Koronavirüs ve pandemisi
hayatımızı felç etti.
Hareketsiz bir hayat.
Yedik, içtik.
Ve de “şiştik” tabir uygunsa.
Kabahat virüste mi,
besinlerde mi?
Yoksulluk mu,
Zenginlik mi?
Düşünme ve karar verme zamanı.
ŞİŞMANLIĞIN FAİLLERİ: ÜÇ BEYAZ
Eskiden beri söylenir.
Aman üç beyazdan uza dur.
Şeker,un( ekmek )
ve tuz.
Şimdi bir de yağ.
Hepsi de azı karar,
çoğu zarar cinsinden.
Hem şişmanlık,
hem hastalıkları tetiklemesi
yönünden önemli.
NEDEN ŞİŞMANLIYORUZ ?
Batı ülkelerinin deneyimi çok.
Her yerde bulunan
sağlıksız yiyecekler.
Kalorisi yüksek,
besin açısından zayıf gıdalar.
Kolay erişilebilir,
bol, uygun fiyatlı ve
nerede ise normalleştirilmiş.
Fiziksel aktivite fırsatlarının
olmadığı kişiler için
Tam bir "şişmanlatıcı ortam"
maruz kalmamak ne mümkün.
Bu cazibeye kim dayanır.
Yoksul insanlar için cezbedici.
ŞİŞMANLATICI MEKANLAR
Batı ülkelerinde sağlıksız yiyeceklerin
mağaza ve süpermarketlerde tanıtılma ve
sunulma olasılığı daha yüksek saptanmış.
Ülkemizde farklı mı?
Evlerimizden dışarı
adım attığımız andan
duyularımıza hitabeden
yiyecek sunumları kaçınılmaz.
Üzücü gerçek şu ki;
bu yiyeceklerin çoğu,
özellikle kilo vermeye veya
daha sağlıklı beslenmeye çalışınlar için,
kötü yiyecek seçimleri olduğu.
Oysa bu olumsuz durumu
dönüştürmek mümkün.
Sinemalarda,
eğlence merkezlerinde,
hastanelerinde,
işyerlerinde
süpermarketlerin ve
yiyecek satış noktalarının
hepsinin lezzetli ve
sağlıklı seçenekler sunmak ve
teşvik etmek için çalışması gerekir.
NE YAPMALI?
Şişmanlığın faillerinden ilk ikisi
şeker ve tuz.
Tuz konusunda devlet adım attı.
Tuzluklar kaldırıldı maslardan.
Eser miktarda tek kullanımlık
tuz poşetleri.
İyi bir adım.
Şeker konusu ise sıkıntılı.
Çay tiryakisi bir millet,
her köşe başında çay ocağı ve
kahvehane.
Kahvenin sadesi yaygın alışkanlık,
ama çayın şekersizi alışılmadık şey.
ŞEKER VE TUZ VERGİSİ
Hatta öyle ki örneğin İngiltere’de
Şeker ve tuz vergisi gündemde.
Vergi ile tuz ve şeker tüketimi azalacak,
kişi başına alınan kalori de düşecek.
Sonuç ve amaç:
Halkın kalp hastalığı ve
felç riskini azaltmak