Atatürk ilkeleri belli.
Bunlardan biri de Cumhuriyetçilik.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu iki temel ilke/düşünce yapısına dayalı.
Birnevi cumhuriyet, uygarlık ve insanlık projesi.
İlk ilke “bilimsel düşünce”, İkincisi ise “demokratik yönetim”.
Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Milletinin tüm kurumları
“ Hayatta en hakiki mürşit bilimdir!” ilkesine göre yapılandırılmıştır.
“ Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir!” İlkesine dayandırılmıştır.
Demem o ki;
Türkiye Cumhuriyeti kuruluşu: Bilimsel düşünce temelli, demokratik düzenin meşruluğu ilkesi ve bilinciyle temelleri atılmış.
Bir ülkenin yönetimi bilimsel temellere dayanmalı.
Bilim insanlığın mürşididir.
Bilim demek, doğru yol yöntem demek.
Kısacası; Bilim, doğru gözlem ve araştırma yapma, doğru mantık yürütme ve doğru sonuç çıkarma yoludur.
CUMHURİYET VE NESNELLİK
Önde gelen bilimsel yöntem Geçerlilik ilkesi: Nesnellik.
Olgular ve olaylar, olduğu gibi dikkate alınır.
Çıkarlarımıza, tutumlarımıza uygun düşmese de gerçek neyse odur.
İlerlemenin de.
Çünkü bilim insanları deney odalarına girerken Fransız Claude Bernard’dan alıntıyla
“salt pardösünü değil,
aynı zamanda inançlarını da
kapı dışında bırakır”.
İnsanlık tarihi yerleşik inançlara aykırı gözlem ve araştırma yapanlara karşı acımasız.
DÜNYA DÜZ DEĞİLDİR!
Hepininiz bildiği; dünya düz mü, yuvarlak mı meselesi.
Galile’nin başına gelenleri düşün.
Osmanlı’da matbaanın 300 yıl yasaklanması.
Günümüz malum coğrafya üzerinde geri kalmışlığın üzerindeki etkisini bu gün bile hayal etmek güç.
ATATÜRK’ÜN NESNELLİĞİ
İnsan haklarına saygı temeli üzerine oturan demokratik düzen, nesnelliği meşruluk ilkesi olarak alır.
Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’ne temel olan anlatımıyla “ Millete ait işler, milletten gizli edilemez!”
Gerçeklerin araştırılması ve kamuoyuna duyurulması engellenemez.
Ne bir inanç, ne bir siyasi düşünce, ne de bir çıkar.
Ne de şu ya da bu kişi öyle istiyor diye engellenirse demokratik düzen meşruluğu sorgulanır hale dönmez mi?
Bilimsel yöntem ilkelerinden olan;
“Araştırıcılık”,
“Sorgulayıcılık” ve
“Kullanılan kavramların açıklıkla tanımlanması” özel anlamdadır.
Atatürk, onuncu yıl hitabetinde;
“ Türk milleti, onbeş yıldan beri muvaffakiyet sözü veren bir çok sözlerimi işittin.
Mutluyum ki, bu verdiğim sözlerin hiçbirinde hakkımdaki güveni sarsacak bir isabetsizliğe uğramadım” demiştir.
Demokrasilerde her yönetici Atatürk gibi olmalı.
Atatürk Türkiye Cumhuriyeti’nin temel kavramlarına açıklık ve bilimsel tanımlar getirmiştir.
Bunlar; Millet, ülke, kültür, uygarlık, laiklik ve demokrasi.
CUMHURİYET VE TOPLUMSAL KURUMLAR
Türkiye Cumhuriyeti aynı zamanda bir çağdaşlaşma projesi.
Laiklik ilkesi devlete temel yapılmıştır.
Demokratikleşmenin kilit taşı.
AİLE KURUMU
Cumhuriyetin getirdiği aile kurumu.
Aile kurumu ile kadını; bütün değerlerin asıl yaratıcısı kabul edilerek kadın yüceltilmiştir.
Türk Medeni Kanunu Cumhuriyet’in eseri.
CUMHURİYETİN TEMELİ: KÜLTÜR
Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür.
Bu amaçla “demokratik eğitim” vazgeçilmezdi.
Eğitimde de laiklik ilkesi temel.
Atatürk “Milli kültürü çağdaş ilkelerle ve özgür düşüncelerle donatıp güçlendirilebilir;
korkutma temeline dayalı bir ahlakın ne bir erdem, ne de güvenilebilir bir ahlak olmayacağını ancak laik eğitim kavrayabilir!” demiştir.
Laik eğitim, laik devlet.
Türk eğitim dili, milli dil: Türkçe.
Ne arapça, ne farsça…
Kısaca yabancı diller boyunduruğuna son.
Türk dili bir bilim, sanat ve teknoloji dili düzeyine ulaşabildiyse şüphesiz temeli Cumhuriyet.
Türk dili, milli birliğin ve toplumsal dayanışmanın temel dayanaklarından biri.
EKONOMİK MODEL: DEVLETÇİLİK
Türkiye Cumhuriyet “devletçilik” ilkesi ile kendi ekonomik düzeni kurmuştur.
Atatürk’ün ve Cumhuriyetin ekonomi politikası.
Ekonomik buhran yıllarında parlayan yıldız.
Gelişmekte olan milletlere de bir model.
Kapitalizm ve sosyalizm yeğlenmemiş.
Devletçilikle “Toplu halde yaşamak zorunda olan bireysel insan” olduğu gerçeğini dikkate alınmıştır.
Toplu halde yaşamak zorunluluğunda olan bireysel insanın hem kendi bireysel kişiliğini ilgilendiren çıkarlarını, hem de toplu yaşamaktan kaynaklanan toplumsal yararlarını bir arada gerçekleştirebilecek bir ekonomi modeli.
Türk Milli Devrimi’nin yani Cumhuriyetle Türk milletine armağan; Yazı, dil, takvim, sanat alanlarında da açılımlar.
Bu satırlar cumhuriyetin faziletleri ve Atatürk’ü anlatmaya kafi değildir.
O halde “Yaşasın Cumhuriyet!”