Son yıllarda yaygınlaşan işlemlerden birisi de mide balonu uygulaması oldu. Bu yazımızda mide balonu uygulaması sonrasında meydana gelen delinmeye bağlı tazminat davasını ele alacağız.
Bu olayda, özel hastanede çalışan doktor kilo kontrolü amacıyla hastaya mide balonu operasyonu uygulamıştır. Hasta a,meliyat sonrasında ağrıları sebebiyle tekrar doktoruna başvuruda bulunmuştur. Doktor tarafından yapılan görüntülemede mide içine balon bırakan aparatın (kılavuzun) yarısının kırılarak balon teliyle birlikte mide içinde kaldığı tespit edilmiştir.
Hasta tekrar endoskopik olarak balon çıkarma işlemine alınmış, balonun ucundaki metal kılavuz yabancı cisim forsepsi ile tutulmuş fakat balondan ayrılmamıştır. Bunun üzerine balon çıkarma kiti açılarak balon söndürülmüş, sönmüş balon ile metal birlikte çıkarılırken özofagusta (yemek borusu) perforasyon (delinme) ve akabinde mediastinit (göğüs boşluğu iltihabı) tablosu meydana gelmiştir. Hasta bu sebeple maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmaktadır.
Yargılama sırasında, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulundan alınan raporda özofagus perforasyonu ve mediastinitin, bu tür ameliyatların bir tıbbi kusur ya da ihmalden kaynaklanmayan "komplikasyonu" olarak nitelendirilmiş ve neticede "balon çıkarma işlemi esnasında oluşan yemek borusundaki yırtılma ve göğüs boşluğu iltihabının (perforasyon ve mediastinit) mideye balon takılması/çıkarılması işleminin komplikasyonu" olduğu bildirilmiştir. Bu rapor üzerine Mahkeme davayı reddetmiştir. Olay Yargıtayın önüne gelmiştir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi bu olayda HMK'nın 282.maddesinde yer alan; ''Hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir" kuralına gönderme yaparak Adli Tıp Raporunun Mahkeme bakımından bağlayıcı olmadığını vurguladıktan sonra, somut olayın özellikleri esas alınarak, doktor ve hastanenin, meydana gelen sonuç nedeniyle hastaya karşı sorumlu oldukları neticesine varılmıştır.
Yargıtayın daha önce de hekimde kusur görmeyen bilirkişi raporuna rağmen tazminat talebinin kabul edilmesi gerektiği yönünde kararları olmuştu. Bunlardan en bilineni ameliyat sırasında gazlı bez unutulması olgusuydu. Bu olguda Yargıtay; "Davalı operatör doktorun, davacının vücudunda ameliyat esnasında 2 metre uzunluğunda gazlı bezi unutması, bizatihi sorumlu olmasını gerektirir ağır bir ihmaldir. Esasen tıp dalında unutma hoş görülmesi, müsamaha ile karşılanması mümkün olmayan kusurlu davranıştır. Sırf bu niteliği itibarıyla, olayın bir uzman önünde incelettirilmesine de ihtiyaç yoktur. Çünkü; bir operatörün ameliyat sırasında mesleki değil, meslek dışı dikkatinin bile böyle bir olaya asla meydana vermemesi asıldır. Bu açık duruma rağmen, Yüksek Sağlık Şurasının olayın en normal dikkat ve özen zorunluluğunu bir yana iterek gazlı bezin ameliyat sahasında unutulmasının nadide de olsa mümkün olaylardan kabul etmesi yetersiz olup, ayrıca sorunun niteliğini kavramaktan da uzaktır. Bu görüş... mahkemeyi bağlamayacaktır. ... gazlı bezin vücutta unutulduğu çekişmesiz olduğuna göre bu açık olgu karşısında, doktorun objektif ağır kusurunun varlığı kabul edilmeli, doktorun kusurlu olup olmadığının bilirkişiye incelettirilmesine ihtiyaç duyulmamalıdır." demişti.
Yukarıda özetliğimiz olguda da Yargıtay, mide balonunun yerleştirilmesini sağlayan metal kılavuzun (guide) kırılarak mide içinde kalması ve daha sonra bu parçanın balonla birlikte çıkarılması sırasında yemek borusunun (özofagus) delinmesi olayında, bilirkişinin komplikasyon değerlendirmesini kabul etmeyerek doktor ve hastanenin tazminattan sorumlu olacağı yönünde karar vermiştir.