Aşı reddinden, beklenen kahraman aşıya

Halk sağlığı alanındaki en önemli girişimlerden biri olarak görülen ve bununla birlikte dünya üzerinde milyonlarca insanın yaşamını kurtaran aşılar, 1796 yılında Jenner tarafından çiçek aşısının geliştirilmesinden günümüze kadar, hepimizin yaşam kalitesini yükseltmiştir. Aşılara olan güven, son yıllarda yazılı ve görsel medyanın yanında kontrol edilemeyen bir mecra olan sosyal medyanın da kullanımıyla birlikte komplo teorileri, sansasyonel söylemler ile yayılan safsata dolu söylentiler nedeniyle azalmaya başlamış durumdadır. Artan aşı reddi ve ilaç sektörüyle ilgili tartışmaların en fazla alevlendiği bir dönemde, hayatımıza Covid-19 virüsünün girmesiyle reddedilmeye yüz tutmuş olan aşı, yeniden bir umut olarak insanlığın önüne çıkmıştır.

Bir halk sağlıkçı olarak pandemi öncesi aşı reddiyle ilgili olan verileri incelediğimde doğal olarak bende endişelendim. Bu durumla ilgili son yıllara ait birkaç basit veriyi sizinle paylaşacağım;

  • Ülkemizde 2020 yılına gelene kadar son yedi yılda çocuklarına aşı yaptırmayan ailelerin sayısı 183'ten 23 bine çıktı.
  • Aşı reddinde görülen bu artış sonucunda 2019 yılının ilk dokuz ayı ile birlikte kızamık vakaları önceki yılın aynı dönemine kıyasla 5.2 kat artarak 2 bin 666’ya ulaştı.

Kızamık verisi burada tabi ki  bizim için tek bir örnek, etkilenen diğer hastalıkları da zaman içinde göreceğiz. Bu süreç için en belirgin etkilerden biri, belirli kişilerin aşılar ve ilaçlar ile ilgili söylemleri ve yazdığı yazıların toplumda olağanüstü bir infiale yol açmasıdır. Süreç tehlikeli bir hale gelirken aşı karşıtlığı giderek yükselen toplumumuz, Covid-19 virüsünün hayatımızın merkezinde yer etmesiyle birlikte, bir anda tüm dünya gibi aşıyı beklenen bir kahraman olarak belirledi. Bu çok kısa bir döngü bile halk sağlığının en başarılı girişimlerinden olan aşı ile ilgili geliştirilen bu tartışmaların ne kadar gereksiz olduğunun bir ispatıdır. Tabii olarak hiç kimse gereksiz bir ilacın ya da aşının kullanımını savunmamaktadır fakat toplum sağlığını ilgilendiren durumlar için bu tedavi prosedürleri elzemdir.

Son yıllarda neoliberal politikalar ile birlikte aşı reddini özgür bir irade olarak yorumlayan insanlarımızın şuan aşı beklediğini hepimiz görüyoruz. Bu süreçten alacağımız dersle birlikte aşılama hizmetlerinin kamusal bir sorumluluk olduğunu ve halk sağlığı tehdidini ortadan kaldırmak için aşılama ile ilgili düzenlemelere uyulması gerektiğini unutmamamız gerekmektedir. Elbette hiç bir aşı yüzde yüz koruyuculuk sağlamasa da aşıların hastalıklarla mücadeledeki yüksek etkisini unutmamalıyız. Covid-19 süreciyle üretilecek olan aşının etkisini de hep birlikte göreceğiz. Virüsün mutasyona uğraması, aşının etkisiz kalması gibi durumlar tabii olarak söz konusudur. Fakat aşı tarih boyunca hep umut olmuştur, toplum sağlığını kale duvarları gibi korumuştur, bundan sonra da umut olacaktır.  Unutmamalıyız ki bireysel özgürlükler ancak toplumsal yararlar ile birlikte korunabilir ve bilimsel olmayan yargılar toplum bağışıklanmasına engel olamaz ve olmamalıdır. Pandemi süreciyle bilincimize oturan aşı gerekliliğini, aşı karşıtlığına tekrar kurban etmememiz umuduyla..

Etiketler
aşı reddi