YAZI DİSİZİNİN 1. KISMI İÇİN BURAYA TIKLAYABİLİRSİNİZ.
TÜM YARALAR GÖRÜNMEZ
Savaş, çatışma durduktan sonra da askerlerin, sivillerin ve çevrenin sağlığını etkilemeye devam etmektedir.Her savaşın kendine özgü zihinsel zorlayıcı süreçleri vardır.İkinci dünya savaşında ordudan tıbben taburcu edilmelerin %40’ını psikiyatrik nedenler oluşturmaktaydı.
Mermi şoku, savaş nevrozları, savaş yorgunluğu, savaş stresi tepkisi ve travma sonrası stres bozukluğu savaş kaynaklı çeşitli psikolojik semptomlar için kullanılan zamana özgü terimlerdir. Bazıları için savaşın neden olduğu fiziksel ve zihinsel hasar ömür boyu sürer. Uzun süreli terapötik desteğe rağmen kişide kalıcı düşünsel, davranışsal izler bırakabilir. Sağlık ekipleri, yaralıların engellilik veya hastalıklarıyla yaşamaya uyum sağlamalarına yardımcı olacak yöntemler geliştirmek zorunda kalmıştır.
Gelin tarihsel akışında savaşın psikolojik etkilerine,beraberinde geliştirilen psikiatrik kavramlara ve bunların sonucunda doğan ‘öncesinde değerlendirme’ süreçlerinin günümüze yansımalarının hangi alanda olduğuna bir göz atalım.
Mermi şoku:
‘Zayıf, yetersiz,korkak asker’
1914'te savaşa alınan genç erkeklerin bazıları savaşın stresiyle başa çıkmak için çok az hazırlık ya da desteğe sahipti ve savaşmayı reddetmişti.
Birinci dünya savaşında ortaya çıkan bu kavramda patlamadan kurtulan görünür yaralanması olmayan birçok askerin omurilik veya sinir hasarı olarak değerlendirilebilecek kulak çınlaması, hafıza kaybı, baş ağrıları, baş dönmesi, titreme ve gürültüye karşı aşırı duyarlılık gibi semptomlar sergilediği gözlenmiştir. Bu kişilerin çoğunda çaresizlik, panik, korku, düşünce uçuşmaları veya akıl yürütme, uyuma, yürüme,konuşmada bozulma gösterilmiştir.
Hiç bombardımana maruz kalmayan askerlerde de mermi şoku semptomları gelişmeye başladığında, bu fenomenin fiziksel koşullar yerine zihinsel süreçlerle ilişkili olduğu kabul edildi ve yeniden karakterize edilerek savaş nevrozu olarak adlandırıldı.
Durum değil askerler suçlandı. Semptom taklidi yaptıklarından şüphelenildi ve savaşmaktan kaçınmak için oyun oynamakla, korkaklıkla suçlandı,damgalandılar.
Birinci Dünya Savaşında, zihinsel sağlık sorunlarına sahip olduğuna inanılan 309 İngiliz askeri idam edildi.
Savaş yorgunluğu/savaş stresi tepkisi:
‘Her insanın kırılma noktası vardır.’
İkinci Dünya Savaşı'nda savaş stresinden kaynaklanan bir dizi davranışı tanımlamak için kullanılan bir terimdi. En sık görülen semptomlar yorgunluk, yavaş tepki verme, kararsızlık, çevreden kopukluk ve öncelik verememekti.
Savaş yorgunluğu genellikle kısa süreli bir durum olsa da ciddi psikiyatrik tablolara dönüşebilme potansiyeli vardı. Savaş yorgunluğu teşhisi konanlar dinlenmek ve iyileşmek için cepheden uzaklaştırıldı.
Askeri psikiyatristler, İkinci Dünya Savaşı'ndaki birliklere Birinci Dünya Savaşı'ndan daha sempatik davrandılar. 'Her insanın bir kırılma noktası vardır' sloganı insanları stresin tehlikelerine karşı uyarmak için kullanıldı.Kişinin strese yenik düşebileceği fikri damgalamayı azalttı, travma geçirmiş askerlerin eve döndüklerinde kabul edilmelerinin önünü açtı, odak ‘zayıf veya yetersiz asker’ den ‘travmatik durum’a kaymıştı.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB)
Vietnam Savaşından hemen sonra savaşın askerler üzerindeki zihinsel ve psikolojik etkilerini tanımlamak için 1980'de Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından ortaya konan bir terimdir.
Tek bir travmatik olay veya tekrarlayan travmatik deneyimlerden sonra gelişebilen bir ruh sağlığı bozukluğudur.
Kişinin sosyal etkileşimlerini, çalışma yeteneğini etkileyebilir. Semptomlar, rahatsız edici düşünceleri, duyguları, zihinsel veya fiziksel sıkıntıyı, davranışta beklenmeyen değişiklikleri ve savaş ya da kaç tepkisinde artışı içerebilir.
TSSB artık kazalar, saldırı, doğal afetler ve şiddete maruz kalma gibi çeşitli travmatik olayları kapsamaktadır. Travmatik bir olaydan sonra TSSB geliştirme riski, travma türüne göre değişir, askerlik hizmetinde bulunma ve savaş mültecisi olmanın, TSSB geliştirme riskini arttırdığı bilinmektedir.
Ordu için alınacak askerlerin belirlenmesinde verilecek pilot eğitim öncesinde solunum ve dolaşım fizyolojisi bilgileri kullanılarak geliştirilen bir takım testlerin uygulanması askeri bir gelenekken ikinci dünya savaşında değerlendirme sürecine psikolojik değerlendirme de eklenmiştir..
Başvuranları değerlendirme fikri, sivil işe alımlara da entegre olmuştur, günümüzde her tür işe alımda tarihsel olarak bakılınca askeriyeden gündelik hayata taşınmış olan bu süreç kullanılmaktadır.