Bir hastane “aşı olmayan hastaya bakmam” diyebilir mi?

Sosyal medyada Başkent Üniversitesi Alanya Hastanesi’nin bir duvar levhası dolaşıyor. Bu levhada, Covid-19 aşısı olmayan vatandaşların başvurularının ilerleyen süreçte acil haller dışında kabul edilmeyeceği bildiriliyor. Tabi konu ister istemez bir tartışmaya yol açtı. Böyle bir ilanın hukuka aykırı olduğunu söyleyenler olduğu gibi bunu savunan ve isabetli bulanlar da oldu. Yazımızda bu konuyu ele alacağız.

Öncelikle bu levhadaki yazıda acil hallerde hasta kabulünün yapılacağı belirtildiğinden, sorunu sadece acil olmayan haller için ele almak gerekiyor. Acaba bir vakıf üniversitesi hastanesi acil vaka olmamasına rağmen Covid-19 aşısı olmayan vatandaşı hasta olarak kabul etmeme hakkı var mı? Hukuk, böyle bir uygulamaya izin verir mi?

Esasen bu konu daha önce aşı bağlamında değil fakat bir başka boyutta, sağlık sigortası himayesinden yararlanma hakkı yönünden, intihar olguları bağlamında tartışılmıştı. Öncelikle şunu belirtelim. Ülkemizdeki hukuk uygulamasına göre, intihara teşebbüs edip yaralanan ya da sigara, alkol veya madde kullanan bir vatandaşın hastaneye kabul edilmemesi gibi bir durum asla söz konusu olamaz. Öyle ki daha önce defalarca aynı tedaviyi almış olsa dahi  alkol bağımlısı bir kişi tekrar hastaneye başvurma ve bağımlılığının tedavisini isteme  hakkına sahiptir. Bu kişi alkolik siroz olduğunda da hukuk düzeni bu kişiye “ne halin varsa gör” diyemez. Keza kendisini bir arabanın önüne atarak ölmek isteyen vatandaş için de, hadi bırakalım acil hali geçsin, rehabilitasyon sürecinde de “bu hale gelmenin sorumlusu sensin, haydi evine”  denilmesi hukuken mümkün değildir.

213

Aşı konusuna tekrar dönecek olursak. Hukuk düzeni kimseyi aşı olmaya zorlayamadığına göre insanların aşı olmama hakları vardır. Yüksek Mahkemenin uygulaması da bu yöndedir. Nitekim Anayasa Mahkemesi bir kararında, “...1593 sayılı Kanun’da münferiden çiçek aşısının mecburi bir aşı olarak öngörüldüğü ve söz konusu yükümlülüğün zaman ve kişi grupları nazara alınarak Kanun’un 88-94. maddelerinde ayrıntılı olarak düzenlendiği görülmektedir. Bunun dışındaki aşı uygulamasının Bakanlığın ilgili Genelgesi kapsamında ve belirlenen program çerçevesinde yapıldığı görülmekle birlikte genel ve zorunlu aşı uygulamasına dayanak oluşturacak bir kanun hükmünün mevcut olmadığı anlaşılmaktadır.” demiştir.

Elbette aşı olmayanlar bu tercihlerinin getireceği bazı kısıtlamalara maruz kalabilir ve buna katlanmaları gerekir. Ancak bu kısıtlama ve mahrumiyetlerin aşı olmayan kişinin bir hastaneye kabul edilmemesi boyutuna vardırılması mümkün değildir. Hukuk düzeni böyle bir uygulamaya cevaz vermez, uygulayanı da himaye etmez.

Burada, aşı olmayan bireylerin toplum sağlığını tehlikeye attıkları için böyle bir yaptırıma katlanmaları gerektiği düşüncesi ileri sürülebilir. Ancak Biyotıp Sözleşmesinde de ifade edildiği üzere tıbbi uygulamalarda, “İnsanın menfaatleri ve refahı, bilim veya toplumun menfaatlerinin üstündedir.” Hiçbir insan, kendi sağlığını toplum sağlığından daha az önemli görmeye ilişkin bir kabule zorlanamaz. Elbette aşı olmamak kişinin kendi sağlığını tehlikeye atması anlamına gelmemektedir. Ancak bazı vatandaşların düşük ihtimal bile olsa aşının getirdiği bazı riskleri göze almama hakları bulunmaktadır.

 

Yine bu uygulama, yani aşı olmayanı hastaneye kabul etmeme,  ayrımcılık yasağına da aykırıdır. Anayasa, sağlık hizmetlerine erişim hakkı söz konusu olduğunda bireyler arasında aşı olan olmayan şekilde bir ayrımcılığa izin vermemektedir. Böyle bir yol açıldığında sigara kullananların, kötü beslenenlerin, alkol veya madde bağımlılarının da hastalanmaları halinde hastaneye kabul edilmemeleri gibi bir sonuç ortaya çıkar. Bu nedenle böyle bir yolun asla açılmaması gerekir.

Başkent Üniversitesi Alanya Hastanesi de bu ayrımcılık yasağına tabidir ve Covid-19 aşısı olmayan kişilere sağlık hizmete sunmama gibi bir hak ve yetkiye sahip değildir. Henüz uygulanmayan bu duyurularını geri çekmeleri gerekir.

Son olarak bu yazının aşı olmamayı tavsiye ettiği şeklinde anlaşılmaması gerekir. Şüphesiz aşı salgınla mücadelenin en etkili yöntemidir. Önerimiz herkesin i̇dari̇ makamların önerilerine göre aşını olmasıdır. Ancak, herşeye rağmen aşı olmayan kişilerin, hukuka aykırı orantısız ve ölçüsüz kısıtlamalara ve yoksunluklara maruz bırakılamayacağı da bir başka hakikattir. Yazıda bu hakikatin vurgulanması amaçlanmıştır.