve şöhret için gerçekleri nasıl çarpıttığını gördü ve artık birçok kişi onun eski kitaplarını sorgulamaya bile başladı. Artık Soner Yalçın bir halk sağlığı sorunudur ve aklı başında herkes bunun farkında...

Maskesi düştü evet... Birçok Meslektaşım onun tıpla ilgili çarpıtmalarını tek tek ortaya çıkarıp kamuoyuyla paylaşırken, ben de işi gücü bıraktım diğer çarpıtmalarını araştırıyorum ve maalesef birçok hata tespit ettim. Güya araştırmacı gazeteci ama ya okuduğunu anlamıyor ya da bilerek yalana sarılıyor.

Veryansın TV’de (@veryansintvcom) onun Flexner Raporu hakkındaki çarpıtmalarını bir yazıda ve ardından öldürülen eczacı şehitlerimiz hakkındaki çarpıtmalarını diğer yazımda belgelerle ortaya koydum. Cevap "Şeytanın Avukatı" oldu.

Kafasındaki komplo teorisini hayata geçirebilmek için gerçekleri büken Soner Yalçın ayrıca tarihi de çarpıtıyor. Bunları ayrıca yazacağım ama birkaç örnek vereyim burada. Mesela 1876 da Osmanlı'da 450 ABD okulu var diyor ama İlber Ortaylı' nın bir makalesine göre 1886’da Osmanlı’da 400 tane ABD okulu var ve İlber Hoca bunları makalenin ekine isim isim koymuş...

Yine Yalçın’a göre 1876 Osmanlı’da 19 ABD Hastanesi var ama İlber Hoca ona cevabı yıllar önce vermiş... 12 Hastaneleri var ve hoca isim isim onları da makalesinin ekine koymuş... 

Milli Mücadele’nin sembol isimlerinden, Atatürk ve İnönü zamanlarının sağlık bakanı, içişleri bakanı ve bir dönemin başbakanı hakkında öyle imlarda bulunuyor ki insan utanıyor. Kitabın bu bölümünde Sayın Refik Saydam’ın Rockefeller Vakfı davetiyle 3 aylığına ABD ye gittiğini, bütün masraflarını bu vakfın karşıladığını söylerken, yine aynı vakfın Refik Saydam’ı 2 aylığına Avrupa’ya götürdüğünü iddia ediyor. Ve laf arasında bu gezilerin rüşvet olduğunu, bunun karşılığında da Rockefeller’in Türkiye’ye girebildiğini ima ediyor. Oysa Refik Saydam sadece 2 aylık bir Kuzey Amerika, Almanya ve Fransa gezisine o da 3 mayıs 1929 tarihli Bakanlar Kurulu Kararıyla gönderiliyor. Burayı bile çarpıtmış yani adam... Üstelik 1937 yılında sağlık sorunları nedeniyle Avrupa’ya gitmesi dışında iki aylık bir geziye da rastlayamadım ben...

Halide Edip Adıvar hakkında söylediklerini de araştırıyorum şimdi ama şunu söyleyebilirim; onun hakkında söyledikleri ve ima ettikleri yenilir yutulur gibi değil... 

Şimdi konuya dönelim tekrar...

Kara Kutu Kitabının her satırından ayrı bir çarpıtma bulmaktan bıktım. Kitaba kaynakça diye koyduğu şey ise tam bir kafa karışıklığı. Hangi cümleyi nereden almış belli değil.

Tüm doktorları cahillikle,yolsuzlukla suçlayan, modern tıbba veba diyen, bu adam şimdi de"Şeytanın Avukatı" demiş bizlere ve tehdit etmiş... “Hesaplaşacağız, yüzleşeceğiz”...

Hesaplaşacağız ve yüzleşeceğiz elbet...

Kitabın yüzünden ilaç kullanmaktan vazgeçenler öldüğünde, intihar ettiğinde ya da başkasını öldürdüğünde hesaplaşacağız ve yüzleşeceğiz. Aşı olmadığı için ölen çocuklar için hesaplaşacağız ve yüzleşeceğiz.

Neymiş "Şeytanın Avukatı"ymışız.

Biz olsa olsa "Şeytan"a karşı halkı savunuruz bayım...

Yeni yorum ekle

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.