Soner Yalçın’ın “Kara Kutu”sundan Neler Çıktı?

Soner Yalçın’ın son kitabı Kara Kutu şimdiden getirdiği sese bakılınca daha epeyce ses getireceğe benziyor. Kamuoyunda “etki” hekimlerde ise “tepki” yaratması kaçınılmaz bir kitap olduğunun altını çizmekte yarar var.

Bu denli oylumlu bir kitabı iki günde okumuş olmama kendim de şaşırdım. Kitabın sayfalarını çevirdikçe akıp gittiğini fark ettim. Olasılıkla kitabın kapsamıyla tanışık olmamdan kaynaklıydı bu çabukluk ve kolaylık.

Bir kitap ya da görüş özellikle son yılların Türkiyesi’nde her geçen gün artan bir “ak-kara ikiliği” üzerinden irdelenir oldu. Bu yüzden de ak ya da kara olarak nitelenmek istemeyen pek çok kişi ve kurumun bir şeyleri tartışmaktan sakınıyor. Bu yanlışa düşmeden eleştirmeye çalışacağım Soner Yalçın’ın “Kara Kutu”sunu. Doğrusunu da eğrisini de görmeye, her ikisinin de hakkını vererek.

MODERN TIP-GELENEKSEL/İŞLEVSEL TIP İKİLİĞİ

Hemen vurgulamakta yarar görüyorum. Soner Yalçın “Kara Kutu”da Modern Tıp anlayışının yanlışlarından yola çıkarak Modern Tıp’ı bütünüyle zan altında bırakma hatasına düşmüştür. En azından yarattığı izlenim bu doğrultudadır.

Modern Tıp eleştirelim ya da güzelleyelim günümüz insanına bir şekilde dokunmaktadır. Sağkalım oranlarının ve dolayısı ile de ortalama yaşam sürelerinin uzamakta oluşu yalın gerçektir. İnsana sunulan bu paha biçilmez kazanımın karşılıksız kalmamasına şaşırılmamalıdır. Hiç kuşkusuz bu ve benzeri artılar modern tıbbı sorgulanmaktan, eleştirilmekten bağışık tutmaya yetmez. İnsanlık bir şekilde akılcı ve bilimsel bir tutum içinde olmayı seçecekse modern tıbbı da sorgulamalıdır, sorgulayacaktır!

ŞARLATANLIK : MODERN YA DA GELENEKSEL TIP ALANINA ÖZGÜ DEĞİLDİR

Yine son zamanlarda tıpta şarlatanlık olgusunun geleneksel/işlevsel tıpla özdeşleştirildiği görülmekte ve bu çabanın pek çoğumuzun algısında karşılık bulduğu görülmektedir. Oysa, modern tıp kisvesi de şarlatanlık ve sağlığı tecimselliğe araç eden kötü niyete araç edilebilmektedir.

Unutulmamalıdır ki; ilâç başta olmak üzere iyileştirici gereçler ile besin sektörünü kapsayan üretim yeryüzünde petrol ve silahtan sonra gelen üçüncü kazanç alanıdır. Çok uluslu şirketlerin böylesi verimli ve kazançlı bir alandan ilgilerini esirgememeleri kadar doğal bir durum olamayacağına göre insan sağlığını tecimselliğe konu edenlerin modern ya da geleneksel tıp ayrımı yapmayacakları akıldan hiç çıkartılmamalıdır.

Yeterince denenmeden kullanıma sunulan ilâçlar nedeniyle yaşamını yitirenlerin yanı sıra geleneksel tıp ürünü sayılabilecek bitkisel kökenli sayısız ürünün de sağlığa zararlı olabildiği hiç olmazsa kişilere parasal zarar verdiği bilinen bir durumdur.

TIPTA ÖZDENETİM VE ÖZELEŞTİRİ EKSİKLİĞİ

Soner Yalçın’ın son kitabı üzerinden tartışmaların şimdiden başladığını gözlemliyorum yakın çevremde. Özeleştiri ve özdenetim alışkanlığının neredeyse söz konusu olmadığı ülkemizde tıp alanının da bu kötü alışkanlıktan pay aldığı görmezden gelinemeyecek denli açıktır. Soner Yalçın kitabının bir yerinde tabip odalarını gündelik siyasete çok fazla ilgili olmakla suçlamış. Ne yazık ki doğrudur bu saptama. Bu kurumların kendi üyelerinin destek ve güvenini bile sağlamaktan uzak oluşlarına eklenen gündelik siyasette ön çıkma heveslerinin ne hekimlere ne de topluma yarar sağlaması olası görünmemektedir.

Son yıllarda öne çıkartılan “Tıbbın alternatifi olmaz!” söylemi hiç kuşkusuz modern tıp anlayışını yüceltmeyi, bir ölçüde hakkını vermeyi amaçlamaktadır. Özellikle, gericiliğin güç kazandığı günümüz Türkiyesi’nde geleneksel kisveli tıp şarlatanlığının tırmanışı göz önüne alındığında bu sözü de yabana atmamak gerekir.

Ancak, bu haklı gerekçe şarlatanlığın modern tıp kılığında yaşamımıza girmeyeceğinin güvencesi olmaktan da uzaktır.

Özdenetim ve özeleştiri kültüründen uzaklaşmanın yalnız gericiliğe değil ilerici görünen kesimlere de bulaşmış bir hastalık olduğunu üzülerek izlemekteyiz.

Tıp dünyasının geleneksel/işlevsel tıp adı altında ortaya konulan şarlatanlıklara gösterdiği ilgiyi modern tıp kalkanının ardına saklanmış sözde bilimsel ve epeyce tecimsel yaklaşımlardan da esirgememesi gerekir.

AŞI YAPTIRMADAN ÖNCE DÜŞÜNMELİ Mİ?

 

Her ne kadar Soner Yalçın’ın aşılar ve modern tıp karşıtlığı izlenimi veren görüşleri sorunluysa da; kitabının pek çok yerinde değindiği kimi zaman cinayete varan sonuçlara yol açan kartel güdümlü modern tıptaki sorunlar da tartışılmayı fazlasıyla hak etmektedir.

Hiç kuşkusuz aşıların üretim biçimi ve içerikleri tartışma konusu edilebilir. Ancak, bu ve benzeri hiçbir kusur ya da aksaklık özellikle çocukluk çağı aşılarını yaptırmadan önce düşünme gerekçesi olamaz, olmamalıdır. Şair, yazar ve çocuk hekimi Ceyhun Atuf Kansu’nun “Kızamuk Ağıdı” şiiri bu bağlamdaki ikilemin yaratabileceği acıklı sonuçları algılamayı kolaylaştıracaktır.

Grip aşısı gibi bir dizi aşının yapılıp yapılmaması konusu ise elbette tartışmaya açıktır.

SAĞLIKTA NİTELİK Mİ NİCELİK Mİ?

Son olarak, Soner Yalçın’ın bir başka eksiğine değinmekte yarar görüyorum.

Günümüzde modern tıp dünyada olduğu gibi ülkemizde de tüketime ve çokluğa dayanan bir özelliğe sahiptir. Savurganlık ve aşırı harcama bu özelliğin doğal sonucudur. Tıp ortamına dayatılan performansa dayalı hizmet üretimi bir yandan savurganlığı özendirme işlevi görürken diğer yandan da oluşturduğu iş yükü ile hekimi daha az insani olmaya zorlamakta ve bu yolla da hekim-hasta ilişkisini aşındırmaktadır.  Hastaya ayrılan süre azaldıkça hekimin daha çok teknoloji kullanması, daha fazla yardımcı tanı yöntemlerine başvurması kaçınılmazlaşmaktadır.  Tıp öğretiminin “hastalık yok, hasta var” sözlerinde anlam kazanan temel ilkesi de tarihe karışmış olmaktadır. Bu bağlamda Soner Yalçın’ın insanın tek tipleştirilmesi eleştirisi de haklılık kazanmaktadır.

Soner Yalçın’ın “Kara Kutu”suna son bir bölüm eklenmeliydi. Performansa dayalı hizmet üretimine ve sağlık ortamına egemen kılınan yasal düzenlemelere değinmek olmazsa olmaz gerekliliktir.  Bu olmadan sağlık ortamında yaşanan olumsuzlukların anlaşılması ve çözüm arayışına girişilmesi olanaklı değildir.

Son söz : Kutuplaşmaya ve karşıtlaşmaya koşullanmış toplumumuzun tüm kesimlerinin hiç olmazsa bu kez önyargıdan arınmış bir davranış ve tutum sergilemesi dileğiyle…