Türkiye’de afet hemşireliği

Dünyanın varoluşundan bugüne kadar teknolojinin gelişmesi ve kentleşmenin artmasıyla birlikte afetlerin etkilerini arttığı görülmektedir. Dünya nüfusunun artması ve uygunsuz kentleşme biçimleri, afetlerin sonucunda yaralanmaya ve can kaybına neden olmaktadır. Afetler; toplumların üzerinde bıraktığı travmanın yanında hem maddi hem manevi anlamda yaşam kalitesini de etkilemektedir. Dünya Felaket Raporuna göre 2020’nin ilk 6 ayında 100’den fazla afet meydana geldi, 50 milyondan fazla insan etkilendi. Afetlerin çeşitleri ve etkileri ülkelere göre farklılık göstermektedir. Gelişmekte olan ve az gelişen ülkelerde afetlere yönelik hazırlık durumu yeterli seviyede değildir. Türkiye’de su baskını, orman yangını, çığ, heyelan, deprem ve yıldırım gibi doğa kaynaklı afetler sıkça görülmektedir. Ülkemizde en çok %45 oranında heyelan, %18 oranında deprem, %14 su baskını ve %10 oranında kaya düşmesi görülmektedir. En çok zararı %55 oranla depremler oluşturmaktadır. Doğal afetler, toplumlarda ciddi yıkım ve kayıplara neden olmaktadır. Bu nedenle afetlere karşı hazırlıklı olmak önemli bir konudur. Afete hazırlık; afetlere yönelik önceden alınması gereken tedbirler bütünüdür. Son zamanlarda artan doğal afetlerle birlikte sağlık hizmetlerinin önemi bir kez daha görülmektedir. Afetlerin artmasıyla birlikte sağlık hizmetlerine yönelik talep gün geçtikçe artmaktadır. Bu durum karşısında sağlık çalışanlarının gösterdikleri performans, bilgi düzeyleri, hızlı ve doğru karar verebilme yetenekleri ve acil durum becerileri önem arz etmektedir. Sağlık hizmetlerinin vazgeçilemez üyelerinden biri olan hemşireler, afetlere yönelik müdahalelerde en ön saflarda aktif görevler almaktadır. Hemşireler afetlerde triyaj, resüsitasyon, koordinatör ve bakım gibi görevler alabilecek ilk sağlık profesyonelleridir.

Günümüz dünyasında tüm ülkeler de hemşireler; yaşanılabilecek afet olaylarına karşı gerekli bilgi, beceri ve kritik karar verebilme yeteneklerine sahip olması zorunluluk haline gelmiştir. Buna göre hemşirelerin; uzmanlık alanları fark etmeksizin afet yönetimi konusunda bilgi sahibi olmaları ve afet durumlarında aktif olarak görev almaları önemlidir. Geçmişte acil servis hemşirelerinin, orduda görev yapan hemşirelerin ve halk sağlığı ile ilgilenen hemşirelerin alanı olarak görülen afet yönetimi, bugün ise tüm hemşirelerin ilgilendiren bir konu olmuştur.

Türkiye’de yeni gelişmekte olan afet hemşireliğini öğrenme sürecinde hemşirelere kılavuzluk edebilecek ve yol gösterebilecek az sayıda teorik model ve bilimsel kaynak bulunmaktadır. Yapılan çalışmalara bakıldığında hemşirelik öğrencilerinin ve hemşirelerin afet durumlarına hazır olmadıkları ve buna yönelik yeterli eğitim almadıkları görülmektedir. Hemşirelik eğitim müfredatına afet hemşireliğinin de eklenmesiyle birlikte Türkiye’nin afet hemşireliği açısından büyük kazanımları olacaktır. Bu müfredat, afet olaylarında ölümlerin azalmasına, afetzedelerin daha hızlı bir şekilde sağlığına kavuşmasına ve afet maliyetlerinin azalması gibi birçok konuda olumlu sonuçlar ortaya çıkaracaktır.

Tüm hemşirelere lisans eğitim konularında yeteri düzeyde eğitim verilmesi, afet yönetimine yönelik lisansüstü eğitim programlarının açılması ve afetlere yönelik demo uygulamalarının yapılması hemşirelerin afetlerde ileri düzeyde bilgi, beceri ve deneyim kazanmaları açısından son derece önem taşımaktadır. Bunun yanında, Türkiye’de afet bilincinin oluşturulması amacıyla hemşire ve hastane yöneticileri tarafından çeşitli eğitim ve uygulama politikaları geliştirmeleri gerekmektedir.

 

HEMŞİRE UĞUR TAKTUK

 

Etiketler
afet hemşireliği
Türkiye'de afet hemşireliği