14 Mart Tıp Bayramı'nın ardından

Geçtiğimiz haftanın 14 Martında biz hekimler olarak Tıp bayramımızı 103.  Kez kutladık. Aslında uzun zamanlardan bu yana bayram tadında kutlamalardan çok uzaktayız. Halbuki bu tarih Tıbbiyenin ve Tıbbiyelilerin tarihidir ve bu tarih Türkiye Cumhuriyetinin çağdaşlaşma ve özgürlüğe açılan pencerelerinden birini oluşturmaktadır. Bugünün anlamını kavramak çok önemlidir. Biz hekimler de bugünü kutlama vesilesi ile yaşadığımız sorunlara, sağlık alanındaki sıkıntılara dikkat çekmek istedik.

14 Mart Tıp tarihinde çok önemli yere sahiptir. Osmanlı İmparatorluğu’nun 2.Mahmut döneminde modernleşme çalışmalarında tıp alanı da unutulmamış, 14 Mart 1827’ de Tıbhane-i Amire ve 1832 yılında da Cerrahhane-i Mamure ismi ile iki tane kurum açılmıştır. Bu okul ve hastaneler 1836 yılında Mekteb-i Tıbbiye olarak birleştirilmiştir. Okul 17 Şubat 1839 tarihinde batılı benzerlerine göre modernleştirilerek Galatasaray’daki binasında ‘’Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane’’  adı altında tekrar açılmıştır. Bu okul ile modern tıp eğitimi başlamıştır. Dönemine göre de oldukça ileri bir tıp eğitimi verilmiştir. Okul ilk mezunlarını da 1843 vermiştir. Tıbbiye ülkemizde modernleşme sürecinin önemli bir kısmını oluşturmuş ve bu süreç 1933’te Cumhuriyet devrimlerinin bir parçası olan Üniversiteler Reformu ile tamamlanmıştır.

14 Mart‘ın Tıp bayramı olarak kutlanması işgal altındaki İstanbul yıllarına dayanmaktadır. 13 Kasım 1918 de İstanbul İngilizler tarafından fiilen işgal edilmiştir. 3 Şubat 1919‘da ise Tıbbiye’yi de işgal ederler. İşte bu işgale karşı çıkmak ve protesto etmek isteyen 3. Sınıf öğrencilerinden ( ki içlerinde Hikmet Boran da bulunmaktadır) bir kısmı toplantı yapmaya karar verir.  14 Mart 1919’da Tıbbiye Mektebi’nin açılış gününü kutlama bahanesi ile okul salonunda toplanırlar. Okulun kuleleri arasına da devasa Türk Bayrağını asarlar. Bu toplantıya İngilizler daha fazla dayanamayıp, dağılmalarını sağlamaları uzun sürmemiştir elbette.

19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Samsun‘a giderken yanında 3 Tıbbıyeli de bulunmaktadır. Dr. İbrahim Tali Öngören, Dr. İbrahim Refik Saydam, Dr. Behçet Adil Feyzioğlu’dur bu Tıbbiyeliler. Zira Dr. Refik Saydam 14 yıl boyunca sağlık bakanlığı görevini yürütecek ve Cumhuriyet döneminin sağlık savaşımında önemli reformları gerçekleştirecektir. Daha sonraki yıllarda Tıbbiyeliler Mustafa Kemal’in Sivas Kongresi’nde de yer alacaklardır.  Sivas Kongresine temsili olarak seçilen Tıbbiyeli Hikmet, Amerikan Mandasını red eden bir konuşma yapmıştır. Buna karşılık Mustafa Kemal Atatürk de ‘’Ya İstiklal ya Ölüm’’ diyerek kurtuluş savaşının nihai hedefini açıklamıştır.

Gazi Mustafa Kemal elbete yalnızca işgal askerleri ile savaşmayacaktı. Bunların yanında ülkenin sağlık savaşımını da verecekti.  Anadolu’da savaşılmayı bekleyen bir sürü hastalık, yokluk, onları beklemekteydi. Tıbbiyeliler Kurtuluş Savaşı sırasında olduğu gibi Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren cephede ve sahada sağlık savaşımını en iyi şekilde vermişlerdir. Birçok hastalıkla mücadele etmiş, aşılarını, serumlarını, bazı ilaçlarını kendileri üretmiş, yeni yeni açılan hastanelerde, Hükümet Tabipliklerinde, Sıtma Savaş, Verem Savaş derneklerinde tüm yurtta üzerlerine düşen görevleri layıkıyla yerine getirmişlerdir. Gerekirse de tıpkı Çanakkale cephesinde olduğu gibi savaş alanlarında bir dönem hiç mezun vermeyerek ülke savunmasında canlarını vermişlerdir. Yeri geldiğinde bilime katkı sağlamak için aşıları, serumları kendi bedenlerinde denemişlerdir.

14 Mart’ın ilk kez tıp bayramı olarak kutlanması 1935 yılına denk gelmektedir.  Prof. Dr. Nusret Fişek hocamız bu tarihte Tıp Talebe Cemiyeti öncülüğünde Tıbbiye’nin açılışını Tıp Bayramı olarak kutladıklarını belirtmiştir.

Günümüzde de iki  yılı aşan bir süredir tüm dünyada ve ülkemizde de yaşadığımız korona pandemisi sürecinde biz hekimler yine  zorlu bir mücadele içindeyiz. Ülkemizin bu zorlu süreci en az hasar ve kayıpla atlatması için hekimler olarak büyük bir savaş yürütmekteyiz. Alkışlarla çıktığımız bu yolculukta maalesef geldiğimiz nokta üzücüdür. Bizler her şartta görevimizi yerine getirmeye devam edeceğiz elbette. Halkın sağlığı, ülkemizin geleceği için dün nasıl mücadele edildiyse bugün de Tıbbiyeli Ruhu ile aynı şeklide mücadelede yerimizi almaktayız.

Pandemi sürecinde gittikçe artan sorunlarımızın bir an önce çözülmesi ve bayram gibi kutlayacağımız nice 14 Mart’larımızın umuduyla, ülkemizin aydınlık yarınlarına .

                

 

             Kaynaklar:

1.Bandırma Vapurunda Üç Tıbbiyeli    Prof. Dr Recep Akdur.

2.Ankara Üni. Tıp Fak. Mecmuası   Mehmet  Cemil Uğurlu

3.’’Esir Olmaz Bu Tıbbiye’’               Sinan Meydan