Yokluğu kan donduran kan sulandırıcılar

.

 

Hekim arkadaşım, hastasının bulamadığı bir ilaç için aradı; “Korona salgını başladığından beri kan sulandırıcı ilaçlar yok satıyor.” dedim. Kısa süreli bir sessizliğin ardından “Bu durum kan dondurucu bir şey.” dedi.
Tıp dilinde antikoagülan olarak adlandırılan, kanın akışkanlığını sağlayarak pıhtı oluşumuna engel olan ilaçlara kan sulandırıcı ilaçlar diyoruz.
(Konuyu sağlıkçı olmayanların da rahatlıkla anlayabilmesi için tıbbi terimlerden uzak durmaya çalışacağım.)

Bir COVID-19 çıktı, diğer hastalıkların pabucu dama atıldı. Salgın sürecinde özellikle ortopedik cerrahi ve kanser cerrahisi başta olmak üzere genel cerrahi geçiren hastalarda, toplardamarlarda pıhtı oluşumunun önlenmesinde kullanılması yaşamsal olan kan sulandırıcılara ulaşmak bir mesele oldu. Sadece ameliyatlarda mı, kanın damarda pıhtılaşma riski yüksek ani gelişen kalp yetmezliği, solunum yetmezliği, ciddi enfeksiyonlar, romatizma hastalıkları, zehirlenmeler, hemodiyalize giren böbrek hastaları, akciğer ödemi, hipertansiyon ya da kalp yetmezliğine bağlı inmelerin önlenmesi; kanamalı düşük tehdidi olan anne adayları gibi hastalarımızın kullanması zorunlu olan bir ilaç grubundan söz ediyoruz. Saydığımız hastalıklar COVID-19’dan daha az tehlikeli hastalık değiller.

Koronavirüsün yol açacağı pıhtılaşmayı önlemek için bu ilaçların hastanelerde bolca bulundurulması doğrudur. Ancak bu noktada önemli bir yanlış var; sözünü ettiğimiz ilaçların eczanelerde ve ecza depolarında neredeyse sıfır seviyesine inmesi. Diğer ulusları bilmem ama biz vur deyince öldür anlıyoruz. Bu yanlış kaç insanımızın zarar görmesine neden olmuştur bilmiyoruz.

Peki ne yapmalıydık/ne yapmalıyız? Asıl olan sorunu saptadıktan sonra çözüm önerisinde bulunmaktır. Uzun yıllar önce İlhan Selçuk’un ‘PENCERE’sinde okuduğum bir yazı belleğime kazınmış ki sıkça anımsarım. Değerli aydınımız İlhan Selçuk, devrimci ile asi arasındaki farkı şöyle anlatıyordu: “Devrimci ile asinin öncelikli hedefleri kurulu düzeni yıkmaktır. Aralarındaki fark ise şudur: Devrimci eleştirdiği düzeni yıkıp yerine başka bir düzen önerirken, asinin, düzeni yıktıktan sonra ne olacağına dair bir fikri yoktur (aklımda kaldığınca).”  Öyleyse, yani asi olmadığımıza göre basit bir öneride bulunalım: Yaşamsal ilaçlar, reçete karşılığında, dağıtım kanallarından (ecza depolarından) eczaneye ulaştırılabilir ki böylece eczane rafında bulunmasının önüne geçilerek gereksiz stok önlenmiş olur. Bu durum her kritik/stratejik ilaç için geçerli kılınmalıdır. Bu önerim çoğu meslektaşım tarafından yadırganacaktır ama biz zengin bir ülke değiliz. İlaçların çoğunluğu ithal. Şu anda hastane eczanelerinde bolca bulunan kan sulandırıcı gibi değerli ilaçların son kullanma tarihlerini de akılda tutmak gerekir. İlgililere duyurmuş olalım.

Buraya kadar kan sulandırıcılardan (heparin özelinde) söz ettik. Aslında özellikle son iki yıldır öylesine kritik ilaç kıtlığı yaşandı ki akıllara zarar. Adam, ilacın üretim ruhsatını ya da ithalat iznini alıyor, karlılığı azalınca kafasına göre takılıp ilacı piyasaya vermiyor. Bunu yaparken de hekimlerimizi ve eczacılarımızı bilgilendirmiyor. Belki Sağlık Bakanlığı’na da bildirmiyor? Böyle bir deli saçmalığı olur mu? Sonra da hasta, eczane eczane dolaşıyor, zaman zaman ilacını kullanamamaktan kaynaklı rahatsızlıkları oluşuyor ve “Kardeşim burası Dingo’nun ahırı mı?” diye soran yok mu Allah aşkına? Sen halkımızı nasıl olur da haber vermeden ilaçsız bırakırsın? Devlet bu olumsuzlukları giderecek önlemleri almalıdır. Yoksa hekim-hasta, eczacı-hasta, hekim-eczacı çekişmeleri/tartışmaları gereksizce devam eder gider.

Sözün sonu: Genç adam epilepsi hastası, karşımda ağlıyor: “Ne olur ilacımı bulun!” ya da “Bir kutu da mı yok?” diyerek. Bir diğerinin “Eczacı Bey, şimdi hanım ölsün mü yaa?” sözleri belli belirsiz dökülüyor dudaklarından. Kahredici bir durum.
Bu sorunları çözmek kolay efendiler! Tek bir şeye ihtiyacımız var: İşi erbabına vermek. İşin erbabında da kıtlık yok ülkemizde. Yeter ki sen erbabı görevlendir!
Gerisi laf-ı güzaf.

Etiketler
kan sulandırıcı ilaçlar eczane