Kız arkadaşım ile Covid-19 Salgını'ndan önce İstanbul'a yaptığımız son ziyaretti aklımda kaldığı kadar. Gümüş halhalını parlatmak üzere Kapalı Çarşı'da bir yere gitmiştik. 2010 yılının Şubat ayında Analitik Kimya Anabilim Dalı'nda doktora tezimi savunmuş; o günden bu yana kimya ile ilgili hiç bir şey yapmamış biri olarak içerideki kimyasal maddelerin kokusu ve yapılan hummalı çalışma oldukça heyecanlandırmıştı beni.
Halhalı bizden alan arkadaş "on dakika sonra alabilirsiniz" diyerek bizden kısa bir süreliğine izin istedi. O on dakikalık arada zihnimden İhsan Oktay Anar'ın Puslu Kıtalar Atlası isimli kitabındaki Ebrehe karakteri ve El-Kimyacılar geçti. Hem de o derece öyle ki; parlatılmış halhalı almak üzere o dükkâna tekrar gittiğimizde kitapta betimlendiği şekli ile kimyasal reaksiyonlardan kaynaklanan fokurtuları duymuştum içten içe.
Avrupa'da Alşimist, İslam Medeniyeti'nde ise El-Kimyacılar ismi ile anılan kimselerle tanışmam, Kimya Camiası'nda Şeyh-ül Kimyageran olarak bilinen Ali Rıza Berkem'in “Lavoisier’e Kadar Kimya Tarihine Bir Bakış” isimli kitabını okumam ile gerçekleşti. Kimyasal yöntemleri kullanarak herhangi bir maddeden altın sentezleyebileceğini düşünen bu insanlar belki amaçlarına ulaşamadılar ancak laboratuvar tekniklerinin gelişmesinde çok önemli katkılar sağladılar. Kimya Biliminde sistematik analizin temelleri belki de bu insanların yaptığı çalışmalar neticesinde atıldı.
El-Kimyacılar örneğinde olduğu gibi yapılan çalışmalar çoğu zaman başlangıçta hedeflediğiniz noktadan çok farklı sonuçlar elde etmeniz ile tamalanabilir. Ancak metodik çalışma o ana kadar yaptığınız her ne varsa gözden geçirmenizi ve ulaştığınız sonuçları değerlendirip buna uygun bir yorum yapmanızı sağlar. Bugün akademik basamakları çıkmak için araştırıcıların yapmış oldukları yayınlar aslında sözünü ettiğimiz sistemli çalışma modeli neticesinde elde edilen bulguları tartışmaya açmak için yapılır. Çalışma grubunuzla elde ettiğiniz her ne varsa farklı ekolden gelen bilim insanlarının görüşlerine açarsınız yayın yapmak yoluyla. Tesadüfleri değerlendirebilmek sistematik çalışma yoluyla elde edilen bir akademik beceridir bana kalırsa. İçindeki hava boşaltılmış bir cam tüpte yer alan bazı parçacıkların üzerine elektriğin etkisini izlemek isteyen Wilhelm Conrad Röntgen’in sözünü ettiğimiz akademik disiplini olmasa, tesadüfen bulduğu X Işınları tıbbın geleceğini belki de bu biçimde şekillendirmeyecekti.
İlaç ve aşı geliştirme çalışmalarında da aynı yolu izlemek durumundadır bilim insanları. On yıllara hatta yüz yılı aşkın bir zamana dayanan deneyim, televizyon ekranlarında bazı şarlatanların ağızlarına sakız edilecek bir birikim değildir. 2000 yılında Diyarbakır'da gerçekleşen Ulusal Kimya Kongresi'nde yaptığı açılış konuşmasında Ali Rıza Berkem bizlere, geride bıraktığımız yüzyılda bilimsel gelişmeler yoluyla insanlığın yaptığı teknolojik sıçramaların ivmelenmesini gösteren bir grafik sunmuştu. Bu grafiğe göre insanlık 20. yüzyılda İkinci Dünya Savaşı yıllarında büyük bir atılım gerçekleştirmiş; ilerleyen dönemde ise bu bilimsel atılımların hızı düşmüştü. Şüphe yok ki bu hızlı değişimde savaş yıllarındaki motivasyon çok önemli bir parametreydi.
İşte insanlık şimdi de Covid-19 ile savaşıyor. Milyonlarca insanın ölümünü engellemek için savaş yıllarına benzer bir güdülenme ile yol alıyor bilim insanları. Doğrudur! Zamana karşı yarış içinde olduğumuzdan, aşı geliştirirken izlenen Faz Çalışmaları normal dönemlere göre daha hızlı yapılıyor. Aşıların etkinlikleri ile ilgili farklı ülkelerde farklı sonuçlar çıkıyor. Ancak bu etkinlikleri değerlendirmek, bu konuda yetkinlikleri olan insanlara bırakılmalı. Farklı bölgelerde, farklı laboratuvarlarda yapılan çalışmalarda elde edilen bulgulardaki değişiklikler, Covid-19'a karşı korunmak için burun kenarlarına kaya tuzu sürmeyi önerenleri haklı çıkarmaz. Bu sonuçlara bakarak virüslere karşı çörek otu yağı baş tacı edilmez…
İnsanlığın var oluş yolunda attığı en önemli adımlardan biridir aşı çalışmaları. Yaygın aşılama neticesinde geçmişte büyük sıkıntılar yaratan pek çok hastalık kontrol altına alınabilmiştir. Bugün de koruyucu hekimliğin en önemli parçalarından biri olan, kanıta dayalı tıbbî bir ürün olan aşılar an itibariyle yaşanan Covid-19 Pandemisi’nin kontrol altına alınması ve yeniden normal yaşantımıza dönme yolunda ileriye doğru attığımız en önemi adımlardan biridir.
Hiç şüphe yok; salgın hastalıklar ilerleyen zamanda da bizler için büyük problemler yaratmaya devam edecektir. Aşılar da böyle zamanlar için elimizdeki en kuvvetli silah olmaya devam edecektir.