Tüm dünya gibi ülkemiz de iki yıla yakın bir zamandan bu yana görülen corona virüs pandemisi ile mücadele ediyor. Geçtiğimiz bunca zamana rağmen pandemi, artış ve azalmaları ile giden dalgalanmalarla dünyayı her yönüyle etkilemeye devam ediyor. Bu süre zarfında tüm ülkelerin hem sağlık sitemleri, hem de ekonomik yapıları oldukça zorlu süreçlerden geçiyor, adeta kendi sınavlarını veriyor. Doğal olarak içinde bulunduğumuz bu süreç, nerede yaşıyor olurlarsa olsunlar insanların, bedensel ve ruhsal yapılarında belki de geri dönüşü olmayan izler bırakıyor ve bilinmeyen gelecek günlerin endişesi ile toplumsal kaygıların artmasına da neden oluyor. Özellikle de bu pandemi doğal olarak, salgının merkezinde olan biz hekimleri, sağlık çalışanlarını çok daha derinden etkiledi ve etkilemeye devam ediyor. Pandeminin ilk başlarında hastalığa yakalanmaktan ziyade yakınlarımıza hastalığı taşıma ve onlara zarar verme endişesi çok daha ağır basmış ve bizi daha da yıpratmıştır. Beraber çalıştığımız mesai arkadaşlarımızın, çok değerli hocalarımızın beklenmedik ani kayıpları, tanısak da tanımasak da yitirdiğimiz meslektaşlarımız bizleri derinden üzmüştür. Onları pandeminin şehitleri olarak hiçbir zaman unutmayacağız.
Yılın son günlerini yaşadığımız şu zamanlarda yine Dünya Sağlık Örgütü neredeyse her hafta, günlük vaka sayılarında özellikle de Avrupa kıtası başta olmak üzere artışların olduğunu belirtiyor. Sağlık hizmetine ihtiyaç duyan insanların artması, ağırlaşan vakalar, en gelişmiş ülkelerin bile sağlık sistemlerini çökme noktasına getirebiliyor. Hatta birçok ülkede sağlık hizmetleri verilemez hale gelebiliyor. Özellikle pandeminin ilk yılında gördüğümüz acı verici görüntüler hafızalarımızdan silineceğe benzemiyor. Kimi ülkeler pandemiyi fazla ciddiye almayarak, kimi ülkeler sürü bağışıklığı oluşturmaya çalışarak, kimi ülkeler de zaten var olan ekonomik sıkıntıları nedeniyle yeterince önlem ve tedbir alamayarak başladıkları bu sürecin içinden, en az hasarla çıkmaya çalışıyor. Maalesef dünyada yazımı yazdığım şu an itibariyle resmi rakamlarla 280.465.050 kişinin covid-19 virusu ile enfekte olduğu, 5.419.178 kişinin de hayatını kaybettiği açıklanıyor. Ülkemizde de 9.307.124 kişinin hastalığa yakalandığı 81.576 kişin ise hayatını kaybettiği bildiriliyor. Açıklanan bu resmi rakamlar dahi pandeminin nasıl bir yıkıcı, acı etkisinin olduğunu göstermeye yetiyor. Dünyanın çeşitli bölgelerinde ortaya çıkan varyant virüsler insanlar arasında yayılarak, farklı bölgelerde salgının etkin virüsü haline dönüşebiliyor. Alfa, Beta, Gama, Delta derken şu günlerde Omikron mutasyonu ile pandemi sürüyor. Bir şekilde insan ile virusun kesişen yolları nedeniyle dünyada hayat istesek de istemesek de değişiyor. İki canlının yaşam mücadelesi içinde süreç ilerliyor.Bazen pandemi öncesi hayatımızın nasıl olduğunu hatırlamakta bile zorlanıyoruz. Covid-19 virüsüile birlikte yaşamak zorunda olduğumuz gerçeği ile karşı karşıya kalıyoruz.
Bütün bunları yaşarken geçen zaman içerisinde tıp dünyası da çalışmalarına devam ederek yeni bilgilere ulaştı, tecrübelerimiz çoğaldı, hastalığın sağaltımında etkisi olduğu gösterilen ilaçlar ortaya çıktı. Üretim ve kullanım için onayları alındı. Hastalığın seyrinin de en iyi şekilde olmasını sağlayacak tedaviler konusunda tecrübelerimiz arttı. Hastanedeki tedavi ve yoğun bakımda edinilen bilgi ve tecrübeler, hastalığın sağaltımında daha iyi bir noktaya gelmemizi sağladı.
Elbette ki en büyük umudumuz Covid-19 aşılarının geliştirilmesi oldu. Geçtiğimiz son iki yüzyıl içinde biriktirdiğimiz aşı tecrübelerinin ışığında Covid-19 virusunun yapısının tespitinden bir yıl gibi kısa bir süre içinde farklı ülkelerden, farklı yöntemlerle geliştirilen ve etkinliği kanıtlanan aşıların bulunması pandeminin seyrini etkileyen çok önemli bir gelişme oldu.
Ancak dünyada ekonomik olarak aşıya erişim sağlayamamış, yeterince aşılama yaparak toplum bağışıklık düzeyini arttıramamış ülkeler de mevcut. Bu durum da salgının tüm dünyada sonlanmasında büyük bir engel olarak karşımıza çıkmakta. Keza Dünya Sağlık Örgütü de bu noktaya dikkat çekerek, tüm dünya güvende olmadan, hiç bir ülkenin güvende olmadığını belirterek, aşı teminindeki adaletsizliğe dikkat çekti.
Ülkemizde de 2021 yılı içinde pandemi ile mücadelemizin en önemli unsurunu aşılar oluşturdu. Maske, mesafe, izolasyon önlemlerinin yanına aşıyı da ekleyerek elimizi daha da güçlendirdik. Uygulanan ilk aşıları neredeyse bir bayram havası içinde olup ve daha sonra da belirlenen sıra ile kişilere uyguladık.Önce Sinovac aşısı ile başladığımız aşılama çalışmalarımız, sonra Biontec aşılarının da gelmesi ile devam etti. Gelecek yıl da ülkemizde etkili bir aşı geliştirmesi, pandemi mücadelemizde daha da umutlarımızı arttıracak. Hiç şüphesiz toplumsal bağışıklama oranlarımız, salgındaki başarımızı etkileyen çok önemli faktörlerden biridir. Dünya Sağlık Örgütü de yine bu günlerde artan Omikron mutasyonuna karşı aşılama çalışmalarının hızlandırılmasını, etkin önlemlerin arttırılmasını salık veriyor.
Çok ilginçtir ki yaşanan tüm bu pandemi süreci, aşılamalara karşı çıkan ya da bu konuda kararsız kalan insanların da artmasına neden oldu. Belki de dünya, aşıların bulunmasından bu yana ilk defa bu kadar fazla aşı karşıtlığı ve kararsızlığı ile karşılaştı. Bir yanda,’’ bir an önce aşısı bulunsa da aşımızı olsak ‘’ diyenler ile, bir yanda aşıyı ret edenler pandeminin seyrini etkiler duruma geldi. Biz biliyoruz ki salgınlarda mücadele yalnızca hastaları tedavi ile değil, salgının hızını düşürecek, bulaşmayı önleyecek yöntemlerle olur. Aşılar da 2021 yılında bu yöndeki mücadelemizde en önemli faktörlerden biri oldu.
Pandemi mücadelesi ile geçirdiğimiz, Dünya Sağlık Örgütü tarafından Uluslararası Dünya Sağlık Çalışanları yılı olarak ilan edilen 2021 yılını da arkamızda bırakmak üzereyiz. Dünya güneşin etrafındaki bir turunu tamamlamasına sayılı günler kalmışken, yaşadığımız tüm zorluklara rağmen gelecek güzel ve aydınlık günlere kavuşmaya dair umutlarımızı hep saklı tutuyoruz. Doğan her günün bir muştusu olduğuna inanarak, aldığımız her nefesin kıymetini artık daha iyi biliyoruz. Her şeye inat umutla, sevgiyle, dostluk ve mutlulukla yeni bir yılı daha karşılıyoruz.
Her şeyin gönlünüzce olduğu, sağlıklı bir yıl dilerim.