Mucize besinimiz anne sütü

Sağlıklı bir gelecek sağlıklı nesiller ve dolayısıyla sağlıklı bireyler sayesinde var olabilir. Sağlığın temel yapı taşını da sağlıklı beslenme oluşturur. Sağlıklı beslenme doğduğumuz andan itibaren gerçekleştirilmesi gereken bir eylemdir. Hayata gözlerimizi açtığımız andan itibaren annemizin kucağında sevgi, güven dolu, sıcacık ortamında ilk karşılaştığımız besinimiz anne sütü olmalıdır. Gerçekten bu besin,  o an yalnızca karnımızı doyurmakla kalmayıp  aynı zamanda bizi bulaşıcı hastalıklardan da koruyan bir mucize olarak değerlendirilebilir.

Anne adayı 9 ay 10 günlük bir gebelik sürecinde vücudunda oluşan tüm fizyolojik ve ruhsal gelişmeler değişimler sonunda  doğum eylemi gerçekleşmesi ile birlikte emzirebilme ve  anne sütü salgılama durumuna gelmiş olur.. Bu geçen süre içinde bebeğini besleyebileceğini,  sağlıkla emzirebileceğini düşünerek kendini hazırlamıştır. Doğumla birlikte annede salgılanan hormonların daha da artmasıyla anne sütü salgılanmaya başlanır. Çok enteresandır ki bebeğin erken veya geç doğmasına, kilosuna uygun olarak anne sütü salgılanmaya başlanır. Her annenin sütü kendi bebeğine özeldir yani.

Doğumdan sonra ilk 5 güne kadar  salgılanan anne sütüne Kolostrom (ağız sütü,) denilmektedir. Sarımsı renkte olan bu süt protein, vitamin ve minarelerden zengindir. Kolostrumun protein içeriğinde bebeği hastalılara karşı koruyucu antikorlar(özellikle IgA) ve özellikle bağırsak epitelinin direncini arttırıcı maddeler bulunur. Bu özelliklerinden dolayı kolostruma bebeğin ilk aşısı denebilir. Kolostrumun enerji içeriği 67 kcal/dl dir. Doğumdan sonraki 7-15 gün arası salgılanan anne sütü geçiş sütü olarak adlandırılır. Bu sütte toplam protein miktarı azalırken laktoz, yağ ve toplam kalori içeriği artar. İki hafta sonrada salgılanan süt olgun süt özeliğine kavuşur. Bu olgun sütün özelliği de bebek emme süresi içerisinde de değişikler göstermesidir. Emzirmenin başlangıcında karbonhidrattan zengin bir süt (ön süt), emzirmenin sonunda ise yağdan zengin bir süt (son süt ) salgılanır.Bu son süt doygunluk hissi oluşturarak bebeğin kendiliğinden memeden ayrılmasını sağlar.

Anne sütündeki proteinlerin önemli bir kısmı süt serumu proteinleridir.(weyh proteini) Bu proteinlerin sindirimi kolay, biyoyararlanımı yüksektir.  Bu proteinlerden bazıları antienfektif maddelerdir. Örnek vermek gerekirse Sekretuar IgA, Bifidus faktörü, Lizozim,  Laktoferin, İnterferonlar gibi proteinleri sayabiliriz. Bu maddeler süt çocuklarını en duyarlı olduğu dönemde, bulaşıcı hastalıklara karşı korumaktadır. İnek sütünde bulunan ve allerjen bir protein olan beta-laktoglobulin de anne sütünde bulunmamaktadır.

Anne sütünde bulunan yağlarda sindirimi kolay doymamış yağ asitlerinin oranı daha yüksektir. Enerjisinin yarısı bu yağlardan gelir. Beyin, sinir ve göz dokuları gelişimi için gerekli olan esansiyel yağ asitleri anne sütünde, inek sütünden 8 kat daha fazla bulunmaktadır.

Genel olarak D ve K vitamini dışında anne sütünde bulunan vitaminlerin çoğu, istenilen düzeyde bulunmaktadır. Eğer bebek yeteri kadar anne sütü alıyorsa, vitamin gereksinmesinin çoğu karşılanabilmektedir. Anne sütündeki Ca/P oranı 2:1 dir. Bu oran kalsiyumun emilimini ve vücutta kullanımını arttırmaktadır. Minerallerin anne sütündeki miktarları düşük olmasına rağmen emilim oranları diğer sütlere kıyasla çok yüksektir. Fazla miktarda protein ve minerallerin böbrek ile atılması gerektiği düşünülürse anne sütü ile beslenen bebeklerin böbrek yükünün daha hafif olduğu görülür.                                       

Türkiye’de 2005 yılından bu yana, T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından “D Vitamini Yetersizliğinin Önlenmesi ve Kemik Sağlığının Geliştirilmesi Programı” kapsamında, 0-12 aylık bebeklere 400 IU/gün (3 damla) ücretsiz D vitamini desteği yapılmaktadır.

Anne sütü miktar olarak ilk gün 40-50 mL kadar salgılanmakta, on beşinci günde bu miktarın 700-800 mL’ye çıktığı bilinmektedir. Ancak bebeğin emme durumu ile sağılarak temin edilen anne sütü miktarı arasında fark vardır. Bebeğin emme gücü ,annenin motivasyonu bu miktarı etkileyen faktörlerdendir. Eğer anne ile bebek bir süre ayrı kalma gibi durumla karşılaşırsa, anne sütünü saklayabilmektedir. Bu saklama da üçler kuralı olarak kolayca akılda kalabilen bir şekilde gerçekleştirilebilir.Sağılmış anne sütü 3 saat oda ısısında, 3 gün buzdolabında, 3 ayda dondurucuda kalabilecek şekilde saklanabilir.

Başarılı emzirme, annenin bebeğini emzireceğini düşünmesi ve bunu başaracağına inanmasıyla başlar.  Bebeğin Doğumdan ½ ile 1 saat içinde hiçbir içecek verilmeden  anne tarafından emzirilmeye başlanması oldukça önemlidir. Bu dönemde ve daha sonraki dönemlerde bebeğin emzirilmesi sonrasında salgılanan hormonlar annenin rahminin hızla toparlanmasına, doğum sonu kanamaların daha iyi kontrol edilmesine, anne bebek arasındaki ruhsal bağın güçlenmesine, annenin kilo vermesine  yardımcı olmasına kadar birçok olumlu etkiye neden olmaktadır. Bebekler ilk 6 ay yalnızca anne sütü ile beslenmelidir. 6 aydan  sonra ise ek beslenme ile birlikte 2 yaşına kadar emzirilmeye devam edilmelidir.

Elbette ki anne sütü ve emzirmenin anne –bebek ilişkisi açısından, sosyal, ekonomik, açıdan daha bir çok yaraları olduğu aşikardır. Anne sütü ile beslenme doğal , hazır bir şekilde sunulan hijyenik bir beslenmedir. İş gücü kaybını ve bebek beslenmesine ilişkin harcamaları da  azaltarak  aile ve ulusal düzeyde ekonomiye katkı da sağlar. Bu nedenledir ki emzirmenin ve anne sütü ile beslenmenin önemini bir kez daha vurgulamak için Dünya Sağlık Örgütü 1-7 ekim arasındaki haftayı ‘’Emzirme Haftası’’ olarak değerlendirmeyi önermiştir. Ülkemizde de bu hafta içinde bilinçlendirme ve halk eğitimleri konusunda çalışmalar yapılmaktadır. Özellikle uygulamaya geçirilen Bebek Dostu Hastane, Bebek Dostu Aile Sağlığı Merkezleri projeleri ile toplumsal olarak emzirmenin desteklenmesi ve özendirilmesi amaçlanmıştır. Sosyal ve çalışma hayatında emziren anneleri teşvik edici, kolaylaştırıcı adımlar atılması ile birlikte, daha olumlu sonuçlar alınacağı şüphesizdir.

Anne sütünü benzersiz, mucizevi bir besin yapan yalnızca kişinin bebeğine özgü bir besin olmasıdır. Sağlıklı bir yaşam için, hayata gözlerini açan  her bebek kendisine özel  bu besin ile beslenebilmelidir. Bunun gerçekleşmesi için toplumsal bir program dahilinde, eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları artarak devam etmelidir.

 

 


Kaynaklar:


1-www.hsgm.sağlik.gov.tr 
Türkiye Beslanme Rehberi 2015

2- sbu.sağlik.gov.tr ANNE SÜTÜ
Yard.Doc.Dr Gülhan Samur

3-açıkders.ankara.edu.tr
Anne Sütü ve 0-1 Yaş Beslenmesi

4- Pediatri   Prof. Dr. Olcay Neyzi - Prof. Dr. Türkan Ertuğrul