Tarımda kullanılan zirai ilaçlar ve hormonlar

                Uzun zamandır ve günümüzde
tarımda kullanılan pestisitlerle ilgili birçok odaktan açıklamalar
yapılmaktadır. Bu açıklamalar ve verilen bilgilerin hiç birisi bu işin içinde
olanlar tarafından değil dışardan yetkisiz bilgisiz kişilerce yapılmaktadır.
Yapılan bu açıklama ve verilen bilgiler doğru değildir ve halkımızı
panikletmektedir. Bildiğimiz bazı mahfiller, Türk tarım ürünlerini
değersizleştirmek için bilinçli olarak yapılmaktadır. Bazıları ise çok uluslu
zirai ilaç üreticisi  kimya şirketlerinin
aşağıda okuyacağınız nedenlerden dolayı, 
kendi üretimi olan pestisitleri piyasadan kaldırmak için yaptıkları
çalışmaları bilgi sanıp kamuoyuna yaptıkları açıklamalardır.

                Aslında
bu söylemler, yıllar önce Türk tarım ürünleri, özellikle meyvelerimiz için iyi
bir Pazar olan Arap ülke pazarlarını elimizden almak isteyen ve bunu başaran
Hollanda tarafından çıkarılmıştır. Aslında AB ülkelerinde kullanılan pestisit
miktarı Türkiye’nin tam 10 katıdır. ABD’de daha fazladır.Zirai mücadelede
kullanılan ruhsatlı ilaçlar kontrol altında olup, reçete ile satılmaktadır.
Ayrıca ambalajlarının üzerinde hangi zararlı ve hastalıklarla mücadele için
ruhsatlandırıldığı, konsantrasyonları ve nasıl kullanılması gerektiği konuları
ile ilgili yeterli açıklamalar vardır. Ayrıca, çevre ile ilgili, hasatla
ilaçlama arasında olması gereken süreler ve letal dozları hakkında yeterli
açıklamalar yazılmıştır.

                Dünyada
zirai ilaç üreticileri, genellikle batılı, çok uluslu kimya şirketleridir. Bu
kimya şirketleri sermaye olarak çok güçlüdürler, ar-ge için çok yüklü bütçeler
ayırırlar. Tarımda problem olan hastalık ve zararlılar için pestisitler
geliştirirler. Üniversitelerde geliştirilen preparatları da satın alma yoluna
gidebilirler. Dünya çapında geçerli patentler alırlar ve ruhsatlandırırlar. Bu
pestisitler artık 10 yıl koruma altındadır. On yıl sonra komodite olur, yani o
preparatı her firma üretebilir duruma gelir. Koruma altında iken çok yüksek
fiyatlara satılan bu kimyasal ilaçlar, herkes üretebilir duruma geldikten sonra
fiyatları nerdeyse 1/10 seviyesine kadar düşer. Bu da ilk üretici için hiçte
kabul edilebilir bir durum değildir. Aslında ilk üretici firma on yıllık koruma
altındaki sürede boş durmamış onun yerine geçecek başka bir pestisiti
hazırlamıştır. Yeni formülasyonun piyasa girip yeniden yüksek karlarla satılabilmesi
için ilk formülasyonun piyasadan çekilmesi gerekir.  Bundan sonra artık o ilk pestisit insan
sağlığına son derece zarlı ve hatta kanserojendir. Ruhsatı dünya çapında iptal
edilmelidir. Bunu için kesenin ağzı açılır. Dünyada söz sahibi basın yayın
organları harekete geçirilir. Yetmez sonucu belli bilimsel araştırmalar
akademisyenlerce(!) yapılır yayımlanır. Sağlık sektöründe söz sahibi olan
otoriteler devreye girer, aman zira ilaçla mücadele edilen meyve ve sebzeleri
yemeyin, kurtlu elma tüketin söylemleri ayyuka çıkar.

                 Zirai ilacın ne kadar zararlı olduğunu
açıklayan, halen internet ortamında güncelliğini koruyan YEŞİL GAZETE diye bir
haber sitesi var. (sanıyorum,  Greenpeace
örgütünün yayın organı) domates ve biberlerimizde yasaklı birçok pestisit
tespit edildiğini haber yapmış. Oradan bir örnek alıp açıklayalım; biber ve
domateslerimizde tespit edildiği haberinin içinde İMİDECLOPRİD etkili maddesi
de var. Bu preparat 250 cc’lik plastik şişeler içinde bayilerde satılır ve
konsantrasyonu %2.5 düzeyindedir. Beyaz sinek ve yaprak bitlerine (afit) karşı
ruhsatlıdır. Yani 250 cc şişenin içinde 75 cc etkili madde var demektir. Bu
ürün 1000 lt suya karıştırılır ve serada 10da alana pülverize edilir. Var
sayalım ki ilaçlama yapıldığı anda seramızda en az 50.000 kg domates var. Siz
hesaplayın artık bir domatese ne kadar aktif madde düşeceğini! Kaldı ki
domatesleri hasat etmek için en az 15 gün bekleme zorunluluğu vardır. Bir de bu
zira ilaç yasaklanmamıştır ve halen kullanımdadır. Buradan anlamalıyız ki
yakında bu ilaç yasaklanıp piyasadan kaldırılacaktır. Aynı haber portalında
carbendazim etkili maddeden de bahsedilmekte. Bu maddenin de biber ve
domateslerde tespit edildiği belirtilmektedir. 
Bu preparat üç yıl önce ruhsatı iptal edilmiş ve piyasada bulunmayan bir
ilaçtır. Yani yukarda bahsedilen akıbete uğramıştır.

 Bu işin başka bir
yönü ise, hastalık ve zararlıların ürünler üzerinde oluşturduğu lezyonlarda
üreyecek fungus ve bakterilerdir. 
Yeterli zirai mücadele yapılmayan sebze ve meyler üzerinde hastalık ve
zararlıların açtığı yaralarda hizla fungus ve bakteri üremesi olacaktır. Bu
bakteri ve mantarlar mikron düzeyinden daha az miktarlarda ürünler üzerinde
kalan zirai ilaçlardan daha az mı zararlıdır insanlara?

                 Bu konularda açıklama yapanlar lütfen tarımı,
tüketicileri rahat bırakın. Eğer birilerine hizmet etmiyorsanız Türk
çiftçisinin moralini bozup ürettiğine pişman ettirmeyin. Zaten onları
ürettiğine pişman eden birçok sebep var, birde siz bilmediğiniz konularla bu
insanları ürkütmeyin.

                Hormon
meselesine gelince; bu konu tamamen safsatadır. Bütün canlılarda olduğu
bitkilerde de onlarca hormon vardır ve kendi bünyesinde sentezlenir.  Bunun hangi birini vereceğiz bitkiye?
Entansif tarımsal üretimde bitkinin öz sularının hızlı hareketi için ve verilen
bitki besinlerinden azami istifade etmeleri için bazı bitki gelişim
düzenleyicileri (BGD) kullanılır. Bunlar hormon değildir.

                Halkımız
pazara gelen o güzelim sebze ve meyvelerini gönül rahatlığı ile tüketebilirler,
çocuklarına yedirebilirler. Bu konular da olumsuz yönde açıklama yapanlar ya
bilgisizdir ya da birilerine hizmet eden kendini bilmezlerdir.

Yüksek Ziraat Mühendisi                                                                                                                                            
Süleyman YURDDAŞER

Yeni yorum ekle

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.