Covid-19 salgını bir çok sosyal soruna sebebiyet verdi. Gerçekten yüzyılda bir yaşanan salgınla baş edebilmek için olağan koşullarda bireylere yüklenmeyen kimi yükümlülükler getirildi. Zaman zaman işyerleri kapandı, sokağa çıkma kısıtlandı, düğünler yasaklandı, seyahat hakkı sınırlandı. Bu yasak ve kısıtlamaların hemen hemen tamamı temel hak ve özgürlüklerle ilgiliydi. Bu sebeple getirilen sınırlamaların anayasal ilkelere uygun olması gerekiyordu. Bu yönüyle birçok hukuksal tartışma çıktı. Bütün bu karmaşa içinde nihayet aşı geldi ve uygulanmaya başlandı. Aşılamada öncelik, isabetli bir kararla, sağlık çalışanlarına verildi. Ancak sağlık çalışanları aşı olup olmamakta serbest bırakıldı. Doğrusu normalde sağlık çalışanlarının tamamının aşı olması beklenirdi. Fakat öyle olmadı. Sağlık Bakanlığı verilerine göre sağlık çalışanlarında aşılama oranı % 86 düzeyinde kaldı.
Bu yazımızın konusu da bununla ilgili. Ele alacağımız olayda bir özel yaşlı bakımevinde çalışan hemşire herhangi bir özel sebep sunmaksızın Covid-19 aşısı olmayı reddetti. Bakımevi işletmesi bu konuda hemşireyi defalarca uyardı. Zira hemşire oldukça çalışkan ve mesleğini iyi icra eden biriydi. Sakinler tarafından da çok seviliyordu. İşveren işten çıkarmak istemiyordu. Taraflar arasında da başka bir uyuşmazlık bulunmuyordu. Ancak bütün uyarılara rağmen hemşire aşı olmayı kabul etmeyince bakımevi işletmesi hemşireyi işten çıkardı.
Sorun da işten çıkarmayla ilgiliydi. Bilindiği üzere kanunlarımızda Covid-19 aşısı olma mecburiyeti ile ilgili bir düzenleme bulunmuyor. Devlet, tercihi vatandaşların özgür iradesine bıraktı. Bunun doğruluğu veya yanlışlığı bir başka tartışma konusu. Ancak gerçeklik böyle; hiçbir vatandaş Covid-19 aşısı olmak zorunda değil.
Peki bu serbestlik belirttiğimiz olaydaki hemşire için de geçerli midir? Bu hususta da bir tereddüt bulunmamaktadır. İster hastanede ister aile sağlığı merkezinde isterse yaşlı bakımevinde çalışsın, hemşirelerin de aşı olma mecburiyetleri yok ve kimse onları aşı olmaya zorlayamaz. Tekrar edelim bunu verili hukuk yönünden söylüyoruz. Olması gereken hukuk bir başka konu.
Ancak somut olaydaki durum farklı. İşveren hemşireden aşı olmasını istiyor. Hemşire de bunu kabul etmiyor. Buraya kadar sorun yok. Fakat, bu durumda işveren hemşireyi işten çıkarabilir mi? Daha doğrusu işten çıkarması halinde haklı sayılır mı, bu davranışı hukuken himaye görür mü? Çözülmesi gereken sorun bu.
Çalışma hakkı Anayasanın 50. maddesinde öngörülen temel haklardan birisidir. Aynı zamanda bir insan hakkıdır. Çalışma hakkı sadece çalışıp çalışmamaya karar verme özgürlüğü değildir. Bu temel hak, aynı zamanda keyfi nedenlerle işten çıkarılmama hakkını yani iş güvencesi hakkını da kapsar.
Somut olayda işverenin hemşireyi işten çıkarması iş güvencesine, daha doğrusu çalışma hakkına bir müdahaledir. Peki bu müdahale haklı bir müdahale midir?
Hemşirenin çalışmaya devam etmesinin bakımevinde barınan yaşlıları Covid-19 infeksiyonu riskine maruz bırakacağı açıktır. Özellikle yaşlılar için bu risk çok daha yüksektir. Nitekim yaşlı nüfus gurubunda Covid-19'dan ölüm oranlarının genel nüfusa göre çok daha fazla olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Tam da bu noktada hemşirenin çalışma hakkı ile bakımevi sakinlerinin yaşam hakkı birbiriyle çatışmaktadır.
Hem çalışma hakkı hem de yaşam hakkı temel anayasal haklardır. Kural olarak Anayasada yer alan temel haklar arasında bir hiyerarşi yoktur. Hepsi aynı etki ve değere sahiptir. Ancak kimi durumlarda, somut olaydaki gibi, bu haklar birbiri ile çatışır. Bu durumda çatışan temel haklardan birisi diğerinin alanına taşıp, o hakkın kullanılmasını engelliyor ya da sınırlıyor ise bu (sınırı aşan) hakka sınırlama getirilmesi mümkündür.
Bu olayda hemşire çalışma hakkını, bakımevi sakinlerinin yaşam hakkının sınırlarını ihlal eder şekilde kullanmak istemektedir. Bu talep hukuken himaye görebilecek nitelikte değildir. Zira bir hak, bir başkasının temel hakkının sınırlarını ihlal ediyorsa artık ihlal edilen hakkın korunması daha öncelikli hale gelecektir.
Bu nedenle hemşirenin Covid-19 aşısı olmak istememe hakkı olmakla birlikte bu hak, iş güvencesi ya da çalışma hakkını kullanıldığından bahisle başkalarının yaşam hakkını tehdit eder şekilde kullanılamayacağından işverenin hemşireyi işten çıkarması haklı bir neden teşkil etmektedir.