Afetler, afet yönetimi ve toplum sağlığı

Orman Genel Müdürlüğü’nün paylaştığı verilere göre 28 Temmuz’dan itibaren ülkemizde çeşitli illerde 112 orman yangını meydana gelmiştir ve halen 5 yangın kontrol altına alınmaya devam etmektedir.

Ülkemizin coğrafi konumu ve iklim şartları nedeniyle her yıl çeşitli afetlerle karşı karşıya kalmaktayız. Bunların başında depremler, sel ve su baskınları, yangınlar ve heyelanlar gelmektedir. En çok can ve mal kaybına neden olan ise deprem, sel ve heyelanlardır.

Doğal afetler, insanların oluşumuna neden olmadığı (!) ve oluştuktan sonra insanlar tarafından önlenemeyen sel, deprem, fırtına, yangın gibi doğal felaketlerdir.

AFET, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından “İnsanlar için can ve mal kayıplarına neden olan toplumu fiziksel, psikolojik ve ekonomik yönleriyle etkileyen ve yerel imkânlar ile baş edilemeyen her türlü doğal, teknolojik veya insan kaynaklı olaylar’’ olarak tanımlanmaktadır.

Afetlerin sonunda toplum ve bireyler olarak ruhsal, fiziksel ve sosyal açıdan kayıplar yaşamaktayız. Bu insanlara sağlanması gereken sağlık hizmetlerinin çeşitli nedenlerle (politik, ekonomik, yerel vs.)  sunulamaması nedeniyle fiziksel özürlülük, organ kayıpları ve ölüm gibi birçok olumsuz durumla karşılaşmamıza ve bu durumla baş etmemize sebep olmaktadır.

Uluslararası afet epidemiyoloji araştırma merkezi (Centre for Research on the Epidemiology of Disasters -CRED) 2018 yılında afetler nedeniyle dünya genelinde 10.733 insanın yaşamını kaybettiğini ve 60 milyondan fazla insanın bundan olumsuz etkilendiğini rapor etmiştir. Bunların arasında kaybettiğimiz masum hayvanların sayısını tahmin dahi edemiyoruz.

Doğal afetlerin yol açtığı can ve mal kayıplarını en aza indirmek ve toplumun bundan en asgari hasarla çıkmasını sağlamak hiç kuşkusuz devletimizin görevidir. Bundan dolayı anayasamız yaşanan doğal afetleri olağanüstü hal olarak belirlemiştir. Afet durumlarında devletin bütün imkânları seferber edilerek afete uğrayanlara bütüncül olarak yardım ve destek amaçlanmıştır.

Tarih boyunca insanlık çok çeşitli afetlerle karşılaşmış ve bunlarla mücadele için her geçen gün teknolojinin de yardımıyla iş birliği ve iletişimle yeni yöntemler ve önlemler geliştirmişlerdir.  Dünya’da bilinen en etkin girişimin Roma İmparatoru Augustus tarafından Roma’da yangın yaşandığı için “The Vigiles” isimli kölelerden oluşan itfaiye birliklerini M.S. 6. Yy.da kurması olmuştur.

Afet Yönetimi;

            I.Dünya Savaşında, ‘pasif korunma’

            II.Dünya Savaşında ise riskin en aza indirilmesi, afetlere hazırlık, etkin müdahale   yöntemleri ve iyileştirmeyi içine alan ‘sivil savunma’ olarak nitelendirilmeye başlanmıştır.

1990 yılını Birleşmiş Milletler Uluslararası Doğal Afet Azaltma yılı olarak ilan etmiştir.

1994 yılında uluslararası bir konferans olarak toplanan Yokohama Stratejisi’nde dikkat çeken bazı ifadeler bulunmaktadır. Bunları olduğu gibi size aktarıyorum;

KÜLTÜREL GELENEKLER, DİNİ DEĞERLER, EKONOMİK DURUM VE SİYASETE OLAN GÜVEN SOSYAL KIRILGANLIĞIN BELİRLENMESİNDE VE BU BAĞLAMDA AFETLERİN AZALTILMASINDA GEREKLİDİR. DOLAYISIYLA YEREL ŞARTLAR BİLİNMELİ VE BUNU BİLEN YEREL AKTÖRLER KULLANILMALIDIR. 

Afetlerde tüm ülkeler gereken hassasiyeti azami düzeyde göstermeli ve uluslararası yardımlaşmaya tamamıyla açık olmalıdır.

Uluslararası geçerliliği olan ve uygulanan girişimler; afetlerin kalkınma ve ekonomik boyutla ilişkisini açıklayan ve etkileyen Binyıl Kalkınma Hedefleri (2000 yılında 189 ülke kabul etmiş ve Birleşmiş Milletler onayı ile de yürürlüğe girmiştir) ve Hyogo (2005) Eylem planıdır. Bu iki proje ile afetlerde toplumların gelişimini engelleyen ekonomik yükün azaltılması hedeflenmiştir.

Afetler sonrasında toplum etkileyen olumsuz durumlar arasında,

  •  Travma sonrası stres bozukluğu
  •  Sosyal tepkiler
  •  Ekonomi üzerine etkileri nedeniyle kişilerin yoksullaşması
  •  Bulaşıcı hastalıklar
  •  Nüfus değişiklikleri
  •  İklim Değişiklikleri
  •  Gıdaya ve suya ulaşmada güçlük
  •  Sağlık alt yapısında hasar gibi faktörler bulunmaktadır.

Afetlerin bireylerin üzerine etkilerinin en aza indirilebilmesi için tüm sağlık profesyonellerinin afet yönetimi konusunda bilgili olmaları hayati bir önem taşımaktadır.

 Sağlık çalışanları içerisinde hemşirelerin sayıca fazla olması afet yönetimindeki rollerini daha önemli kılmaktadır.

Hemşireler, kurumsal risk değerlendirmesi, afet planlarının hazırlanması, uygulanması, değerlendirilmesi ve güncellenmesi çalışmalarının tümünde yer alarak afet zararlarının azaltılmasında hayati bir önem taşımaktadırlar. Acil durum ve afet sırasında olay yerine ilk gidecek profesyonellerden biri olan hemşirelerin bilgi ve yetenekleri arttırılmalıdır. Tüm sağlık personelleri mesleki eğitimleri sırasında ve sonrasında çeşitli kurslar, eğitimler, tatbikatlar kanalıyla afetlerdeki sağlık hizmetleri konusunda eğitilmelidirler.