Salgının psikolojisi

Sağlık ordusu olarak Virüs Düşmanının ortasına daldık, savaşa girdik arkadaşlar! Cenginiz kutlu, yüreğiniz her zamanki gibi geniş olsun! Teninize ateş değmesin!

Bu savaşta en önemlisi moralleri yüksek tutmaktır… Kendimiz sabırlı ve yüksek azimli olacağız ki topluma da güven ve güç aşılayacağız. Halkın moralini yüksek tutmak hastalığa karşı ilk silahlarımızdandır. Depresyon, panik, çaresizlik hissi bağışıklık sistemimizi çökertir. Kuyruğu dik tutmalıyız. 

Bu ortamda yine her zamanki gibi olağanüstü bir bilgi kirliliği, kara propaganda, kem söz bombardımanı altındayız. Bunlar halkın moralini bozuyor, direnci düşürebilir. Soğukkanlılıkla herkesi olumlu düşünmeye, düşmanlıkları birkaç ay ertelemeye çağıralım.

Yoğun olumsuz haber akışı, başta yaşlılar ve kronik hastalar olmak üzere büyük bir kesimi depresyona sürüklemekte, panik havası yaratmakta. Bu koşullar altında bağışıklık sisteminin zarar görmemesi mümkün değil. Bir de buna artan geçim sıkıntısını ekleyin. İntiharlar, başka hastalıklar, kanser patlayabilir.

Herkesi bilgi paylaşımında sağduyuya çağırın, karamsarlığa karşı mücadele edin. Medyanın, sosyal medyanın üstümüze kapladığı kara bulutları dağıtın. 

İster istemez böyle krizlerde “seçici algı” oluşuyor. Yatıp kalkıp Corona ve ölümleri konuşuyor insanlar. Bu seçici abartılı algı oluşturuyor. Her ölüm haberi, her hastalanan oradan oraya yayılıyor. Bu da olguyu abartılı görmemize yol açıyor. Durum ciddidir ama tehlike paniğin ve seçici algının gösterdiği kadar da büyük değildir. 

Kişisel tedbirlerimizi alalım, vatandaşı da bu tedbirlere çağıralım. Ama bizlerin kendimizi karantinaya alma şansımız yok. Girdik savaşa sonuna dek dövüşeceğiz. En yüksek önlemlere. Önlem almakta birbirimizi teşvik edelim, idareyi savsaklamalarda uyaralım. Ancak bunları bir ölçü içinde yapalım.  

Belki büyük çoğunluğunuz iktidara, AKP’ye karşısınız. Gün muhalefet günü değildir. Muhalefet zaten bu berbat muhalefet anlayışıyla bugüne dek AKP’yi ayakta tuttu. Varsın bir süre daha başta olsunlar. Problem varsa eleştirinizi yapınız, taleplerinizi iletiniz. Naçizane önerimdir. Karalama yapmayınız.     

AKP kendi açısından tabandaki radikal unsurların tepkisine rağmen Camileri kapattı. Bu onlar açısından büyük bir devrimdir. Buna jestle karşılık verelim. Yemede ortak çakma bazı muhaliflerin, kimi medya starlarının dolduruşuna gelmeyelim.

Alay etmekten, halkın yarısını karşımıza almaktan uzak duralım. Salgına karşı mücadelede AKP elbette dinsel figürlerden yararlanacak, elbette Allah’tan sıklıkla bahsedecek. Bunu hakir görmeyelim. Çünkü inancın da bu mücadelede bir katkısı vardır. Elbette öncelik bilimsel tutumundur, bilimindir. İktidar bu yoldan saptığı zaman eleştirelim, ama tacizci dil kullanmayalım. AKP’nin iyi kötü bir sosyal yardım politikası var. Bizim dediğimiz muhalefet kesiminin, önderlerinin buna karşı neyi var?

Bizim taraf bilimde ve sosyal dayanışmada beğenmediğimiz AKP’nin önünde olsa, varın bu ortamda bile muhalefet edin. Muhalefetin hangi sosyal politikası var? Kendimle ters düşerek TTB örneğini vereyim: Sağlık politikasını TTB’nin eline versek emperyalist tıp kartelinin tam da kucağına düşmez miyiz? Sosyal yardım ve toplumcu tıp uygulamalarında bir küçük ABD, İngiltere haline gelmez miyiz? Bu salgında tam çuvallamaz mıyız? Bunu derken bile rahatsızlık duyuyorum. Bugün olumlu bir katkıları olacaksa Türk Tabipleri Birliliği ile bile birlik ve barış zamanıdır.  

Hasta bilgilerini açıklama, yer bildirme, karantina, sosyal kısıtlılık kararları alma, sokağa çıkma yasağı ilan etme gibi işler… Çok ciddi konulardır. Medya starlarının kazanç hırslarıyla bu konularda zevzeklik yapmalarına prim vermeyelim. Tartışalım, ama her aklımızdan geçeni söylemeyelim, gereksiz bilgi akışına biz de katkıda bulunmayalım. Bunların çoğu fırtına atlatıldıktan sonra gündeme getirilecek şeyler. O aşamada (tabii sürekli değişen başka bir krizin rüzgarına kapılıp savrulmamışsak) her şeyi enine boyuna tartışıp, tüm bilgileri toplayıp dersler çıkaralım.

Süreç şu ana dek fena yürütülmüyor. Önemli bir hata yapılmazsa, geçmişte çok eleştirdiğimiz DSÖ başta olmak üzere dünya sağlık otoritelerinin ve bizde de iktidarın aldığı tedbirlere destek verelim. 

Böyle zamanlarda olumlu düşünür, aklımızı yapılacak işlere yoğunlaştırırsak badireyi daha kolay, en az kayıpla atlatırız. 

Cesaretli ve fedakar çalışmalarınız göz yaşartıcı. İnsanlığın ve bu halkın yükselmiş sevgisine layıksınız ve bunu bir kez daha kanıtlayacaksınız. 

Kaan Arslanoğlu