Küçük İskender katıldığı bir televizyon programında tıp fakültesini altıncı sınıfta neden bıraktığını nedenleriyle beraber anlatmıştı yıllar önce. Kendine göre birçok haklı sebebi olan Küçük İskender'in fakülteyi bırakması değil, kurmuş olduğu şu cümle dikkatimi çekmişti benim: “Ben tıp fakültesinde insanı öğrendim. Var olmayı ve ölümü anladım. Şiire ne kadar çok faydası varmış bunların. Bence şair olmak isteyen herkes edebiyat fakültesinden önce tıp fakültesine girmeli.” Yine Küçük İskender, İdefix'in düzenlemiş olduğu okur buluşmasında şiir yazmak için anatomi bilmenin şart olduğunu söylemişti.
Nazım Hikmet bir şiirine “Angina Pektoris” adını verirken, şiirlerinin içinde “arteryo skleroz”, “siyatik” gibi tıbbi terimler kullanmıştır. Birçok şiirinde de anatomiyi kullanan geçtiğimiz asrın en büyük şairi, kendinden 50 yıl sonra söylenmiş olan tıbbiyeli bir şairin sözlerini önceden doğrulamıştır. Salt şiir yazmak için değil; cümle kurabilmek, kendini ifade edebilmek için bile zerre kadar da olsa tıbbi bilgiye sahip olman gerektiğine inananlardanım ben. Kalp isimli organı anlatırken sol yanım dememiz bile tıp biliminin bir öğretisidir bize.
Şiir yazmaktan resim yapabilmeye, kendini ifade etmekten duygularını anlatmaya kadar her olguya faydası olan tıp biliminin faydası olmadığı tek şey, insan sağlığı herhalde. Şairler, şiir yazabilmek için bile tıp bilgisine sahip olmanın gerekliliğini anlatadursun... Tıp biliminin sadece insan ve toplum sağlığına etkisinin olmadığını; farmakolojik araştırmaların sadece hobi olduğunu; altı yıl üniversite eğitiminin, ömür boyu devam eden literatür çalışmalarının, yıllar süren deneylerin zaman kaybı olduğunu düşünen tek ben değilim demek ki. Hiçbir yetkinliğini olmayanların insan sağlığı alanında amiyane tabirle at koşturmasının başka bir açıklaması olamaz. Her televizyon kanalında organların yerini dahi tarif edemeyenlerin, şu ana kadar var olan tüm hastalıklara çare bulduğunu iddia etmesinin de başka açıklaması olamaz. Gerek yok bunca eğitime, araştırmaya. Başın mı ağrıyor? Gir Google'a, başının ağrıyan bölgesini yaz. Beyninde tümör olduğunu mu öğrendin? Endişeye mahal yok. Aç televizyonda herhangi bir gündüz kuşağı programını, tümörlere zerdeçal-sarımsak karışımının derman olduğunu öğren. Evde 20 dakikada tedavi ol. Kulak ağrısı mı çekiyorsun? Kulağın yapısını bilmene hiç gerek yok. Ağrının sebebinin iltihap mı yahut dış kulağa alınan bir darbe mi olduğunun zerre önemi yok. Orta boy büyüklükte bir soğanı rendele, steril olmasına da gerek yok. Bir süzgeç yardımıyla süzerek suyunu damıt. Bu soğan suyunu kulağına damlat. On beş dakika içinde ağrıdan kurtulursun. Ben demiyorum, adının önünde alternatif tıp uzmanı yazan bir adam söylüyor bunu. Hem de RTÜK tarafından denetlenen ulusal bir televizyon kanalında!
Yaşamın her alanında bu kadar önemli olan bir bilim dalının asıl uzmanlığı olan insan ve toplum sağlığı konusunda bu denli denetimsiz bırakılmasının sonuçlarının ağır faturasını toplum olarak ödemek istemiyorsak, bir an önce önlem almak zorundayız. Eczane dışı ilaç satışlarının, hiçbir yetkinliği olmamasına rağmen tedavi garantisi verdiğini iddia edenlerin, çıkıkçıların, sülükçülerin, hacamat hizmeti veren merdiven altı kuruluşların, salgınlara kelle paça çorbası içerek direnin diyenlerin önünü alamazsak; toplum olarak çok daha zor günlerin bizi beklediğini bilmek için geleceği görebilmek gerekmez. (Bu arada tıp bilimi geleceği görebilmemizi de sağlar) İnsan sağlığı yaşamımızdaki en önemli olgudur. Bireyin sağlığının toplumun sağlığı ile doğru orantılı olduğunu herkesin bildiğini düşünerek, bu konunun uzmanları dışında kimsenin sözüne itimat edilmemesi gerektiğini yazarsam ukalalık etmiş olmam herhalde. Peki bu işin uzmanları, isminin önünde uzman unvanı yazan herkes mi? İnsan sağlığını en iyi bilen, insan anatomisini en iyi bilendir. Bunu bilmek için sağlık eğitimi almanın şart olması, ilacı eczacının dışında hiçbir kuruluşun satamaması, tanı ve tedaviyi ise hekim ve hemşire dışında kimsenin yapamaması gerekmektedir. Toplum olarak önümüzü görebilmenin daha sağlıklı, daha kaliteli bir yaşam sürmenin tek yolu budur.