Tuzlu su şaklabanları

Ne diyor şarlatan:
“Şöyle yarım bardak, bir bardak suya 1-2 çay kaşığı tuz koyup eritin, gargaranız hazır.”

Hazret biraz cazgır olduğundan mıdır nedir canlı yayındaşlarının tepkisi sönük kaldı. Oysa kıyameti koparmalıydılar. Bazılarına had bildirmek için kibarca uyarılar yetmeyebiliyor çünkü.

Orantısız tuzlu su karışımlarını önermek bir cinayet; çünkü izotonik/ fizyolojik olmayan tuzlu su masum değildir. Ağız, dil ve yutakta tat alma oluşumları (almaç/reseptör) vardır. Ağız florasının bozulması ağzımızın tadını kaçırır. Yutağa yakın bölgedeki ses tellerimizi olumsuz etkiler.

Hipertonik dediğimiz binde dokuzdan daha derişik tuzlu sular buruna çekilir ya da damlatılırsa koku alma oluşumlarını (koku alma reseptörlerini/almaçlarını) geri dönüşsüz bozabilir. Bu ne demek biliyorsunuz; bırakalım ıtırları sevdiklerimizin kokusunu sonsuza değin alamamak demek.
   

Adının önünde Prof. payesi bulunan bazı şarlatanlar tıp camiasının kara lekeleridir. Ağzından çıkanı önce kendisi duymalı bilim insanı dediğiniz.    

Şarlatanlık örneklerini çoğaltabiliriz ama önce bulantı giderici ilaç almamız gerekebilir.

Ne dediler ne oldu:
-Yumurta yemeyin, çocuklarınıza da yedirmeyin dedilerdi, gerekçeleri fos çıktı.
   

-Büyükbaş hayvan etini tercih edin, yağsız olsun dedilerdi, en değerli amino asitlerin (omega) kuzu etinde olduğu ortaya çıktı.
  

 -Köy tavuklarının itlaf edilmesini destekledilerdi, kırk günde yetişen güneş görmemiş tavuk etine mahkum ettiler milleti.
   

-Aşı gereksizdir savını pompaladılar zihinlere, kökünü kazıdığımız hastalıklar hortlamaya başladı.
  

-Alternatif tıp safsatasıyla otları bokları insanlara yedirip içirip kör ettiler, böbrek hastalıklarını arttırdılar.

Peki de ne yapalım?
   

Benden naçizane yanıt:
Sakın aklını başkalarına emanet etme; aklın senin namusundur. Unutma namus düşmanları çok olur; haşa aklını kirletiverirler!?

Ecz. Arif Yayla / Bursa