Enjeksiyon onamlarında son durum hakkında değerlendirme

.

Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, 10/06/2019 tarihinde enjeksiyon uygulamaları ile ilgili bir Genelge yayınlamıştı. Bu Genelgede enjeksiyon uygulamalarının büyük cerrahi işlem olmaması nedeniyle hastaların (uygulamadan önce) sözel olarak bilgilendirilmesinin yeterli olduğu, müdavi hekimce reçete edilmiş bir enjeksiyon talebi varsa, reçete görüldükten sonra hastanın yazılı onamı alınmaksızın enjeksiyonun yapılabileceği belirtilmişti.

Daha önce bu konuda kaleme aldığımız bir yazıda Sağlık Bakanlığı’nın Enjeksiyon Genelgesi’nin isabetli bir düzenleme olduğunu, bu Genelgeye göre yapılan uygulamalardan dolayı sağlık görevlileri için bir sorumluluk doğmayacağını ancak genelgenin bir kusursuzluk karinesi olarak kabul edilemeyeceğini, hatalı uygulamadan kaynaklanan sorumluluğun devam ettiğini belirtmiştik.

Hal böyle iken geçtiğimiz günlerde Sağlık Bakanlığı Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün yayımladığı bir yazı, bu Genelge ile çelişen değerlendirmeler içerdiğinden bu konuyu yeniden ele almakta yarar gördük.

Sağlık Bakanlığı Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün bu yazısı, “enjeksiyon uygulamaları sonrasında herhangi bir hukuki süreçte sürecin kaybedilmesi durumunda Bakanlığımızın davada kaybedilen tazminatı rücu etmeyeceği anlamının taşıyıp taşımadığı” ile ilgiliydi.

Sonuçta ilgili yazıda, hizmet kusuru sebebiyle salt enjeksiyon yapılmadan önce bilgilendirilmiş onamın alınmamış olmasına binaen Sağlık Bakanlığı aleyhine tazminat ödenmesine hükmedildiği ifade edilmiştir. Yine bu yazıda, gerek Anayasa Mahkemesince verilen bireysel başvuru kararlarında, gerekse idari yargı kararlarında; yapılan tıbbi uygulamanın sonuçları ve olası komplikasyonları hakkında hastanın rızasının alındığının ispatlanamaması, ara kararı ile talep edilmesine rağmen Bakanlığımızca dosyaya belge sunulamadığı sebebiyle manevi tazminat taleplerinin kısmen kabul edildiği belirtilmiştir.

Neticede Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü’nün yazısında enjeksiyon ve damar yolu açma gibi küçük tıbbı ameliyeler de dahil, bütün tıbbî işlemler için ilgililerin bilgilendirilmiş yazılı onamlarının alınmasının ispat bakımından uygun olacağı söylenmiştir.

Bakanlığın bu husustaki görüşü bir yıl içinde iki kez değişmiştir. Geçtiğimiz yıl yayımlanan Genelgede enjeksiyon öncesinde yazılı onama gerek olmadığı açıkça ifade edilmişti. Şimdi ise onam alınmasının gerekli olduğu, onam alınmaz ise yapılan işlemin ispat edilemeyeceği belirtilmiştir.

Bu konuda Bakanlık maalesef büyük bir hataya imza atmıştır. Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü’nün son yazısı ise bu hatayı telafi etmek için yeterli değildir. Bu nedenle Bakanlık, enjeksiyonda onam alınmasına gerek olmadığını belirten 10/06/2019 tarihli Genelgesini yürürlükten kaldırmalıdır. Ancak bu da ortaya çıkan sorunu tek başına çözemez. Peki bu noktada ne yapılması gerekmektedir?

Burada Bakanlık, yayımlayacağı bir başka genelge ile 10/06/2019 tarihli Genelgeye göre onam almamış sağlık çalışanlarının sadece onam almamaları sebebiyle kusurlu sayılmayacaklarını ilan etmelidir. Esasen, konusu suç olmadığı müddetçe, yetkili mercinin verdiği emri yerine getiren kişinin sorumlu olmaması hukukun genel ilkelerinden birisi olsa da bu hususta tereddütleri ortadan kaldırmak adına Bakanlığın bunu yapması gerekmektedir.

Son olarak Sağlık Bakanlığı’nın 10/06/2019 tarihli Genelgesi yetki, şekil, sebep, konu ve maksat unsurlarını içermesi sebebiyle bağlayıcı bir idari düzenlemedir. Yine bu idari düzenlemenin konusu suç teşkil etmediğinden, anılan genelgenin gereğinin yapılmış olması hiçbir zaman kusur olarak değerlendirilemez ve sorumluluğu gerektirmez. Bu bakımdan 10/06/2019 tarihli Genelgeye güvenerek onam almamış sağlık çalışanlarının hukuken sorumlu tutulmaları mümkün değildir. Ancak bu tespit Bakanlığın bu malum durumu ayrıca ilan etmesine engel teşkil etmemektedir.

 

 

Etiketler
enjeksiyon