Barış Tolga Demircigil

Yazarın Yazıları

Kız arkadaşım ile Covid-19 Salgını'ndan önce İstanbul'a yaptığımız son ziyaretti aklımda kaldığı kadar. Gümüş halhalını parlatmak üzere Kapalı Çarşı'da bir yere gitmiştik.

"Raftan aldığı kutuyu, üzerine okunaksız bir el yazısı ile "sabah-akşam tok karnına" yazıp karşısındakine uzatan kişi muhtemelen kimdir?". 

Kız arkadaşım ile Covid-19 Salgını'ndan önce İstanbul'a yaptığımız son ziyaretti aklımda kaldığı kadar. Gümüş halhalını parlatmak üzere Kapalı Çarşı'da bir yere gitmiştik.

Eşini haftanın iki günü diyaliz merkezine götüren ve eşine yazılan ilaçları almak üzere eczanemize uğrayan Vahdet isimli bir hastamız var. Her geldiğinde Covid-19 virüsünü "kör ana" olarak tanımlayıp, gözle görünmesi mümkün olmayan bu virüsün günümüz insanını düşürdüğü zor duruma vurgu yapar hastamız. 

Kuşkusuz insanlık tarihi büyük var oluş ve yıkılışlar yaşayarak adeta feleğin çemberinden geçerek bugünlere geldi. İnsanın nasıl bir evrimleşme süreci ile bugünlere ulaştığına dair onlarca kitabı okuma fırsatım oldu.

Bir önceki yazıma zor zamanlar; zor koşullar’ vurgusu ile başladığımda kendi kendime ‘’acaba umutsuz bir yaklaşım mı sergiliyorum’’ diye sormuştum. Umutsuz olmayı hiç sevmedim. Umutsuzluk aşılayana da hiçbir zaman iyi gözle bakmadım. Herhalde ondandır şu zor zaman ve koşullarda bile yeni bir Dünya’nın kurulduğuna şahitlik ettiğimizi düşünmem.

Zor zamanlar, zor koşullar. Ve bu koşulların itmesi ile kendisine yeni bir ekonomik ve toplumsal düzen kurmaya çalışan insanlık doğada var olmak için verdiği sayısız savaşlardan birini daha, bir süredir yeni tip koronavirüse karşı vermek zorunda kaldı.