Kuduzdan ölen çocuğun düşündürdükleri

Dünya kuduz gününün hemen akabinde ülkemizde 10 yaşında bir çocuğun kuduz virüsüyle enfekte olup hayatını kaybetmesi hepimizi derinden üzmüş ve bu korkutucu hastalığa dikkatlerimizi bir kez daha yöneltmiştir.

Kuduz insanlık tarihi kadar eski, hem insan hem hayvan sağlığını etkileyen bir enfeksiyon hastalığı, ciddi bir halk sağlığı sorunudur. Geçen zamana, aşının varlığına ve gelişen teknolojiye rağmen ölümcül olması nedeniyle de önemini korumaya devam etmektedir.T

TARİHTE KUDUZ

Terminolojide Rabies ismiyle adlandırılan Kuduz virüsü, Latince’de saldırgan, öfkeli anlamına gelen “rabere” kelimesinden köken almıştır. Hastalığın Yunanca adı ise lyysa ya da lytta (kendini kaybetmiş, dei) manasına gelmektedir. Batı Avrupa’da 1271’de, İngiltere’de 1613’te tanımlanmıştır. Aşısı geliştirilene kadar kuduz hastalığının tedavisinde ısırılan bölgenin kızgın dmeirle dağlanması, dilaltını kesmek, yaralı bölgeye fasulya koymak vb. çağdışı yöntemler uygulanmaktaydı. 

Hjk
1885 yılında Pasteur tarafından geliştirilen aşı vasıtasıyla tüm dünyada kuduzla etkin bir mücadele yapılabildi. Haziran 1886 tarihinde, Pasteur’e kuduz aşısı için eğitime gidenler; Tuğgeneral Alexander Zoeros Paşa, Yarbay Dr. Hüseyin Remzi Bey veY arbay Veteriner Hekim Hüsnü Bey.

%100 ÖLDÜRÜCÜ, %100 KORUNABİLEN

Kuduz, tedavisi olmayan %100 öldürücü, aşısı olduğu için %100 korunabilen bir hastalıktır. 
Türkiye’de yılda ortalama 250.000 kuduz şüpheli teması bildirilirken kuduz tanısı alan 1-2 hasta bildirilmektedir. Aradaki bu devasa farkın nedeni kuduz şüpheli teması sonrası uygulanan aşıdır. 

Dünyada her yıl 59.000 kuduz ilişkili insan ölümü bildirilmektedir. DSÖ, “2030 yılına kadar sıfır insan kuduz ölümü” hedefine ulaşmak için Kuduz’a Karşı Birleş” hareketi başlatmış, insan kuduz vakalarının %99 köpeklerden bulaştığını saptamış ve köpeklerin %70’inin bağışıklanmasını hedeflemiştir. 
Kuduz aşısını bulan Louis Pasteur’ün ölüm yıldönümüne denk gelen 28 Eylül tarihi Dünya Kuduz Günü ilan edilmiştir.

HASTA YAPAR AMA NASIL?

Kuduz virüsüne sahip hayvan, insan ile mukoza bütünlüğünü bozan temasa geçince(ısırma, tırmalama) insan kas hücresine ulaşan virüs, buradan nikotinik asetilkolin reseptörlerine sonra da periferik sinirlere ve merkezi sinir sistemine ilerler. Virüsün kas hücresinden Nikotinik asetilkolin reseptörlerine ulaşana kadar geçen sürede uygulanan aşı ve immünglobulin etkiliyken, nikotinik asetilkolin reseptörlerinden periferik sinirlere ulaşması esnasında yapılan aşı ve immünglobülin etkisiz kalabilmektedir. Bu nedenle şüpheli temas sonrası aşı ve immünglobülin uygulaması geciktirilmemelidir.

Hayatını kaybeden evladımızda aşı uygulaması için geç kalındığı görülüyor.  Acaba çocuk ailesine köpek tarafından ısırıldığını söyleyebildi mi? Yoksa söyledi de ailesi mi önemsemedi? 

SORUNLARDAN BİRİ DE İLETİŞİMSİZLİK

Diğer birçok hastalık gibi kuduz da maalesef az gelişmiş toplumlarda daha çok görülmekte, daha çok can almaktadır. Eğitim ve bilinçlenme koruyuculuk açısından çok önemlidir.
Eğitim demişken toplumun her alanı için bu konunun ciddiyet ve önemle çözülmesi gerekiyor. Tam olarak nerede ve nasıl kaybettik aradaki bağlantıyı, nasıl başardık iletişimi kesmeyi? Çocuklar anne babalarına,  anne babalar çocuklarına, toplumdaki bireyler birbirlerine hangi noktada yabancılaşmaya başladı?

Neden ufacık çocuklar başka bir canlıyla ( ki bu kimi zaman insan, kimi zaman hayvan bazen de toprak olur) muhatap olurken suç işlemiş muamelesi görüyor?  Çocuk üstü kirlenir de annesi kızar diye neden toprağa temas edemiyor?  Bir insan ya da başka bir canlı zarar verince iletişim kurduğu için suçlanıp bedel ödemek zorunda kalıyor.

Toplumun içine itildiği bu acayip ve anlamsız durumun faturası hepimize çok ağır kesiliyor! Kadınlar tacize uğrayınca suçlu oluyor, çocuklar çamura batınca dayak yiyor, hayvanlara yaklaştı diye bir aksilik çıkınca cezalandırılıyor, bu da suçlarını(!) saklamaya itiyor onları;  sonuç kuduz köpek tarafından ısırıldığını saklamanın bedelini canıyla ödeyen bir çocuk!

SUÇLU KİM?

Çocukları suçlamak yerine eğitmek, hayvanları suçlamak yerine aşılayarak korumak ve denetlemek gerekir. Çünkü kuduz sadece insanları değil hayvanları da öldüren bir hastalık. Yani kısacası alınacak önlem insan ve hayvan iletişimini kesmek değil, hastalık ve virüslere konakçı hayvanları itlaf hiç değil; ki bunun örneğine birkaç yıl önce kuş gribinde milyonlarca kümes hayvanının telefinde rastladık.

Doğruluk, bilinç, eğitim ve vicdan bunun neresinde? Kısacası bilinçsizlik ve iletişimsizlik toplumun en büyük düşmanı olmaya devam ediyor. 

Kuduz tüm korkutuculuğuna rağmen önlenebilir bir hastalıktır. En önemli önlem toplumun kuduz ve kuduzdan korunmaya dair bilinçlendirilmesidir. Bu konuda öne çıkan bazı önlemler şöyledir:

Hayvanla temas sonrası yara yerinin su ve sabunla yıkanması, temas öncesi profilaksi (yaban hayvanlarına temas riski olan kişiler, veteriner hekimleri vb) ve kuduz riski teması olan uygun kişilere Sağlık Bakanlığı Kuduz Rehberi'ne göre temas sonrası profilaksi uygulanmalıdır. Halk yara bakımı, hayvan aşılaması ve erken aşılama konusunda eğitilmelidir. 

Bk
Usta oyunca Tarık Akan’ın rol aldığı Çocuklar Çiçektir:Kuduz filmi bu konuda bir başyapıttır. İkinci Dünya Savaşı döneminde Türkiye'de Güney Anadolu'da köy ağası Haşim'e hediye olarak gelen Alman Kurdu köydeki çocukları ısırmıştır. Kısa bir süre sonra köpeğin kuduz olduğu anlaşılmıştır ve bütün köylü çocuklara aşı yapılması için sefer olacaktır.


Sabuha Akdemir
Eren Öztürk