Aralık ayının 5. Gününü “Dünya Kadın Hakları Günü “ olarak kutluyoruz. 5 Aralık 1934 yılında Mustafa Kemal Atatürk ‘ ün öncülüğünde çıkarılan kanun ile kadınlara bu tarihten itibaren seçme ve seçilebilme hakkı tanınmış oldu.
Atatürk, toplumda kadınların da erkekler gibi medeni, siyasi, kültürel haklarının olmasını özellikle istemiş ve toplumun yarısını oluşturan bireyler olarak eşit haklara sahip olabilmeleri için gerekli hukuki düzenlemeleri yapmaktan geri durmamıştır. Eğitim, sağlık, hukuk alanlarında yaptığı devrimler gibi kadın hakları konusunda da çağdaş bir toplumun temellerini oluşturacak olan kadınların her alanda eşit bireyler olmasını sağlayacak atılımları çağının çok ilerisini de görerek gerçekleştirmiştir. Kurtuluş savaşı öncesinde ve bu savaş sırasında Anadolu kadınının özverilerini çok iyi değerlendiren Atatürk, kadınlara hak ettikleri hakları vererek toplumun saygın bireyleri statüsüne getirmiştir.
Kadın hakları mücadelesinin Tanzimat dönemine kadar gittiğini görmek mümkündür. Tanzimat Devri Gülhane-i HattuHümayu’nun kadın hakları konusunda bir dizi reform getirdiği görülmektedir. 1876 yılında Meşrutiyetin ilanı ile de kadın okur yazar , kadın basım ve kültür hareketlerinde bir artış meydana gelmiştir. İkinci Meşrutiyet dönemimde de kadın aydınlarının, öğretmenlerinin arttığı , ebelik ve kız meslek okullarının sayılarının çoğaldığı görülmektedir . 1922-1923 yıllarında da artık kız öğrenciler Tıp fakültelerine girmeye başlamıştır. 1917 yılında çıkan Aile Kararnamesi daha sonra Atatürk devrimini de etkilemiştir.
Halide Edip Adıvar o dönemin önemli aydınlarından olup 1908 de gazetelere yazmaya başladığı kadın hakları konusundaki yazılarıyla, kadın erkek eşitliğini savunması ile ağır eleştiriler almış, bazı grupların düşmanlığını kazanmıştır. 23 Mayıs 1919 ‘da Istanbul işgaline karşı Sultanahmet Mitinginde meydanı dolduran iki yüz bine yakın kadınlı erkekli topluluğa seslenmiştir. Daha sonra da 1920 yılında Anadolu’ya geçerek Kurtuluş Savaşında mücadeleye destek vermiştir.
Kurtuluş Savaşı sırasında da çok farklı bölgelerde, çok farklı alanlarda fedakarca , azimle ulusun , vatanın kurtuluşu için çalışan kadınlarımız Mustafa Kemal Atatürk ‘ün 21.3.1923 de Konya’da vermiş olduğu bir söylevinde şu şekilde takdir edilmiştir.
“Bu son senelerin inkılap hayatında ateşli özverilerle dolu mücadele hayatında milleti ölümden kurtararak ve bağımsızlığa götüren karar ve faaliyet hayatında milletin her ferdinin çalışması, çabası , emeği , özverisi ortaya çıkmıştır. Bu arada yüceltilerek anılması ve daima şükran ile tekrar edilmesi gereken bir emek vardır ki o da Anadolu kadının göstermiş olduğu çok ulvi , çok yüksek, çok kıymetli özveridir. Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir milletinde Anadolu köylü kadının üstünde kadın çalışmasını söylemek mümkün değildir ve dünyada hiçbir milletin kadını ‘ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar emek gösterdim ‘ diyemez.”
Atatürk böylesine emeğini ve fedakarlığını yücelttiği kadınların sosyal hayatta da eşit rol almasını, eşit haklara sahip olmasını yapacağı bir dizi atılımlarla sağlayacaktı. 3. Mart . 1924 çıkarılan Tevhid -i Tedrisat Kanunu ile ( Öğrenimi Birleştirme Yasası) eğitimdeki düzensizlik giderilmiş , eğitim devlet denetimi altına alınmış kadın ve erkek için çağdaşlaştırılmıştır. Kadınlara da erkekler gibi eşit eğitim alma hakkı tanınmıştır. “Bir toplum bir millet kadın ve erkek denilen iki cins insandan oluşmaktadır. Mümkün müdür ki bir kitlenin bir parçasını ilerletelim, diğerine aldırış etmeyelim de kitlenin tümü ilerleme onuruna erişebilsin ? “
diyerek kadın ve erkek tüm bireyler olarak bir ilerlemenin ancak tüm toplumu ilerleyebileceğini belirtmiştir Atatürk . Çağdaş yaşamda kadın ile erkeğin yan yana yürüyerek toplumsal bir refaha kavuşabileceğini vurgular. Sosyal hayatın kaynağını aileolarak görmektedir Atatürk. 4.Ekim.1926 da Türk Medeni Kanunu yasalaştırarak belki de hukuk alanındaki en büyük Kadın Hakları devrimini gerçekleştirmiş olur. 1930 yılında Belediye ve 5.Aralık.1934 yılında kadınlara seçme ve seçilme hakkı da verilerek o döneme göre bir çok batılı ülkede olmayan haklara kavuşulur.
Osmanlı Tanzimat Döneminden başlayarak süregelen kadınların sosyal, eğitim, hukuk alanındaki hak arama mücadeleleri, Cumhuriyet döneminin aydınlanmacı çağdaşlaşma çabası ve devrimci önderi Mustafa Kemal Atatürk ‘ün dahi liderliğiyle biz kadınlara bugünkü toplumsal hayatta eşit bireyler olarak yer almayı sağlamıştır. Bizler, bu haklarımız sayesinde birer hekim olarak aydınlanma ışığını yaymaya, daha güzel günler için çalışmaya devem ediyoruz.