Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök’ün köşesine taşıdığı açıklamalardan öne çıkanlar şu şekilde:
Sayın Bakan, Almanya COVID-19 Bilim Kurulu hükümeti uyarmış. Önümüzdeki günlerde virüsün kontrolsüz bir yayılma aşamasına geçebileceğini bildirmişler. Var mı böyle bir tehlike?
“Doğrudur çok kritik bir döneme giriyoruz. Çünkü yazın dışarıdaydık tekrar evlere, kapalı mekânlara döneceğiz. İç temas çok daha fazla artacak. Yani kritik bir döneme giriyoruz.”
Bizde de aynı kritik dönem söz konusu mu?
“E tabii biz de kapalı mekânlara gireceğiz. Bu nedenle bir artış potansiyeli söz konusu. Ama şurası kesin biz daha avantajlı bir durumdayız.”
Neden biz avantajlıyız, Avrupa değil?
“Avrupa’nın olaya yaklaşımı ile bizimki arasında köklü bir fark var. Onlar pozitif olan kişinin temas ettiği insanlarla ilgili tarama yapmıyor, onu izole etmiyor. Bunu izole etmediği için, sürekli o bulaştırıcılık devam etmiş oluyor.”
Ya biz?
“Bize bir vaka geldi mi, hemen kimle temastaymış tespit ediyoruz. Semptom olsun olmasın temas ettiği o kişiyi de, ister pozitif olsun ister negatif karantinaya alıyoruz. O yüzden yayılmasını daha iyi kontrol edebiliyoruz.”
O zaman hepimizin beklediği aşıya gelelim. Bu aşı ne zaman gelecek?
“Şu an dünyada faz 3 aşamasına gelmiş birçok aşı var. Tabii bu arada bizim aşı çalışmamız da epey ileri bir aşamaya geldi.”
Birçok insan şöyle düşünüyor: Dünyanın en gelişmiş ülkeleri bulamamış, biz mi bulacağız aşıyı?
“Öyle düşünenlere bu salı günü bir sürprizimiz olacak.”
Ne sürprizi?
“Bu salı günü çok önemli bir gün. Çünkü o gün Türkiye’de, insan üzerine uygulanacak ilk aşının 1000 dozluk üretimi tamamlanacak.”
Tam yeri gelmişken sorayım. Dünya Sağlık Örgütü sözünü ettiğiniz raporunda ‘Rakamları uluslararası standartlara uygun bildirin’ diyor. Herkesin kanaati, Türkiye’nin mücadeleyi iyi götürdüğü şeklindeydi. Niye durup dururken vaka sayısından hasta sayısına geçtik?
“Bakın orada yanlış bir algı oluşturulmak istendi. Her ülke kendi test politikasını belirliyor. Biz de Dünya Sağlık Örgütü’ne bizim test rehberimizle, test politikamızla ilgili her bilgiyi verdik. Dedik ki: ‘Semptomlu yani hastalık bulgusu olan kişilere test yapıyoruz’. Oxford’un yayımladığı, hangi ülkenin nasıl test yaptığıyla ilgili tabloda da bu görünüyor.”
Buraya kadar sorun yok. Temmuzda ne oldu da değişti?
“Temmuz ayından itibaren artık normalleşme dönemi başladı. Sınırlamalar kalktı, ülkeler arasındaki geçişler başladı. Biz de havaalanı gibi, yurtdışına gidenler gibi, cezaevinde olanlar gibi, çeşitli kesimlerde kesitsel taramalara başladık.”
Bunun vaka ve hasta kavramlarıyla ilgisini anlayamadım.
“Var. Kesitsel taramalarda semptom yok. Bundan sonra yapılan kesitsel taramaları da toplumla paylaşacağız. Semptomu olmasa da paylaşacağız.”
BU AYIN 15'İNDEN İTİBAREN BÜTÜN RAKAMLARI AÇIKLAYACAĞIZ
Sayın Bakanım bir dakika önemli bir şey söylüyorsunuz. Yanlış anlamıyorum değil mi? Vaka diyorduk, sonra hasta dedik kafalar karıştı. Şimdi bunların hepsini açıklayacağız diyorsunuz. Ne zaman başlayacaksınız bunu yapmaya?
“Bu ayın 15’inde başlıyoruz. Ortalama 1.5-2 ayı geçmeyecek şekilde bütün toplumu kapsayacak şekilde saha taramaları yapmaya devam ediyor olacağız. Bundan sonra yapılan kesitsel taramaları semptomu olmasa da paylaşacağız. Bunu da Dünya Sağlık Örgütü’ne bildireceğiz.”