Yazmak için bekledim,
Tam bir hastamı muayene edecektim ki,
Kardeşimden görüntülü arama geldi,
Hayırdır inşallah dedim,
Bu saatte neden görüntülü arasın ki?
“Çok kötü deprem oldu ağabey, ben iyiyim.” diyebildi sesi titreyerek.
Telefonu kapat ihtiyacı olanlar kullansın dememle,
Annemi aramam bir oldu.
Her zaman ki gibi telefonlar çalışmadı.
Ben de görüntülü aramayı denedim,
Ona ve babama ulaştım neyse ki.
Zaten pek de konuşacak halde değillerdi.
***
Sonra peşi sıra haberler düşmeye başladı:
Bornova yıkıldı,
Alsancak yıkıldı…
Çocukluğunuz ve gençliğinizin geçtiği şehri bir anda kaybetmek,
Oluşan kaosu hayal edip hareket edememek,
Ve en kötüsü hatıralarınızı o toz duman içerisinde yitirmek dünyanın en kötü hissiyatı olsa gerek.
***
O gün İzmir’in dağlarında çiçekler açmıyordu…
Yükselen enkaz yığınlarının altında taptaze çiçekler birer birer soluyordu.
Bakmayın haberlerde Bayraklı dendiğine;
Burası burun ova yani Bornova.
Az ilerisi Manavkuyu;
Biraz aşağısı Çamdibi.
Bayraklı yukarısı,
Sonradan mıntıkası değişti de eklendi aşağısı.
Özetle: Ova, manav, çam.
Ama yitirdiklerimiz CAN be kardeşim CAN!
Dünyanın en iyi bamyasının yetiştiği yerde…
Yeşile beton döken bir zihniyetin eseri esas mesele.
Üzüldük ve ağladık ama
Allah’tan rahmet dileyip unutacağız.
İçimiz yanıyor ama yine de haykıracağız:
Her şeye rağmen umut var!
Uzm. Dr. Özgür Niflioğlu