Kumpasın adli tabipleri

Türkçenin anonim sözlü anlatım geleneği o kadar güçlü ki… Daha çok yazılı iletişimin  öne çıktığı bu tarih döneminde bile, bu güçlü anonim örneklerden yararlanabiliyoruz. “Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner” veya “eşkıya dünyaya hükümdar olmaz” bu sözlü ifade mirasımızın çok etkili örnekleridir.

Gerçekten de Millet olarak, keser ve sapın yer değiştirdiği ve artık hesap verilmesi ve aynı zamanda hesap sormamız gereken bir tarihi eşiğe geldik. Bu yazıda, her türden eşkıyanın kökünün kazındığı bu tarih döneminde, önce bundan on iki yıl öncesine gidecek ve oradan tekrar günümüze bir yolculuk yapacağız.

Önce on iki yıl öncesine gidelim. Tarih,13 Ağustos 2008. O gün kendilerine aydın sıfatı takınan 300 kişinin imzası ile bir FETÖ bildirisi yayımlandı. Bu FETÖ bildirisinde, Türk ordusuna ve vatansever aydınlara yönelik hazırlanan Ergenekon tertibi için “Ergenekon’da ahtapotun kollarından birisinin yakalandığı, diğer kollara da ulaşılması gerektiği” söyleniyor, yine aynı açıklamada “davanın daha da derinleştirilmesi” talep ediliyordu. 

Bu bildiri, Milletin ve Devletin varlığını ve bağımsızlığını hedefe oturtması yönüyle, tarihimizin en sinsi, en hain, en alçak metinlerinden birisiydi. Ayrıca bu bildirinin, esas olarak, 8 yıl sonra yapılacak darbeye giden yolun taşlarını döşemek için yayınlandığını tespit etmemiz gerekiyor. Zaten imzacıların bir kısmı daha sonra zindana da tıkıldı. Sonraki  süreci biliyorsunuz.

Bu yazımızda ele almak istediğimiz konu bu bildiride imzası yer alan bir kısım tabip… Gerçekten de 300 kişinin adının yer aldığı bu listede yaklaşık 10 tane de "tabip sıfatlı" zatın adı yer alıyordu. Önümüzdeki günlerde bu isimlerden bazılarını tek tek ele alarak kamuoyunun gözü önüne çıkaracağız.

Ancak bu yazıda bunlardan "adli tıp uzmanı sıfatı" taşıyan iki isme dikkat çekmek istiyorum. Bildiride yer alan adli tıp uzmanlarından birincisi Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı. Bu hanımı çoğunuz tanıyorsunuz. Ergenekon davasına da müdahil oldu. Şimdi Türk Tabipleri Birliği Başkanı. İlişkileri ve niyeti açığa çıkmış birisi. Kendisi hesap vereceği günü bekliyor. İkinci isim ise Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Sermet KOÇ

FETÖ bildirisine adlarını yazdıran ve gönüllü olarak onlara hizmet etmeyi üstlenen bu şahısların adli tıp uzmanı olmaları çok önemli. Zira adli tıp uzmanları birçok ceza ve hukuk davasında mahkemelere bilirkişilik yapıyor. Birçok dava, adli tıp uzmanlarının mütalaalarına göre çözüme kavuşturuluyor. Tam da bu sebeple, FETÖ, zaman içinde Adli Tıp Kurumunu ele geçirmiş ve bu kurumu birçok kirli işi için kullanmıştı. Süreç içinde Adli Tıp Kurumu’ndan temizlendiler. Ancak şimdi solcu ve Atatürkçü kılığına bürünerek bazı üniversitelerde barınıyor ve buralarda PKK’ya yakın unsurlarla da işbirliği yapıyorlar.

Bu bakımdan FETÖ bildirisini imzalayan bu iki ismin diğer faaliyetleri yanında adli tıp camiasındaki etkinlikleri ve ilişkilerine de dikkat çekmek  gerekiyor. Zira, FETÖ kumpasında rol üstlenen bu iki isim aynı zamanda Adli Tıp Uzmanları Derneğini de uzun zamandır kontrol ediyor. Bu isimler zaman içinde birçok üniversitenin adli tıp bölümüne kendi elemanlarını yerleştirdiler. Daha önceden yerleşmiş bazı unsurları da çeşitli vaatlerle yanlarına çektiler. Şimdi üniversitelerdeki bu isimlerin bazıları etkili görevlere geldiler. Bunların bir kısmı sessiz, bir kısmı daha çok akçalı işler çevirmekle meşgul. Bu konuyu sonraki yazılarımızda işlemeye devam edeceğiz.

Son olarak bazen korkudan bazen akademik ortamın küçük hesaplarıyla bunlarla yan yana gelen veya yana yana görünmek zorunda kalan kişilere değinmek istiyoruz. Bunların bir bölümünün iyi niyetli ve dürüst olduklarını da biliyoruz. Buradan, bu şahıslara, maksadımızın onları Şebnem’e veya Sermet’e kaptırmak olmadığını, tam aksine kazanmak olduğunu ifade etmek istiyoruz. Bu ülke de bu Devlet de hepimizin. Uğursuza karşı kötü niyetliye karşı uyanık olmak hepimizin aydın ve vatanseverlik sorumluluğudur. 

 

Etiketler
adli tabipler