Yaz mevsiminin gelmesi ile birlikte artan hava sıcakları insan sağlığı için bazı risk faktörlerini de beraberinde getiriyor maalesef.
Bu mevsimde daha özgür, rahat hareket edebiliyor olmamızın sevincini yaşarken ,eğer dikkatli davranmaz isek, sağlığımızı riske atan tehlikelerle yüz yüze gelmemiz içten bile değil. Ailemizle keyifli bir tatilin veya gezinin hayalini kurmuşken bir anda istenmeyen bir şekilde keyifsiz, tatsız durumlarla karşılaşabiliriz. Bu sorunlardan en önemlilerinden birini gastrointestinal enfeksiyonları oluşturmaktadır. Özellikle de çocuklarda hiç de öyle geçiştirilecek bir hastalık değildir. Sıvı ve elektrolit kaybına erişkinlerden daha duyarlı olan çocuklar için bu durum daha ciddi sonuçlar doğurabilmektedir.
Akut gastroenteritler denilen ani başlayan enfeksiyonlara çok çeşitli etkenler neden olabilmektedir. Bakteriler, virüsler, parazitler bazen de mikst, yani birden fazla ekten bu hastalığa yol açabilmektedir. Özellikle turist ishali dediğimiz durumlarda yerel su kaynaklarında bulunan bakteriler, virüs veya paraziter etkenler tek veya mikst rol alabilmektedir. Genel olarak seyahat eden kişiler bu içme suyu kaynaklarını kullanmamaya dikkat etse bile, bu sularla hazırlanmış gıdalar, iyi temizlenmemiş diş fırçası ile dişlerin fırçalanması dahi enfeksiyonun gelişmesine neden olabilmektedir.
Gelişmiş ülkelerde viral etkenler ön planda iken, gelişmekte olan ülkeler de ise daha çok bakteriyel etkenlerle gastroenteritler görülmektedir. Bazı durumlarda besin maddelerindeki mikropların oluşturduğu toksinler de besin zehirlenmelerine yol açmaktadır. Besin zehirlenmelerinin klinik seyri akut gastroenteritlerle karışmaktadır. Belli başlı gastroenterit etkenleri şöyle sıralanabilir. Bakteriler arasında Escherichia , Staphylococcus , Salmonella, Shigella, Vibrio , Clostridium , Bacillus , viral etkenlerden Astrovirus’ler, Enterik adenovirus’lar, Calicivirüs’ler,Rotavirus ,Norovirus. Paraziter etkenler olarak da Balantidium , Giardia , Cryptosporidium Isospora gibi etkenler sayılabilir. Bu etkenler bağırsak duvarına geçerek, enfeksiyona yol açabilir ve bağırsaklardan su ve tuz emilimi bozulur. Sağlıklı bir erişkinde günde 9 lt ye kadar sıvı incebağırsağa ulaşır.Bu sıvının çoğu incebağırsaklardan emilir.Bir litre kadarı kolon yani kalınbağırsağa ulaşır.Kolonda da emilen sıvı ancak 100-200 ml kadar dışkı ile atılır. Çocuklar için ise bu miktar 5-10 gr/kg dır. Yukarıda saydığımız etkenlerle enfekte olan bağırsak dokusu bu işlevini yeterince yerine getiremeyince sık, bol ve sulu dışkılamaya başlar. Bazı gastroenterit etkenleri kanlı ishal de yapabilmektedir. Semptomların karakter ve şiddetini enfekte olunan mikro-organizma ve gastrointestinal tutulum belirlemektedir. Başlangıç genelde anidir ve bazen iştahsızlık, bulantı veya kusma, karın krampları ishale eşlik edebilir. Kas ağrıları bitkinlik de görülebilir. Kusma ve ishal fazla ise vücutta dehidratasyona, asit-baz dengesi bozukluğuna, baş ağrısı, kas ve sinir uyarılmasına neden olabilir. Devamlı kusma ve ishal şok ve böbrek yetmezliği ile sonuçlanabilir.
Özellikle yaz aylarında artan hava sıcaklığı ile kontamine olan besinlerde bakteriyel çoğalmanın kolaylaşması, dezenfekte edilmemiş suların kullanılması ve içilmesi, son zamanlarda yapılmış seyahatler tanı açısından önemli faktörlerdir. İki gün içinde semptomların gerilememesi durumunda dışkı incelemesi ve kültürü yapılması önerilir.
Tedavinin genel ilkeleri ise kaybolan sıvı ve elektrolitlerin yerine konmasına dayanır. Hasta kusuyor olsa bile hacmin yerine konulması ile kusma azalacağından, sıvıların küçük yudumlar halinde alınması önerilir. Çocuklar daha hızlı dehidrate olacağından onların bu durumu tolare etmesi daha azdır . Oral rehidratasyon sıvısı : 1lt kaynamış soğutulmuş suya bir paket atılıp karıştırılarak hazırlanır ve serin temiz bir yerde saklanır. Çocuk her dışkılama sonrası bir çay bardağı verilir. Ancak 6 ay - 2 yaş arası çocuklarda bu sıvının dışında da su verilmeli ve sodyum dengesi sağlanmalıdır. Eğer bu oral rehidratasyon poşetlerine ulaşılamıyorsa evde de hazırlanabilmektedir. Bir litre kaynamış soğutulmuş su içine bir çay kaşığı tuz (nacl),8 çay kaşığı şeker,(glikoz) bir çay kaşığı karbonat ilave edilip karıştırılır.
İshal süresince beslenme de daha özenli olmalıdır. Özellikle ozmolariteyi arttırma riski nedeniyle şeker tüketimi azaltılmalıdır. Yoğurt laktik asit miktarı yüksek etkisinden dolayı tüketilmelidir. Pirinç ve patates su tutucu özellikleri nedeniyle beslenme listesinde yer almalı. Hasta az az, sık sık beslenmeye çalışılmalıdır. Antibiyotik tedavisi ise gaita incelemesi ve kültürü sonucunda izole edilen etkene göre yapılabilir.
Gastrointestinal sistemi enfeksiyolarında korunmada en önemli ilke genel hijyen kurallarına uymaktır. Özellikle yaz mevsiminde, daha çabuk bozulan gıdalar, temiz olmayan içme sularını kullanma riskimiz, bizi bu hastalıkla karşı karşıya bırakıyor maalesef. Her koşulda kişisel hijyen kurallarına uymak, ellerimizi sık sık yıkamak, bizi olası enfeksiyonlardan koruyacaktır. Özellikle son aylarda Covid-19 PANDEMİSİ ile mücadele ederken bu kuralların önemini bir kez daha anlamış olduk. Ayrıca COVİD-19 hastalığının semptomlarından birinin de ishal olması bizi daha da dikkatli olmaya itmektedir.
Umarım sağlıklı, sorunsuz, hayalinizdeki gibi yaz ve tatil dönemi geçirir, unutulmaz anılarla seyahatlerinizi noktalarsınız. Sağlık her şeyi anlamlı kılandır.
DR EMİNE GEZER
AİLE HEKİMİ
KAYNAKLAR:
1.Merc Manuel of Diagnosis and Therapy
2.Klinik Gastroentereloji Prof Dr Faruk Memik
3. Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü https://hsgm.saglik.gov.tr/
4.http://ailehekimi.medicine.ankara.edu.tr
Ankara Üniversitesi Aile Hekimliği Ana Bilim Dalı
5.www.gençdiyetisyenler.com