Tıbbın alternatifi “otçuluk” olur mu?

.

Konumuz Geleneksel Tamamlayıcı Alternatif Tıp (GTAT). Dünyada olduğu gibi ülkemizde de yoğun ilgi var alternatif tıp denen olguya ve bu nedenle potansiyel kullanımının farkında olmak hekim ve eczacılar açısından bir zorunluluk. Ayrıca, bu yöntemleri hekiminden gizleyen hasta ne yazık ki olası risklerin farkında olmadığı gibi hekimini de yanıltmaktadır.

Öncelikle ilaç tanımı içine “bitkisel ilaç” kavramını tıkıştırmak aymazlıktır. “İlaç” olarak kabul edilmemesi gereken, en fazla “bitkisel ürün” denilebilecek ürünle ilaç arasındaki farkı baştan ortaya koymak zorundayız.  

Ülkemizde geçerli olan yönetmelikte geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları farklı başlıklar altında toplanır. Bu uygulamalar akupuntur, apiterapi, fitoterapi, hipnoz, sülük uygulamaları, homeopati, kayropraktik, kupa uygulamaları, larva uygulaması, mezoterapi, proloterapi, osteopati, ozon uygulaması, refleksoloji, müzik terapi olarak sınıflandırılmıştır. Bu uygulamaların her biri tek başına ele alınacak denli önemlidir.

İlgili alanlarda nasıl bir eğitim programı uygulanacağı ve bu eğitimleri kimlerin verebileceği konusunda bir açıklık yoktur. Eğitim verecek kişilerin yeterliliğinin nasıl değerlendirileceği belli değildir. Sonuçta uygun olmayan koşullarda uygulanan geleneksel tedavilerin kontrolünün sağlanması amacıyla hazırlanan yönetmelikle, geleneksel tıp uygulamaları alanında pek çok merkez açılmıştır.

 Geleneksel ve tamamlayıcı tıp başlığı altında yer alan akupunktur, sülük tedavisi, hacamat, larva tedavisi, mezoterapi, proloterapi, osteopati ve ozon tedavileri, işlemlerin yapılış şekli nedeniyle enfeksiyon riski olan uygulamalardır.

Konu başlığına dönersek, tıbbın alternatifi “otçuluk” değildir. En başta kullanılan bitki türü, bitkinin kullanılan kısmı, hasat ve depolama koşulları, işleme yöntemleri standardize değildir. Bitkisel ürünlerin kullanımına insanları teşvik eden en önemli nokta doğal ürünlerin zarar vermeyeceği düşüncesidir. Ancak bitkisel ürünler, ilaç etkileşimleri ile zararlı sonuçlara neden olabilir. Bitkisel ürünlerin hastalıkların tedavisinde etkili maddeler içerebileceği yadsınamaz, ancak potansiyel riskler ve en başta zehirlilik göz ardı edilmemelidir.

Ülkemizde her yıl kaç kişi bitkilerden şifa beklerken zarar gördü ya da yaşamını yitirdi belli değildir. Halkımız zaten okuma fakiridir. İnternetten okuduğu bir şeyi gelir sana satar: “İnternetten araştırdığıma göre” diye başlayan bilgi pazarlamasına her gün tanık olur sağlıkçılar. Öyleyse halkın, en üst düzeyde ve sürekli olarak uyarılması gerekir.

Siz siz olun ilaç anlamında ottan/boktan uzak durun.

 

Etiketler
bitkisel ilaç
geleneksel alternatif tıp